Bölüm 1

19.8K 1.2K 1.7K
                                    

      Diagon Yolu'nda türlü büyücü eşyalarının satıldığı dükkanların önünden geçerken üzerinde hissettiği bakışlara aldırmamaya ve söylenenleri duymamaya çalışıyordu. Pek kolay olmuyordu, çünkü duyması için özel bir çaba harcıyordu herkes. Duyabileceği kadar yüksek bir 'fısıltıyla' konuşuyor ve adını söylemekten çekinmiyorlardı. Draco Malfoy, bu duruma alışmıştı. Yıllarca çoğunluk tarafından nefret edilen biri olmuştu zaten. Savaştan önce bunu dile getirmeye korkanlar, artık umursamıyorlardı. Ne de olsa Draco Malfoy eski bir Ölüm Yiyen'di ve 'Malfoy' soyadının bir gücü kalmamıştı. Savaşta yanlış tarafta yer almanın kaçınılmaz bir sonucuydu bu durum. Babası olsa 'yanlış değil, kaybeden' diye düzeltirdi, ama Draco her şeyin farkındaydı. Başından beri yanlış tarafta yer almışlardı ve şimdi bunun sonuçlarına katlanmak zorundaydılar.

      "Katil," dediğini duydu yanından geçtiği yaşlı bir adamın. Umursamadan ilerlemeye devam ettiyse de adam arkasından konuşmaya devam etmişti. "Senin yerin de babanın yanı, Azkaban!" Malfoy, bunu da umursamadı. Son birkaç aydır daha beterlerini duymuştu.

      Birkaç dükkan daha ilerledikten sonra Madam Malkin'in Her Duruma Göre Cüppeleri'nin önünde duraksadı, elinde olmadan. Potter'la ilk kez burada konuşmuştu. Kısa bir sohbetin ardından ona anne babasının nerede olduğunu sormuştu. Potter kısaca "Öldüler," dediğinde Malfoy özür dilemişti. İşte sonra da o çocuğun, Potter'ın anne babasını öldüren adamın yanında yer almıştı.

      Ve bunun için kendinden nefret ediyordu.

      Anılardan sıyrılmayı başardığında yeniden yola koyuldu ve sonunda doksan üç numaranın önüne geldiğinde bir kez daha duraksadı. Weasley ikizlerinin açtığı şaka dükkanının kapısındaydı. İçeriden çocukların neşeli sesleri geliyordu. Fred Weasley'nin savaşta öldüğünü düşünmek Malfoy'un içeri girmesini zorlaştırıyordu, ama yapmak zorundaydı. Derin bir nefesin ardından kapıyı ittirdi ve çocuklardan oluşan kalabalığın arasına karıştı.

      Ron, Fred'in ölümünden sonra George'a yardımcı olmak için burada çalışmaya başlamıştı. Oldukça yerinde bir karar olmuştu doğrusu, çünkü Ron olmasaydı George tek başına idare edemezdi. Fred'in ölümü bütün aileyi derinden sarsmış olsa da elbette en çok etkilenen ikizi, George'du. Hayatı boyunca sadece iki kez ayrılmışlardı. Birinde George kulağını kaybetmişti; diğerinde ise Fred, hayatını.

      "Weasley?"

      Ron üst raftan aldığı Tuzakçı Fitil'i yanında bekleyen çocuğa verdikten sonra, kendisine seslenen kişiye döndü. Karşısında Malfoy'u görmenin verdiği şokla ağzı kocaman açılırken "Malfoy, senin burada ne işin var?" diye sordu. Sadece birkaç saniye içinde öfkeyle dolmuştu. Malfoy buraya ne hakla gelirdi? Üstelik Fred ölm- yani onu öldüren Malfoy olmasa bile bir Ölüm Yiyen'di. Tıpkı Malfoy gibi. Bizzat öldürmesine gerek yoktu, payı olması yeterliydi. Ve Malfoy'un, pek çok kişinin ölümünde payı vardı.

      "Konuşabilir miyiz?" diye sordu Malfoy, Ron'un gözlerindeki nefretin cesaretini kırmasına izin vermeden.

      "Konuşmak mı? Seninle mi?" Ron kulaklarına inanamıyordu. Malfoy sahiden buraya kadar gelmiş, hiçbir şey olmamış gibi konuşmak istiyordu. Değil konuşmak, etrafta çocuklar olmasa hemen asasını çıkarır, sağlam bir uğursuzluk büyüsü yapardı.

      "Ben de burada olmaktan en az senin kadar rahatsızım, Weasley, sadece konuşmak istiyorum. Eğer şu kalabalıktan uzaklaşabilir-"

      Ron elini kaldırarak onu susturdu. "Söyleyeceğin hiçbir şeyi duymak istemiyorum, Malfoy, şimdi seni karşı duvara yapıştırmadan önce çek-" Omzunda hissettiği el yüzünden cümlesini yarıda kesmiş, başını çevirdiğinde George'u görmüştü.

Obliviate | Lost MemoriesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin