12

930 61 182
                                    

Remus'un dudakları Sirius'unkini bulduğunda ikisi de ürperdi. Dudakları yavaşça hareket ederken yaşadıkları hisleri ikisi de tarif edemiyordu. Remus elleri özgürce uzun saçlarda dolaştığı için gururluydu. Bunu uzun zamandır istiyor olduğunu şuan farkediyor fakat dudakları ayrılırsa bir daha onu nasıl öpebileceğini bilmiyordu. Neyse ki Sirius da onu bırakma niyetinde değildi. Çünkü elleri Remus'un çene hattında geziyor sonra kısa saçlarının içinde dolanıyordu.

Bir süre nefes almak için dudaklarını şapırtıyla ayırdılar. Remus bunu Lucas ile yaptığında ne kadar bundan hoşlanmıyor olsa da Siriusla yapmak hoşuna gitmişti. İçine derin bir nefes çektikten sonra tekrar dudaklarını birleştirdi. Sirius'un alt dudağı dudakları arasındayken kendini nirvanaya ulaşmış hissediyordu.

Sonunda öpüşmeleri bittiğinde Remus, Sirius'un alt dudağındaki eski yara izine dudaklarını bastırdı.

"Çok güzelsin." Istemsizce dudaklarından fısıltı çıktı. Gerçi yalan da sayılmazdı Sirius lanet bir mükemmelliğe sahipti.

Remus elleriyle dağıttığı uzun saçları düzeltirken adama döndü.

"Artık sevgilim olduğuna inandın sanırım." Adam bir şey demedi ve olay orada hem adam için hem de ikisi için bitti. Bunun hakkında kesinlikle konuşmayacak ve sarhoş oldukları için bunu yaptıklarını kendi kendilerine söyleyeceklerdi. Bu yüzden ikisi de içmek ve biraz daha sarhoş olup anın etkisinden kurtulmak için barın diğer tarafına ilerlediler. Karşı karşıya oturuyorlardı. Fakat aralarında büyük bir sessizlik hüküm sürüyordu. Sirius bundan sıkılıp Remus'a döndü.

"Lucas ile nasıl gidiyor?" Lanet çocuğu hatırlamak sinirlerini geriyordu fakat yine de Remus'un ve öpücüğün etkilerini üzerinden atmaya ihtiyacı vardı.

"Biz onunla bir daha buluşmama kararı aldık." Sirius kahkaha attı. Remus bir an afallamıştı bu gülüşle ve zor toparlanmıştı. Özellikle de onun dudaklarını hâlâ dudaklarında hissederken.

"Bundan onun haberi var mı?" Remus kaşının tekini kaldırdı.

"Neden olmasın?" Sirius omuz silkti.

"Peki tahmini ne zaman hastaneye gider ve barışırsın?" Remus dudağını dişledi aklındaki düşünce ise iki dakika önce Sirius'un dudaklarını dişlediğiydi.

"Bir daha ona dönmeyi düşünmüyorum. Onu hayatımda istemiyorum çünkü." Sirius dudağını yaladı.

"Hayatında istediğin biri mi var?" Remus omuz silkti.

"Hayır kimseyi istemiyorum hayatımda." Sirius sinirlenmişti. Bu aptal ne demeye kendisini öpmüştü ki! Gerçi Remus'un ne kadar kolay gaza getirilebileceğini geçen gün görmüştü. Üstelik ne demişti o? "Öpmek sevmek için bir kriter değildir." dememiş miydi?

"Anlıyorum." Uzun süre sessiz kaldı. Bu arada içeceğini yudumlamaya devam ediyordu aynı şekilde Remus da.

"Ikimiz için de bu öpücüğün hiçbir önemi yok değil mi?" Remus dolandırmadan sordu. Elbette kendisi için etkileyici olsa da ötesi yoktu ve aynısının Sirius için de geçerli olduğunu düşünüyordu.

"Tabiki de! Sen ne sanmıştın ki?" Sirius kalbindeki ağırlığa bir anlam yükleyecek olsaydı şayet Remus derdi. Fakat şuan anlam aramak durumunda değildi. Şuan tek yapacağı buradan en kısa şekilde kurtulmak olacaktı.

"Bir şey sandığımdan değil kalbinin kırılmasını istemem." Remus konuştu. Sirius rol yapabildiği için mutluydu yoksa içinde bastırdığı çoğu hissi dışarı yansıtacaktı.

"Kalbimin kırılacağı yok Remus. Öpmek sevmek değildir. Haliyle beni seviyor olduğunu düşünmemiştim sen beni öptüğünde." Sirius umursamaz bir biçimde söyledi. Remus elbette bunu biliyordu fakat duymak hoşuna gitmemişti ve bu durumda yapabileceği tek şey susmaktı.

"Neyse Remus sohbetine doyum olmuyor ama benim gitmem lazım." Sirius daha fazla kalmaya dayanamazdı. Çünkü Remus'a olan hisleri barizdi ve rol yapma yeteneği onu çok fazla idare etmeyecekti.

"Nereye gideceksin?" Remus sorduğu sorunun anlamsızlığı eve gidince düşünecekti fakat şuan merak ağır basıyordu. Sirius ona döndü ve anlamsızca baktı. Ne demeye merak ediyordu nereye gideceğini?

"Anlayamadım?" Sirius sordu. Remus omuz silkti.

"Gidiyorum dedin ya eve falan mı gideceksin?" Sirius ona dik dik bakınca Remus devam etme gereği hissetti. "Yani eğer araban falan yoksa seni götürebilirim onun için dedim." Şuan kafasını duvara vurmak istiyordu. Ne saçmalıyordu böyle. Sirius kim bilir hakkında neler düşünecekti.

"Gerek yok Remus. İstemediğin halde bunu teklif etmen büyük incelik fakat arabam var." Sirius gri gözlerini onun suratındaki benlerde gezdirdi. Kesinlikle içine oturan şeylerdi o benler. Öpememek ve muhtemelen öpemeyecek olmak Sirius'un kalbini parçalıyordu. Ayriyetten Remus'un onu sevmeyecek olması onu derinden yaralıyor ve burnunu sızlatıyordu. Bu yüzden ona daha fazla bakmadı

"Incelik olsun diye söylemedim ki gerçekten eğer araban yoktuysa seni evine bırakabi-" Sirius biraz yalan söylemenin kendisine zararı olmayacağını düşündü.

"Ama ben incelik olsun diye söylemiştim Remus. Beni eve bırakmana gerek yok zaten eve de gitmiyorum." Remus'un içini merak sarmıştı. Fakat daha fazla soru sorarsa Sirius doğal olarak işkillenecekti.

"O zaman sana iyi akşamlar." Sirius elini salladı. Burnundaki sızlama gözlerinde doluluğa sebep olmuştu. Biraz sonra ağlayabilirdi ve bunun için kesinlikle kendisine kızıyordu. Remus'a bu kadar bağlı olmak kendisine olan saygısını alıp götürüyordu. Yine de kalbe söz geçirmek kolay değildi ve Sirius gözlerinden akmak üzere olan yaşları durdurmayacaktı.

Remus'un her an onu çevirmesi ihtimaline karşın hızla mekanın çıkışına ilerledi. Hemen köşede durdurduğu arabasına binerken aklında Remus'un kokusu vardı. Remus ise Sirius kapıdan çıkana kadar onu izleyip günün anlamsızlığını ayrıca Sirius'un yara izine bıraktığı öpücüğü ve daha çok öpüşmelerini düşündü.

"Kesinlikle etkileyiciydi." Dedi kendi kendine. Bunu birkaç gün boyunca her Sirius'u düşündüğünde
-ki Sirius'u istemsizce günün çoğu saatinde düşünecek ve keşke gözünün biraz altındaki küçük beni de öpseydim diyecekti.- söyleyecekti. Ama yine de uzun süre Siriustan uzak duracak ve ona dair elindeki tüm güzel şeyleri unutmaya çalışacaktı.

Merhabaa

Umarım beğenirsiniz

Sizi seviyorum bal böcüklerim 😍😘

Argentum (Wolfstar) AuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin