Bölüm,kendi içinde çok anlamlı olan bir bölüm bildiğiniz üzere,umarım iyi yazabilmişimdir.
"Bu öyle bir duygu ki bu, sağıra şarkı yazdırır, köre resim yaptırır. Bir kanser hastasına ilik olur ya da bir akıl hastasına aklını geri verir. Bir çocuğu, yeniden çocuk yapar Taehyung. Aynı sen ve ben gibi."
"Eğer senden önce ölürsem, burnuma saçının bir tutamını koy sevgilim, zira toprağa karışana kadar bedenim kokuna muhtaç kalacak ."
Sevdiğim insanları bırakırken birini ardımda canlı canlı yaktığımdan bir haberdim.
Güneşin yeryüzünü selamladığı vakitler,
"İncir ağacının hikayesini bilir misin?"
Sabah sekiz civarıydı, hava yarı kapalı bununla beraber de soğuktu. Erken uyumanın neticesinde erken kalkmış, kahvaltımızı yapmıştık çoktan.
Hemen önünde dallarını sevdiği incir ağacının karşısında duran Taehyung'u bir daha göreceğimi hiç düşünmemiştim hayatım boyunca. Onunla nasıl ayrıldıysam o şekilde devam edecek diye düşünmüştüm yaşamımın. Yıllardır kırık olsam da,eksik hissetsem de,yaşamımdan vazgeçme raddesine dahi gelsem de onsuz yaşamayı öğrenmeye çalışacaktım. Bendeki ve ondaki hasarın ne derece olduğunu bilmeden,yaşama yeniden tutunmaya çalışacaktım. Panik ataklarım,kabuslarım,peşimi bırakmayan Taetae ile devam edecektim yoluma ne kadar canım acısa da..Vicdanım zihnimi mahvetse de..
Belki ölecektim ben de.
Eğer şuanda ,yanı başımda o olmasaydı bir kere daha ölmeyi denemeyeceğim demezdim,garantim yoktu ki.
Tanrı aşkına kimin garantisi vardı?
"Hayır," diye mırıldandım uçuşan dalgalı perçemlerine bakıp.
"Bilmiyorum."
Beni canıma katan insan,her şeye rağmen, yaşadığı bildiğim bilmediğim ne varsa, buna boyun eğmemiş ve gelip beni bulmuştu. Onun hala bir umudu vardı mutlulukta. Ne kadar da bencildim...mutluluk arayışına düşen yabancım kadar umutlu olmamıştım. Cesaret edememiştim ,çocukluğuma dönüp Violett'i yeniden diriltememiştim . Ya da Taetae ile oyun oynayamamıştım onun aksine.Sorularıyla boğulmuş,Violett'in kanlı elleriyle boğuşmuştum sadece. Benim geçmişimin mahkemesinde baş yargıçtı Taetae. Beni acımasızca yargılıyor katiyen konuşma hakkı tanımıyordu. Ne de hayal kırıklığıyla bakmıştı öyle.. bağırmak istesem de,ben yapmadım ! demek istesem de,diyememiştim. Hiçbir kabusumda ağzımı açmama izin vermemişti yargıç hali aksine yıllardır suskun kalan adam. Hiçbir suçu olmadığı halde beni en çok yaralayan adam..
Çünkü sen hala dayanma sebebimsin.
O an,o cümleyi kurduğu an...
Gırtlağıma dolanan halatı hissetmiştim adeta,farkına vardığım gerçek,ona daha da sıkı sarılmamı sağlamıştı.
Taehyung, eğer umudunu ola ki yitirseydi, canına kıyacaktı.
Lakin bu sözün ardında saklanan daha acı bir gerçek vardı. Benden medet umduğunu anlamıştım.Sevgimden, merhametimden, aşkımdan.. duygu yakalamadığımı düşündüğüm harelerinde gizli kalan hisleriyle tutunuyordu bana.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
God's Children°||Taekook||
FanfictionTanrı'nın Çocukları. Bir insanı ne kadar çok seversen, Açtığı yara ve geride bıraktığı enkaz çok büyük olurdu. Kim Taehyung benim enkazımdı. Çocukluğum, Masumluğum, Lakin en çok da acımdı. -Grace 21.08.19