Harry'nin merak ettiği çok şey vardı ve bunların hepsini bir günde öğrenemeyeceğini biliyordu. Yine de sadece iki anı onun için yeterli değildi. Draco, Harry'nin kolayca gitmeyeceğinin ve zihnini uzunca süre daha meşgul edeceğinin farkındaydı. Bundan elbette hiçbir şikayeti yoktu. Ona yardımcı olurken aynı zamanda kendisi de karlı çıkıyordu. Bir yandan da gösterdiği anıların Harry'yi ona yaklaştıracağını umuyordu.
"Devam etmek istiyorsun sanırım," dedi beklentiyle bakan Harry'ye.
Harry kafasını salladı. "Sadece iki taneyle yetineceğimi sanmadın herhalde?"
"Elbette hayır, devam edeceğiz. Ama önce bir şeyler yemen gerekiyor." Harry'nin cevap vermesini beklemeden ev cinlerinden birini çağırdı. Odada beliren ev cinine atıştırmalık bir şeyler getirmesini söyledi. Harry, kendi evinde de burada da hiçbir şey yemediği için durumdan oldukça memnun kalmıştı doğrusu. O yüzden itiraz etmeyi düşünmedi bile.
"Merak ettiğin bir şeyler varsa sorabilirsin. Zihnime girmene gerek kalmadan da anlatabilirim, biliyorsun."
"Görmeyi tercih ederim," dedi Harry. "Ama tabii ki merak ettiğim tonla şey var."
"Mesela?"
"Pekala," dedi Harry, düşünmeye çalışarak. "Gösterdiğin anılarda gayet iyiyiz, hatta fazla iyiyiz, bunun farkındayım. Ama seninle alakalı bütün anılarımla oynanmış olamaz, değil mi? Yani biz bir noktada düşmandık, doğru mu?"
Draco kafasını salladı. "Doğru," diye de cevapladı.
"O zaman nasıl oldu da aramızdaki ilişkinin yönü değişti?" diye sordu Harry. "Nasıl oldu da birbirimizi öldürmeden yakınlaşabildik?"
"Kolay olduğunu söyleyemem," derken sırıtıyordu Draco. "Öyle tatlı bir bakışla, etkilenmeyle başlamadığını tahmin edebilirsin."
"Anlatmaya başlayacak mısın? Yoksa her şeyi tek tek sormam mı gerekiyor?"
Draco gözlerini devirdi. Anlatmak istiyordu ama bir anda gerçekleşen bir yakınlaşma olmadığından nereden başlaması gerektiğini kestiremiyordu. Harry 'en baştan' istiyordu ama Draco'ya göre bu ilişkinin en başı beşinci sınıftan çok daha öncesine dayanıyordu.
"Pekala," diyerek söze başladı. "Okul mutfağını başlangıç sayabiliriz sanırım."
"Okul mutfağı mı?" diye sordu Harry. "Nasıl?"
"Keyifsiz olduğum ve kimseyi görmek istemediğim zamanlarda okul mutfağında kahvaltı ediyordum. Senenin daha ilk günlerinde Büyük Salon yerine oraya gittim. Sen de oradaydın. Beni görünce şaşırdın ama umursamadın. Önüne dönüp sessizce kahvaltına devam ettin."
"Sen kesin pislik yaptın, değil mi?" derken cevaptan oldukça emindi.
"Eh," dedi Draco, gülerek. "Bazı şeyler değişmiyor."
"Ne yaptın?"
"Laf attım. Sinirini bozacak şeyler söylemeye çalıştım-"
"Eminim zorlanmamışsındır," diye sözünü kesti ve o sırada odaya iki ev cini girip hazırladıkları tabakları yatağa bıraktılar. Ardından Draco'nun onayıyla odadan çıktılar. Draco tostlardan birini alıp Harry'ye uzattı. Harry almak için elini kaldırdıysa da Draco tostun kenarını ağzına tıkıştırdı.
"Bu seni susturur," diye homurdandı. "Hem soruyorsun hem anlattırmıyorsun." Harry cevap vermeden tostu yemeye koyulduğunda Draco devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obliviate | Lost Memories
Fanficİki ay önce biten savaşın ardından herkes toparlanmaya, yaralarını sarmaya çalışıyor. Büyücü dünyasında neredeyse herkesin kahraman olarak kabul ettiği Harry Potter ortalarda görünmüyor. Yoğun sorgulamaların ve mahkemelerin ardından Azkaban'dan kurt...