Mavi bir denizin ortasında yayılan dalga gibi mahzun bakıyordu gözleri. Ellerinde ne bir hasret giderebileceği fotoğraf ne de ona dair bir şey vardı. Hiçbir şeyin yokluğu hiç bu kadar canını acıtmıyordu. Aslında hiçbir şeyi yoktu ama yine de sımsıkı sarılıp güç bulmak istediği şeyler vardı. Şu hayat gailesinde kazandığı ne vardı ki zaten? Daha küçükken annesiz ve babasız kalan bir kimsesiz iken başkasından medet ummaya hakkı yoktu. Ufak ufak büyüyen gözyaşlarını denizin serinliği ile buluşturan Ömer, gözlerini çok uzaktaki mutluluk haberlerine doğru dikti.
Ümmü Gülsüm & Muhammed çiftinin bu mutlu günlerinde sizleri de aramızda görmekten onur duyarız.
Sürekli kafasını kurcalayıp duran bu haberi duymaya kendini hazırlasa da kalbi sanki iflâsın eşiğinde gibiydi. Dayanması zor bir sevdânın içine sürüklenip yok sayılmanın hüznünü tam yüreğinde taşıyordu. Gözleri aşkını mavi sulara haykırırken eline geçirdiği taşları denizin dalgalarına doğru atıyordu. Yapacak hiçbir şeyin olmadığını kabullenmenin verdiği zorluğu hâlâ geçen yıllara rağmen kabullenemiyordu. Ve bu sevdâ damarlarında böylesi akarken başka sevdâyı kendine haram sayıyordu Ömer. Suskunluğunu bir kaybediş diye algılayan Ümmü Gülsüm'ün mutluluğu için kendi mutluluğunu feda eden Ömer, aşkına her defasında yenik düşüp kendini toparlayamıyordu. Denizin dalgası yüzüne çaresizliğini anlatırken kâinatın muhteşem sesine kulak verip bir duâ mırıldandı.
"Allah'ım ben onu çok sevdim, biliyorum imtihanım oldu ve O da başkasını sevdi. Sadece O'nun çok mutlu olduğunu bileyim vallahi aşkımı kalbime gömüp yaşamaya bile razıyım. Ne olur çok mutlu ol canıma can diye kattığım, gözlerine hasret kaldığım. "
"Abi ne yapıyorsun ?"
Ömer derin düşüncelere dalıp giderken kendisine yaklaşan adımları hissedip gelen sesle tebessüm etti. Bu minik adam Mustafa'dan başkası olamazdı. Zaten O'ndan başka da kimsesi yok sayılırdı. Mustafa'ya baktıkça kayıp erkek kardeşi aklına geliyordu ve bunu düşünmek dahi kendisini teselli etmeye yetiyordu.
"Gel yanıma otur minik adam. "
"Abi ben minik değilim artık. "
Yanağından bir makas alıp Mustafa'nın minik ellerini sıkıca tutup konuştu.
"Sen benim gözümde hep küçük olarak kalacaksın. Eğer annem hayatta olsaydı eminim O da bana böyle söyleyecekti, biliyor musun sana ne zaman baksam kardeşim aklıma geliyor. "
Mustafa bu içten konuşma ile gayet mutlu olup abisine sıkıca sarıldı.
"Sen benim hep abim olarak kalacaksın. Sen olmasan beni yangından kim kurtarırdı hem? Benim abim bir Süpermen yehu! "
"Gel buraya akıllı bıdık! "
"Abi ya minik adam daha güzeldi. "
Uzun bir gülüşme sonrası oturdukları yerden kalkıp denize veda eden ikili gayet yorgundu.
Mustafa aklına bir fikir gelmiş gibi ani bir hareketle Ömer'e doğru döndü.
"Abi bak ne diyeceğim. "
"Söyle abisinin yakışıklısı. "
"Hani sen beni mendil satarken birinden kurtardın ya, o adam diğer arkadaşlarımı da zorla mendil satmaya zorluyor. Onu bulup polise ihbar edelim mi? "
Ömer bu fikre gayet sevindi. Üstelik bu adamın kim olduğunu da öğrenebilirdi.
"Olur zeki kardeşim benim. Peki O bahsettiğin adam senin neyin oluyor? Sen onunla ne zamandan beri birlikteydin bunu anlat bana? "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Medreseli Geliyor
RomanceKızgın bakan gözlerinin yolunu gözleyişi tam tamına dokuz gün olacaktı. Hâlâ sıkı sıkıya tuttuğu tesbih ile zoraki gülümsemeler dağıtırken için için ağlıyordu Muhammed. O insanlığın saadeti için daima çalışan, Allah rızasını gözeten ilim aşkı ile ya...