Bölüm 14

13.1K 983 1.2K
                                    

      Draco zamanının uzunca bir kısmını Harry'yi izleyerek geçirdi. Derin bir uykuda olduğunun farkındaydı ve onu uyandırmak istemiyordu. Yanından ayrılmak ise seçenekler arasında bile değildi. O yüzden Harry'nin gelirken getirdiği kitabı incelemeye başladı. Bu onu bir süre oyalardı. Her birini daha önce defalarca okuduğu iksirleri yeniden incelerken aklına gelenleri not almayı da ihmal etmiyordu. Bir saatin ardından kitabı bırakıp yeniden uzandı. Bir yandan onunla konuşmak istediği için kendiliğinden uyanmasını umuyordu. Harry ise bütün gece uyumamıştı ve uzun bir aradan sonra ilk kez yatakta uyuduğu düşünülürse bir süre daha uyumaya devam edecek gibiydi.

      Harry uyumaya devam ederken Draco istemeyerek de olsa yataktan kalktı. Arkadaşları çoktan gitmiş olmalıydı ama annesini bilgilendirmesi gerektiğini düşünüyordu. Mrs. Malfoy'u bulup Harry'nin uyuyakaldığını ve muhtemelen bir süre daha gitmeyeceğini söyledikten sonra mutfağa gitti. Onu görünce şoka uğrayan ev cinlerinden şeker pekmezli turta yapmalarını istemişti. Sonrasında hızlıca duş alıp üstünü giydi ve odaya döndü.

      Aynanın karşısında saçlarıyla uğraşırken duyduğu hışırtıyla yatağa baktı. Harry'nin kıpırdandığını gördüğünde saçlarını bırakıp yatağa yaklaştı. Harry diğer tarafa dönmüş, az önce Draco'nun kullandığı yastığa oyuncak ayı gibi sarılırken derin bir nefes alıp gülümsemişti. Her saniyeyi dikkatle izleyen Draco ise çoktan sırıtmaya başlamıştı.

      "Biliyorsun, Potter, kokumu bu kadar seviyorsan yastık yerine bana sarılabilirdin."

      Harry büyük ihtimalle rüyada olduğunu falan sanıyordu çünkü Draco'nun sesini duyunca birden gözlerini açmış ve yastığı uzaklaştırmıştı. Sonra bunun yersiz bir hareket olduğuna karar verdi ve sırtüstü döndü.

      "Yapabilirdim," dedi esneyerek. "Eğer burada olsaydın."

      Draco aldığı cevabın şaşkınlığı ve memnuniyetiyle yatağa oturduğunda, Harry eliyle yatağı yokluyordu.

      "Bekle," dedi Draco. Neyi aradığını fark etmiş, uyuyakaldığı zaman çıkarttığı gözlüğü komodinden alıp Harry'nin yüzüne uzanmıştı. Gözlüğüne kavuşunca netleşen görüşüyle yatakta doğruldu Harry. Bakışları Draco'yu bulduğundaysa hala kısmen ıslak olan dağınık saçlarına kaymıştı ilgisi. Aklından geçenlerden uzaklaşmak ister gibi bakışlarını kaçırdı.

      "Ne zamandır uyuyorum?"

      "Neredeyse dört saat," diye cevapladı Draco.

      "Ne?!" Harry'nin uykusu bu kez kolayca açılmıştı. "Beni öldürecekler," derken yataktan kalkmaya yeltendi ama Draco bileğinden tutup ona engel olmuştu.

      "Kimler?"

      "Ron ve Hermione. Sabah bir işim olduğunu söyleyerek çıktım. Bu kadar kalacağımı ben bile tahmin etmemiştim."

      Draco, hala bileğini tutuyordu. "Yani?" diye sordu umursamazca. "Haber yollayabilirsin. Patronus'unu falan gönder."

      "Olmaz," dedi Harry sakince. Elini hafifçe çekip bileğini kurtardı ve odanın ortasına ilerledi.

      "Neden? Gitmek zorunda değilsin. Anılara devam ederiz diye düşünüyordum."

      Harry derin bir iç çekti. Anılara devam etmek istiyordu ama bütün gece burada kalamazdı. Gerçi her şekilde arkadaşlarına haber vermesi gerektiğini düşünüyordu. Hermione sorun etmese bile Ron'un sorularıyla Hermione'yi deli ettiğini tahmin etmek hiç zor değildi.

      "Baykuşunuzu kullanabilirim, değil mi?" diye sordu. "Kovuk'a haber göndereceğim, ulaşması uzun sürmez."

      "Olur," dedi Draco, neden baykuşu tercih ettiğini anlamasa bile üstelemedi. Hiç değilse Harry bir süre daha burada olacaktı. "Masamda parşömen falan var, kullanabilirsin," diyerek odadaki masayı gösterdi. Harry de masaya gidip hızlıca bir mektup yazdı.

Obliviate | Lost MemoriesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin