3.Bölüm - Civciv

7.8K 916 92
                                    



-Civciv-

2 saat sonra...

Tanrım korkunç bir kâbus görmüştüm. Severek çalıştığım işimden ve dostlarımdan koparılmıştım. Sabahtan beri her şey berbat gidiyordu. Nasıl bir talihsizlikti bu? Hayır, hayır büyük ihtimalle yine samanlıkta uyuya kalmıştım. Ellerimi kaldırıp üzerimdeki ağırlıktan kurtulmak için havada sallamaya başladım. Belki bu şekilde üzerimde olan uğursuz karanlıktan kurtulabilirdim.

"Yixing?" dedi hemen yanı başımdan gelen ses. "Yixing uyan!"

"Uh."

"İyi misin? Kendini nasıl hissediyorsun?"

"J-jongin?" Gözlerimi açıp esnedim ve karşımda beni endişeyle izleyen Jongin'e baktım. "Huh! Uyudum mu?"

"Hatırlamıyor musun?" dedi telaşla. Kaşlarını çatıp ellerini yüzüme koydu ve dikkatlice bana baktı. "Sen iyi misin?"

"İyiyim. Ne oldu?"

Hayır, samanlıkta uyumamıştım burası Jongin'in eviydi. Yattığım yerden kalkıp popo üstü oturdum ve tekrar esneyip yüzümü buruşturdum. Hala çok uykum vardı ve nereden geldiğini bilmediğim bir baş ağrısı yaşıyordum.

"Çiftlikte olanları hatırlamıyor musun? Bayıldın hani?"

"Hah! Rüya değil miydi o?" Tanrım hayır hepsi gerçek miydi? İşten kovulmam ve borçlarım yüzünden altı ay boyunca... Tanrımmm!!

"Kalk Yixing doktora gidiyoruz."

"N-ne? Be-ben iyiyim doktora gitmek istemiyorum lütfen!"

"Hayır, iyi değilsin. Daha iki saat önce olanları hatırlamıyorsun?"

"Çünkü?" dedim suratımı buruşturarak. "Çünkü hatırlamak istemiyorum. Bu sabah benim için kâbus gibiydi."

"Numara mı yaptın yani?" Kafamı salladım.

"Hayır, numara yapmadım. Gerçek olduğunu düşünmezsem belki şeey...uh."

"Anlıyorum, böylesi daha mı kolay?"

"E-evet."

Yeni çiftlik sahibi, borçlarım bitene kadar onlar için çalışmam gerektiğini söyledi. Bay Wu ölürken bütün borçlarımı silmişti ama şimdi borçlar tekrar ortaya çıkmıştı ve ben karın tokluğuna çalışmak zorundaydım. Kim bunu kabullenmek isterdi ki?

"Ne düşünüyorsun?" dedi Jongin bakışlarını biran olsun üzerimden ayırmadan. "O çiftlikte çalışmayı düşünmüyorsun öyle değil mi?"

"A-ama onlara borcum var ve borcumu ödeyene kadar çalışmak zorundayım." Jongin kafasını iki yana salladı ve eline telefonunu alıp birilerini aramaya başladı. Yanımdan kalkıp diğer odaya geçti. Bende koltuktan kalkıp camın oraya ilerledim. Bahçede bir o yana, bir bu yana koşturan Bayan Simi'yi gördüm. Ne bulsa midesine indiriyordu.

"Yixing?" dedi Jongin tekrar salona girerek.

"Efendim?"

"Amcamla konuştum, yardım edeceğini söyledi. Eğer birkaç hafta daha bekleyebilirsen sana yardım edebilirim."

"B-ben bunu kabul edemem."

"Hayır, edeceksin. Şimdi gidip o adama borcunu ödeyeceğini söyleyeceğiz, hadi." Bileğimden tutup kapıya yöneldi ve elli metre ilerimizdeki çiftliğe doğru ilerledi. Bahçe kapısı açık kaldığından Bayan Simi de peşimizden geliyordu.

"Bayan Simi çabuk eve dön." Jongin bileğimden o kadar sıkı tutuyordu ki onu durduramıyordum. "Yaah! Bayan Simi!" O kadar tombikti ki koşarken göbeği yere değiyordu. İlk defa sözümü dinlemiyordu. Bugün neden her şey bu şekilde berbat gitmek zorundaydı?

Angel Of ChickensHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin