Bölüm 5

12.7K 1.1K 1.3K
                                    

      Harry boş koridorda hızlı adımlarla ilerliyordu. Yüzüne ve saçına bakılırsa beşinci yılıydı. Bir şeye kızmış gibi görünüyordu. Günün dersleri çoktan bitmiş olmalıydı. Yalnızdı. Muhtemelen Gryffindor Kulesi'ne gitmeye çalışıyordu. Merdivenlere giden koridora döndükten hemen sonra kolunda bir el hissetti ve hiçbir şey yapamadan kendini sınıfa çekilirken buldu. Onu içeri çeken her kimse kapıyı kapatmıştı. Harry ise hemen asasını çıkarıp ona doğru döndü. Karşısında kimin olduğunu gördüğünde rahatlamış bir şekilde asasını indirdi.

      "Buna bir son vermelisin," dedi sakince. Asasını cüppesinin içindeki yerine koyarken yüzüne ufak bir gülümseme yerleşmişti.

      "Belki de vermemeliyim," dedi karşısındaki kişi. "Seni hazırlıksız yakalamak hoşuma gidiyor."

      "Bir gün kendini duvara yapışmış bulursan karışmam."

      "Beni duvara yapıştırmanla bir sorunum olduğunu hiç söylemedim, Potter."

      Harry, gülümsedi. Karşısındaki kişi Malfoy'dan başkası değildi. Üstelik gülümsüyordu. Sonunda dayanamayarak Harry'yi bir kez daha kolundan tutmuş, kendine doğru çekmişti. Sarılıyordu. Sıkıca, gerçekten özlemiş gibi ve bırakmak istemiyormuş gibi sarılıyordu. Harry kollarını beline dolamış, alnını onun omzuna yaslamıştı. Bir süre öylece dikildiler. Sonunda Malfoy geri çekildi ve Harry'nin elini tuttu. Başparmağı elinin üzerine dokunduğunda Harry'nin yüzüne acı ifadesi yerleşmişti.

      "Bunu raporlaman gerektiğini biliyorsun," dedi Malfoy. Harry'nin elini kaldırmış, üzerindeki ize bakıyordu. 'Yalan söylememeliyim' yazıyordu ve kızarıklığına bakılırsa yeni olmuştu. Demek ki Harry Umbridge'le cezasından çıkmıştı ve o yüzden öfkeliydi.

      "Bir şey değişeceğini sanmıyorum. Bakanlığa karşı boş bir hareket olur, bunu biliyorsun."

      Konuşmanın devamı net değildi. Her yer bir anlığına kararmıştı. Görüntü yeniden geldiğinde hala sınıfta dikiliyorlardı. Bu kez konuşma oldukça netti. Malfoy konuşuyordu.

      "Güçlüsün, Harry. Bunu unutma. Ne olursa olsun, başına ne gelirse gelsin altından kalkabilirsin. Umutsuzluğa kapılma. Arkadaşlarına güven. Bana güven. Başaracaksın. Seni yıldırmak için basit bir yara büyüsünden fazlası gerekiyor." Gülümsedi. "Umbridge seni hafife alıyor. Sakın sen de kendini hafife alma. Merlin aşkına, sen Harry Potter'sın! Ne olursa olsun başarırsın, senin olayın bu, aptal Gryffindor."

      Ve görüntü bir kez daha karardı.

      Harry gözlerini araladığında salondaki koltukta olduğunu fark etti. Gözlüğü hala yüzündeydi, gece uzanırken uyuyakalmış olmalıydı. An itibariyle rüyada olmadığından emindi. Ancak yine de içinde garip bir his olduğunu fark etti. Yoğun ama belirsiz bir histi. Ne olduğuna anlam vermeye çalışırken tavana bakıyordu. Neden böyle bir rüya görmüştü ki? Daha doğrusu, neden bu rüyayı görmüştü? Yeniden?

      Altıncı yılında birkaç kez gördüğü bir rüyaydı. O zamanlar gece gündüz Malfoy'u takip ettiği için gördüğünü düşünüyordu. En azından Hermione ve Ron öyle söylemişti. Harry de düşününce mantıklı bir sebep olduğuna karar vermişti. Malfoy'un bir şeylerin peşinde olduğunu kanıtlamayı kafasına takmıştı. Çapulcu Haritası'ndan sürekli takip ettiği yetmiyormuş gibi Dobby ve Kreacher'ı da peşine takmıştı. Şartlar böyleyken Malfoy'un rüyalarına girmesi arkadaşlarını şaşırtmamıştı. Harry de üzerinde fazla düşünmemişti. Zaten yıl boyunca başlarına gelenlerden sonra bu rüyayı düşünecek hali yoktu. Üzerinden de o kadar zaman geçmişti ki böyle bir rüya gördüğünü bile unutmuştu Harry. Büyük ihtimalle dün Malfoy'la olan iletişimi tetiklemişti.

Obliviate | Lost MemoriesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin