"I can't go on without you."

40 13 5
                                    

Medyayla okumanız tavsiye edilir biraz ileri sarabilirsiniz.

"Sen benim en saf yanımsın." 

İzledi.

Koltuğun kenarına dağılan kahverengi tutamları, gözleriyle sevdi.
Uçları açılmaya dönen dalgalı, alnına rastgele serpişip kaşlarını kısmi olarak kapatan tutamları sevdi.
Baktıkça içi titredi, baktıkça daha çok istedi.. çenesine yasladığı avuçları kaynadı.

Dokunmak istedi.

Gözleri boşlukta gibiydi, kahveleri baygınca yatan Jeongguk'un üzerinde gezse de aklı neden böyle olduğunu düşünüyordu. Neden ...Neden gitmişti?
Neden onu bir başına orada bırakmıştı?Neden verdikleri sözü tutmamış,çatıya çıkmamıştı?Neden elleri kanlıydı?Neden..

Neden sevgisine ihanet etmişti?

Neden on iki yıldır onu unutamamıştı...

Çocukluk aşkı,başına bela mı olmuştu?

Hırkasının elinin ayasına kadar gizlediği kemikli sağ elini,boyası akmaya başlayan mavi tutamlarına götürüp avuçlarının arasında sıkıştırdığı her telden hıncını çıkarmaya çalıştı. Canı acıyordu,fakat o bunu hissedemeyecek kadar hissizleşmişti. Fiziksel acının ,ruhunun acısını bastırmasını dilese de olmuyordu. Biricik aşkı karşısında savunmasızca yatarken fiziksel acı hiçbir işe yaramıyordu. Hayatı onun yüzünden mahvolsa da..

Kalp denen organı sadece kan pompalamayalı uzun yıllar oluyordu.

 Ne kadar da masum uyuyordu öyle..

Arasına birkaç mavi telin sarıldığı elini saçından çekti bir işe yaramadığını anlayarak,zira işe yarasaydı tüm saç tellerini yolabilirdi. 

Uykusuzluktan kızardığını fark etmediği gözlerini yere indirdi dizlerini kendine daha çok çekip.Fakat kahveleri,bedeni Jeongguk'un uyuyan bedenine bile o kadar muhtaçtı ki,ilk defa beyninin mantık sınırını aşıp düşünmeden bacaklarını indirdi, koltuktan kalkmış ve güzel sevgilisinin başucuna adımlarken bulmuştu kendini. Aralık dudaklar, onu dönülmez bir günahın esas kahramanı yapmaya yemin etmiş gibi davetkar duruyordu. Parmaklarını kendi dudaklarına götürüp gözlerini kapattığında hissetmişti yeniden.

O tatlı ve yumuşak dudaklar ilk günkü gibi hala tazeydi sanki dudaklarında.

Kendi kendine gülmeden edemedi.

"Senden özür dilemeyeceğim." yüzüne gülmenin getirdiği nahoş bir ifade oturmuşken konuşmuştu. İçi yansa da bunu Jeongguk'a hissettiremezdi...

Yukarı kıvrılan dudaklarını,üst dişlerini alt dudağına bastırarak yok ederken elini dudaklarından ayırdı ve yanına düşmesine izin verdi.

Başını iki yana sallarken fısıldamıştı.

"Çünkü vicdanımı kaybettim." Nefesini verdi seslice. Onu seviyordu,inanmadığı tanrısı kaderlerini birlerken bir aciz kulunu daha yitirmişti.

God's Children°||Taekook||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin