"Onu ilk gördüğümde içimde aydınlanan fenerin tüm yaşamımı canlandıracağını, o yokken de ışığımı kaybetmiş bir kuş kadar çaresizce çıpınacağımı asla düşünmemiştim.
Ruhumun en derinlerinde,
Belki de bir kuyuya hasret kalmış olan ve saklamama karşın, artık kendisinin de alışmış olduğu bir benliğim vardı zihnimde. Çoğu kez kapısını Kilitlesem de ısrarla çalıyor, illaki açacağımı biliyormuşcasına yılmadan bu hareketi tekrarlıyordu. Biliyordu, en sonunda o kapıyı açacağımı ve yıkımın böylesine şiddettini iliğime kadar hissettirecek olan gazabı biliyordu. Kendimi sakındığım, her seferinde koruduğum, bedenimi, en yırtıcı kişiye sunacağımı.
Biliyordu.Ciğerlerime akıttığım zehri, en derin ve ücra köşelerime hapsetmek istercesine çekiyordum her seferinde. Belki o zehirli duman, tıkaçla tıkadığım o benliğime sızar ve onu haşin bir istekle kuruturdu.
Fakat düşündüğüm asla olmuyordu.
Her seferinde kendimi sakındığım ve kimseye göstermediğim o benlik,
Onu görmemle zincirlerini kırmış, kanayan bileklerini önemsemeden paçalarıma yapışmıştı.Bir pazar gecesi, |00.45|
"Cover it with chocolate.."
Çocukluğumda aklımda kalan tek şarkı,dilime uyarlanarak dudaklarımdan çıkıyordu.
"And a miracle or two.."
Yüzüme vuran rüzgar neticesinde Perçemlerim alnımda daha çok karışırken nefesimi verdim. Söylemek canımı acıtıyordu fakat kendime hakim olamıyordum,kısık söylüyordum kendi kulaklarım bile işitmiyordu neredeyse.
"The candy man.."
"Oh..the candy man.."
"The candy man can' couse he mixes it with love.."
Dudaklarımı birbirine bastırıp kötü hatıratlarımı sindirmeye çalıştım.
Bu şarkıyı çok söylerdik..
Taetae ile..
Çocukluk aşkım..ilk sevgilim..
Şu anda adını bile zar zor hatırladığım fakat yüzünü asla unutmadığım Taetae..
"Anlamıyorum jeongguk, hangi insan parayla tutkuyu satın almak ister ki?"
Oturduğum yerden sarkan ayaklarımı sallayarak topuklarımın yeniden, pürüzlü taşa sürtmesini sağladım. Oturduğum yer, kadememin aksine biraz daha yüksekti.
Sıcak avcumu, tenimin rengine tezat soğuk olan taşa yaslayıp ileriye baktım, yoğun dumanı içime çekerken. Oturduğum yer hizasından aşağı düşen yokuşla beraber, büyüklü küçüklü evlerin sıcağına kadar hissedilebiliyordu resmen. Etraf sakin ve sessizdi. Görüş alanımda yaklaşık 8 metre ötede kalan beyaz bi duvar vardı ve ara sokağa saklanmış durumdaydı.
Arkadaşımın elindeki bira şişesini sesli bir şekilde taş zemine bırakmasıyla, çıkan cızırtılı ses ona bakmamı sağlamış, baygın gözlerinin sis gibi dağılışına bizzat şahit olmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
God's Children°||Taekook||
FanfictionTanrı'nın Çocukları. Bir insanı ne kadar çok seversen, Açtığı yara ve geride bıraktığı enkaz çok büyük olurdu. Kim Taehyung benim enkazımdı. Çocukluğum, Masumluğum, Lakin en çok da acımdı. -Grace 21.08.19