19

629 40 26
                                    

Sirius sabah kahvaltı yapmadan evden çıktı çünkü Remus ile buluşmak istiyordu. Sonuçta sevgilisinin annesi hakkındaki görüşlerini aşırı merak ediyordu.

"Remyy?" Evin kapısını yedek anahtarla açıp içeri girdi. Remus ses vermiyordu.

"Bebeğim. Neredesin?" Sirius seslendi fakat Remus'un ses verdiği yoktu. İç çekti. Felaket uykusu geliyordu ve Remus uyanık değildi.

"Remus!?" Sevgilisinin odasına ilerledi ve kapıyı yavaşça açtı. Remus yastığına sarılmış uyuyordu.

"Sen harikasın." Sirius hemen sevgilisinin yanına yattı. Soğuktan üşümüş bedenini hemen battaniyenin altına attı ve sevgilisine sarıldı. Burada bir süre uyumasının sakıncası yoktu. Sonuçta Remus da uykusunda yastığını bırakıp kendisine sarılmış ve yüzünde hafif bir gülümseme peydah olmuştu. Sirius onun dudağının kenarına bir öpücük kondurdu ve sıcaktan iyice mayışmış bir şekilde gözlerini kapattı.

Aradan 2 saat geçtikten sonra Remus uyandı. Sirius'u kolları arasında dahası böyle güzel -uzun siyah saçları yastığa dağılmış ve bir tutam da yüzünde kalmıştı.- bir şekilde uyurken görmeyi beklemiyordu fakat ne yalan söylesindi, bu şekilde bir ömür boyu uyanmayı isterdi. Ayrıca Sirius nasıl sessizce gelmişti öyle! Kendisini uyandırma zahmetine de girişmemişti. Gerçi Remus iyi ki de uyandırmadı diye düşünüyordu. Çünkü dün gece eve geç saatte gelmişti ve uyuması uzun sürmüştü.

"Günaydın bebeğim." Sirius gri gözlerini açtığında Remus kalbinin teklediğini hissetmişti. Sirius'un üzerinde lanet bir etkisi vardı ve bundan gram şikayetçi değildi. Yine de onlar nasıl güzel bakışlardı! Remus onun alnına yumuşak bir öpücük bırakırken Sirius gülümsedi.

"Sana da günaydın güzelim." Remus şüphesiz Sirius'a cuk diye oturan başka hiçbir lakap düşünemiyordu.
"Ne zaman geldin?" Remus ona bakarak sordu. Sirius omuz silkti. Hala saçlarıyla yastığı simsiyah gösteriyordu.

"2 saat olmuş. O zamandan beri uyuyor muyum ben?" Sirius hayret etmişti. Asla uyandıktan sonra uyuyamazdı.

"Keşke o kadar erken çıkmasaydın. Anahtar olmasa kapıda kalmıştın." Sirius tekrar omuz silkti.

"Annemi nasıl buldun?" Remus onun neden öyle erken geldiğini anlamıştı. Biricik sevgilisi onun fikirlerini öğrenmek için bu denli erken çıkmıştı. Onun bu merak ve heyecanına gülümsemeden edemedi.

"Anneni sevdim. Hele baban ve Regulusla kıyaslanınca bana aşırı sıcak davrandı. Ama dün diğerleri ilk seferki kadar soğuk davranmadı. Peki annen benim için ne söyledi?" Sirius kahkaha atmıştı. Çünkü annesi, babasına ve kardeşine düzgün davranmazlarsa ne denli sinirlenebileceğini söyleyip gözlerini korkutmuştu. Yine de bunu Remus'un bilmesine gerek yoktu.

"Gece sen gittikten sonra annem beni çağırdı. Senin hakkında konuşmak için. Dedi ki çok tatlı bir çocukmuşsun ve annem beni sevdiğine eminmiş çünkü ne zaman gülsem gözlerin parlayarak bana bakıyormuşsun. Sahi ben her güldüğümde bana mı bakıyorsun?" Remus gülümsedi. Sirius ise beklentiyle sırıtıyordu.

"Bilmem öyle mi yapıyormuşum?" Sirius'un sırıtışı silindi. Gözlerini kıstı.

"Yapıyor musun?" Sabırsızca sordu. Remus onun bu haline kahkaha attı.

"Sanırım yapıyorum. Yani daha önce de çok güzel güldüğünü söyledim. Ve büyüleyici olması konusunda şaka yapmıyordum." Sirius'un içi şimdi sıcacık olmuştu. Yavaşça Remus'un yanağına uzandı ve öptü.

"Sen de büsbütün büyüleyicisin bebeğim. Bu kadar tatlı olman hiç işime gelmiyor." Remus tek kaşını kaldırdı.

"Neden işine gelmiyormuş?" Sirius onun bu sorusuna göz devirdi.

"Çünkü dikkat çekicisin. Yani sokağa çıkıyorsun ve hop birilerinin o kahrolası gözleri üzerinde. Sinirlenmemek için çok direniyorum ama beni biliyorsun Remy bu konularda pek de becerikli değilim." Remus gözlerini kıstı.

"O 'kahrolası gözler' sadece benim üstümde mi sanıyorsun yoksa seni de yiyip bitirdiklerini daha önce farkettin mi?" Sirius omuz silkti ardından ellerini sevgilisinin yanağına koydu. Yanaklarını yavaşça okşarken ona gülümsüyordu.

"Tamam benim de böyle bir etkim olabilir. Ne kadar sinir bozucu bir durum olduğunu daha önceki ilişkilerimde deneyimlememiştim açıkçası." Remus onun yastığa dağılmış saçlarını avucuna alırken güldü.

"Ikimiz için de bir ilk öyleyse." Fısıldadı.

"Sanırım öyle. Zaten senin yanında çoğu kişi sönük kalıyordu. Bu hoş görüntün ne yazık ki yalnızca beni cezbetmiyor." Bu sefer omuz silken Remus oldu.

"Artık buna alışman gerekecek. Bunun bilincindesin değil mi güzelim?" Sirius onun dudaklarına minik bir öpücük kondurdu ve ardından ekledi.

"Tabiki! Bunun hep farkındaydım. Ve doğruyu söylemek gerekirse sana bakanların hepsine gözlerimle ağızlarının payını veriyorum." Remus güldü.

"Ya da mükemmelliğinle önlerine dönmelerini sağlıyorsundur. Sonuçta bu sokaklarda gezerken senden daha güzeline rastlamadım." Sirius onu çok seviyordu ve lanet Lupin bu sevgiyi daha da körüklüyordu.

"Sana olan sevgimi daha da artırmak istiyor olabilirsin fakat bu benim için sağlıklı olmayabilir bebeğim." Remus güldü.

"Ama sen bana gülümserken ya da saçlarını savururken benim sağlığımı düşünmüyorsun?"

"Demek ki ikimiz de sevgimizi artırmaya meyilliyiz." Sirius bunu söyledi ve ardından yataktan kalktılar. Bugün arkadaşlarının evine gideceklerdi çünkü Lils onları aramış ve derhal kendilerine gelmelerini söylemişti. Derhal demişti çünkü lanet arkadaşları hiçbir zaman erken çıkmıyorlardı.

"Lils ne söyleyecek dersin?" Sirius sevgilisinin sorusuna omuz silkti.

"Bilmiyorum ama geç kalırsak kurşuna dizeceği kesin." Remus kahkaha attı ve kahvaltı masasını hazırlamaya başladı.

Merhaba

Umarım iyisinizdir. Bu kurgunun sonraki bölümü final. Bu bittiği için yeni bir kurguya başladım ve onu da bu bölümden hemen sonra yayımlayacağım. Bunu okuduktan sonra ona bakmaya gidebilirsiniz 💖💖

Sizi seviyorum ballı çöreklerim 💘💘

Argentum (Wolfstar) AuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin