Remus gözlerini güç bela aralarken artık yanında Luke'u görmek istemediğine karar vermişti. Elbette bu kararı öyle dakikasında vermemişti fakat sonuç buydu. Artık hayatında istediği biri değildi ama hayatında istediği kimse de yoktu. Bundan sonra tek başına takılacak ve hayatının keyfine varacaktı.
"Ne düşünüyorsun?" Lucas onun çıplak göğsünde parmaklarını gezdirirken sordu.
"Senden nasıl ayrılacağımı." Lucas kocaman olmuş gözlerle baktı ona.
"Şaka yaptığını varsayıyorum." Remus başını salladı.
"Gayet ciddi olduğumun farkındasın Luke. Ben artık sıkıldım. Hayatımız sürekli böyle. Evet sana minnettarım ama bu minnet sayesinde beni yanında tutman saçmalık." Remus elbette Lucas'ın okul yıllarında kendisine destek çıktığını unutacak kadar vefasız değildi fakat artık canına tak etmişti.
"Doğru söylüyorsun Remus ama sen bana dönmeden duramazsın ki. Sen hep toparlanmaya ihtiyacı olan birisin. Yani gidersin birileriyle birlikte olursun ama günün sonunda geleceğin yer yine benim kollarım olur." Remus onun bu sözlerine katılmıyordu.
"Değil işte Lucas. Ben evet sana dönüyorum ama bu senin için yaptığım bir şey. Daha geçen gün hastaneden arattın beni, sırf sana döneyim diye. Kendine zarar verirsin diye yanındayım." Lucas oturur vaziyete geldi.
"Remus birisini mi seviyorsun?" Remus afalladı.
"Hayır ne alakası var? İlla birini mi sevmem gerekiyor."
"Senin aklında biri var Remus yoksa sen bunların hepsini -yaşananları- tek kalemde silip atabilecek değilsin." Remus omuz silkti.
"Hayır Lucas sadece dediğim gibi."
"Ama ben aklındakinin kim olduğunu biliyorum. Sirius ilgini çekiyor değil mi?" Remus şaşkın fakat umursamazdı. Sirius şu son zamanlarda aklına dahi gelmiyordu.
"Hayır. Onu düşünmüyorum bile." Lucas güldü. Fakat acı bir gülmeydi bu.
"Remus ben sana daha fazla acı çektirmeyeceğim ama sende kendine çok çektirme olur mu?" Remus şaşkındı. Lucas bunu yapabilecek olgunluğa erişmiş miydi?
"Yine de biliyorsun eğer dönmek istersen ben bıraktığın yerdeyim." Remus onu başıyla onayladı. " Ve seni son bir defa öpmek istiyorum." Lucas Remus'un dudaklarına yumuşak bir öpücük bıraktı."Böylesi bizim için çok daha iyi." Lucas onu onayladı ve giyinip evden çıktı. Şimdi Remus düşünceleri içinde resmen kavruluyordu. Lily'i aramaya karar verdi. Şansına James, Sirius ile buluşmaya gitmişti ve Lils yalnızdı. Buluşmak için sözleştiler. Remus kalkıp hazırlandı ve yola koyuldu.
"Lils! Benim küçük bal kabağım." Remus ona eskisi gibi seslenir Lily kahkaha attı. Remus'u özlemişti.
"Ah Lupin seni küçük serseri! Birileri seni özleyeceğimi -ve özellikle eski günlerdeki saçma hitapları- söyleseydi kesinlikle güler geçerdim. Tamam seni özleyeceğimi biliyordum ama bu kadar olacağını tahmin etmek zordu." Remus kahkaha attı. Uzun zamandır böyle içten gülmemişti.
"Lils sana anlatmam gereken bir şey var." Remus ona baştan sona herşeyi anlattı. Ama Sirius olayını sadece Lucas'ın fikri olarak anlatmıştı çünkü ona karşı bir şey hissettiğini düşünmüyordu. Eğer bir şeyler hissediyorsa bile bu yalnızca arzu olurdu.
"Remy çok arada kalmışsın ama iyi ki bitirdin Lucas senin hayatını zora sokuyordu zaten onunla ilgili düşüncelerimi biliyorsun. Sirius'a gelince o konuda yorum yapamayacağım çünkü arada gerçekten gözlerin ona takılıyor uzun süre bakıyorsun. Belki sadece bir beğeni ama hiçbir şey yok diyemeyeceğim." Lily Siriusla onu zaten yakıştırıyordu ama önce hisleri olup olmadığından emin olmalılardı.
"Bunları düşünmeyeceğim Lils. Sirius'a karşı belki sadece arzu duyuyorumdur ama ötesi yok. Yani bir kere birlikte olsam bana hiç etkileyici gelmez. Tabi şuan etkileyici olduğunu inkar edebilecek değilim." Lily güldü. Sirius genelde insanlar üzerinde bundan daha fazla etkiye sahip oluyordu fakat Remus kabul etmediğinden etkisi sınırlı kalmıştı.
"Önemli olan kendini sıkmaman. Boşver bir şeylerin olacağı varsa zaten olur." Remus onu onayladı ve kalan sürede havadan sudan konuştular. Ayrıldıklarında Remus kafayı biraz dağıtmak için geçen gün gittikleri mekana gitti. Fakat giderken çakırkeyif bir şekilde kendini bir kavganın ortasında bulmayı onu geçin kavgada Sirius'u görmeyi beklemiyordu.
"Sen benim sevgilimi niye öpüyorsun?" Adam Sirius'a sordu. Sirius rahat bir tavırla gülümsedi.
"Merak ettim öptüm olamaz mı?" Sirius kumral kıza bakarken dudağını yaladı. Halbuki kumral sevmezdi ve hala aynı şekilde düşünüyordu.
"Tabiki de olamaz çıldırdın mı sen!?" Adam sinirle bağırdı. Remus araya girdi. Eğer girmezse şayet Sirius ağır darbeler alacaktı.
"Bir saniye ne oluyor?" Remus konuşunca adam ona döndü.
"Bu adam benim sevgilimi öpüyor." Adam Sirius'a bakmadan söyledi. Remus göz devirdi.
"Tanrı aşkına! O benim sevgilim. Beni sinirlendirmek için yapmıştır yoksa onun kızlarla işi olmaz. Değil mi Sirius?" Sirius bir süre ona boş gözlerle baktı.
"Evet evet Remy. Sen ne zamandır buradasın?" Remus iç çekti ona Remy demesi hoşuna gitmişti üstelik sıcaktan yanakları kızarmış, saçları dağılmıştı. İstemsizce bu görüntünün mükemmelliğini düşündü.
"Sen kızı öptüğünden beri seni aptal!" Sirius göz devirdi.
"Remy sende biliyorsun ki ben kumral sevmem. Bu kız da kumral. Öylesineydi yani." Remus bunu duyunca bir kırgınlık hissetmedi değildi.
"Ama bende kumralım." Adam da ağzını açmış tam aynı şeyi söyleyecekti ki Remus söyledi.
"Sen ondan farklısın Remy. Kendini onunla kıyaslıyor musun gerçekten?" Sirius çakırkeyifti ve diline gelenleri zar zor durduruyordu.
"Bana yalan söylüyorsun değil mi?" Adam sordu. Remus onun bu kadar zeki olmasını beklemiyordu. Ayriyetten bu konuda ne yapacağını da bilmiyordu. İç çekti acilen bir şey düşünmesi lazımdı.
"Saçmalama! Siri, bebeğim bana bakar mısın?" Sirius ona döndü. Remus önce onun suratını kavradı. Sirius ardından ne geleceğini tahmin ediyordu ve durduracak değildi. Remus yavaşça ona yaklaşırken ikisi de alkollü olduklarını söyleyebilecekleri için mutluydu. Yoksa kendilerini öbür türlü savunamayacaklardı.
Merhabaaa
Sizi seviyorum ballarım 😘😘