6

1.1K 77 207
                                    

Düğüne dair herşey sonunda bitip herkes evlerine dağıldığında Sirius çoktan Remus'u ve onun varlığını unutmuştu. Sirius şuan sadece eve
-kendine ait olan ev- gitmek ve biraz dinlenmek istiyordu. Sonuçta arkadaşları balayına gitmişlerdi ve ona da eve gidip dinlenmek düşerdi. Fakat yolun yarısında James aramış, eksik eşyalar olduğunu ve Sirius'un Lils'e ait eşyaları getirmesi gerektiğini söylemişti. Sirius sıkıntıyla iç çekti. Arkadaşı neden bu kadar şapşal ki? Üstelik Lils nasıl eşyalarını unutabilmişti!

"Tamam Jamie gidip getiriyorum." Remus tam bu sırada düştü Sirius'un aklına. Neden ondan istememişlerdi ki? Üstelik ev anahtarı Remustaydı. Yine de bunu arkadaşına sormadı ve Lils'in evine -şu anlardan sonra eskiden kaldığı ev oluyordu- gitti. Remus onun bir üst katında kalıyordu. Merdivenleri hızla çıktı ve kapıyı çaldı. Kapıyı üstü çıplak -boynu hafiften morarmış- bir çocuk açmıştı. Yaşları yakın duruyordu ve çocuk fena sayılmazdı.

"Kızlar bitti bir de adamlar kalmıştı! Kime bakmıştın?" Sirius tek kaşını kaldırdı. Çocuk ne diye söylenmişti duymuştu fakat anlam verememişti.

"Remus evde değil mi?" Çocuk iç çekti.

"Tanrı aşkına Remus seni öptü diye
-ki muhtemelen çok daha fazlası oldu.- kapısına dayanman ne kadar mantıklı? Tek gecelikti bu yüzden kapıyı bir daha çalma!" Sirius hayrete düşmüştü. Tamam kendisi biseksüeldi fakat Remus da mı öyleydi? Onu geçmişti Remus'un kapısına sürekli birileri mi dayanıyordu? Gerçi buna inanırdı. Adam yakışıklıydı -Sirius'un bile inkar edemeyeceği kadar.- ve muhtemelen kaslı falandı. Tek sıkıntısı kumral olmasıydı fakat o da onu daha çekici yapmaktan öteye gidemiyordu.

"Kim gelmiş?" Remus'un sesini duydu. Tam ağzını açıp cevap verecekti ki çocuk konuştu.

"Muhtemelen dün ben yokken takıldığın birisi." Sirius tekrar göz devirmekten kendini alamadı. Bu çocuk tam bir salaktı.

"Ne diyorsun? Adını sormadın mı?" Remus bir şeylerle uğraşıyor olmalıydı fakat Sirius adım seslerini işitti.

"Sormama gerek bile yok Remus! Buraya her gelen senin sadakatsizliğini kanıtlamaya geliyor." Çocuk Sirius'u baştan aşağıya süzdü. Sonunda Remus kapıda göründü. Duştan yeni çıkmış olduğunu gösteren ıslak saçları, morarmaya yüz tutmuş boynu ve kaslı üst bedeniyle tam karşısındaydı. Sirius'un dikkatini kaslardan sonra benleri çekmişti.

"Sirius sen miydin?" Remus onun salık saçlarına bakarak konuştu.

"Evet Lils'in eşyaları varmış onları alacaktım tabi anahtar lazım." Remus güldü.

"Tabiki anahtar lazım. Hemen getiriyorum." Gidip içeriden anahtarı aldı.

"İçeriye davet etmedim kusura bakma fakat-." Saçını karıştırdı.

"Sorun değil zaten işim var. Size de iyi eğlenceler." Remus'un yanındaki çocuk hayretler içindeydi ve bu Sirius'u güldürdü. Sonuçta Remus yakışıklı olsa da Sirius'un onunla işi olmazdı.

"Teşekkürler eğleneceğimize emin olabilirsin!" Çocuk Remus cevaplayamadan söyledi -Remus'un dudaklarına yapışmıştı.- ve kapıyı Sirius'un suratına kapattı. Sirius birkaç saniye kapıda donup kaldı fakat aşağıya inmek için hareketlendi. Elbette ki özgüven problemi yaşayan küçük bir veledi tatmin etmeyecekti yoksa kapıyı çalıp güzelce sövebileceğini kendisi pek âlâ biliyordu.

Lils'e ait tüm eşyaları aldıktan sonra gidiyordu ki Remus geldi. Aşağıya inmek için koşar adım gelmiş olduğu belliydi çünkü nefesi kesilmişti.

"Özür dilerim yani söyledikleri için. Normalde asla böyle kaba davranmaz ama bugün aksiydi." Remus bu açıklamayı yapıyordu çünkü canı istiyordu. Sirius'u, sevgilisi olduğunu iddia eden çocuk için henüz kazanamadan kaybedemezdi.
-gerçi Sirius neden bu kadar umurundaydı onu da bilmiyordu.-

"Remus sevgilinle olan problemlerine bulaşmak istemem ki umurumda da değil. Yani istediği kadar böyle şeyler söylesin şuan tek merak ettiğim neden sürekli onu aldattığın." Sirius bunu gerçekten çok merak etmişti. Halbuki Remus daha çok tek eşli takılacak biri gibi konuşuyordu. Yine de herşey beklenirdi.

"Çünkü o benim sevgilim değil ve sürekli dibimde. Tanrı aşkına sadece iki gün takıldık ve evimden çıkmamaya ant içmiş gibi. Bende birileri olmadığında onunlayım. Bu beni haksız yapar mı?" Sirius omuz silkti. Kendine itiraf edemese de açıklama çok hoşuna gitmişti. En çok da sevgili değiliz kısmını sevmişti.

"Hayır. Ama yine de, bunu onun da bilmeye hakkı var." Remus elini boşver dercesine salladı. Bunu umursayacak değildi.

"Gayet farkında." Sirius bir süre elalarda takılı kaldı.

"Neyse ben gideyim. Lils bekliyor." Remus onu onayladı. Sirius giderken arkasından söyledi.

"Anahtarı alabilir miyim Sirius?"

"Çok gerekli mi?" Sirius üşengeçliği üzerinde olduğundan sordu. Yukarı tekrar çıkamazdı üstelik Remusla fazla göz göze gelmek istemiyordu.

"Elbette, o çiçekleri sulayabilmek için anahtara ihtiyacım var. Eğer sulamazsam Lily beni liğme liğme eder." Bakışlarındaki muziplik Sirius'un içini kıpır kıpır ediyordu. Sirius daha fazla onun etkisinde kalmak istemediğinden anahtarı ona fırlattı.

"İyi akşamlar." Dedi ve gitti. Remus, Sirius'un yavaşça hareket eden saçlarına baktı. Çoğu kişide itici duran uzun saç nasıl onda böyle kusursuzca salınıyordu hiçbir fikri yoktu.

Kendini bu düşünceye -devam ederse çok daha güzel detaylar bulabileceğini biliyordu- çok kaptırmamaya çalıştı çünkü her ne kadar yakışıklı olsa da Siriusla birlikte olmasına imkan yoktu. Ne o Sirius gibi biriyle birlikte olmaya tahammül ederdi ne de Sirius ona dayanabilirdi. Üstelik adam James'in en yakın arkadaşıydı bu yüzden ondan kesinlikle uzak durmalıydı.
İç çekerek yukarıya çıktı ve kendisini bekleyen yoğun geceye zihnini hazırladı. Uzun bir süre Sirius'u görmeyecek olmanın verdiği rahatlıkla kendisini hazırlaması çok daha kolay oldu.

Merhabalaaaarrr

Okuduğunuz için teşekkürler

Sizi seviyorum ❤❤

Argentum (Wolfstar) AuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin