38.Bölüm - Sonsuz - Final

7.5K 691 352
                                    




-Sonsuz-


2 yıl sonra...


Yıllar o kadar hızlı geçiyordu ki, ne zamana dur diyebiliyorduk ne de güç geçtikçe daha da tatlı olan küçük yaramazlarımıza. Doğdukları an dün gibi aklımızdaydı ve biz, o anları her dakika konuşarak onların gelişimini izlemekten büyük bir keyif alıyorduk.


Biz büyük, kocaman bir aile olmuştuk. Wufan, Sehun ve Lay benim aşklarımdı. Onlarla birlikte olmak, onlarla her yeni güne birlikte uyanmak bana bahşedilen bir armağan gibiydi. Kocama ilk günkü kadar âşıktım ve aşkımızı iki tatlı varlıkla tescillemiştim.


Sehun artık yedi yaşındaydı ve bugün okula başlıyordu. Anaokulunda geçirdiği son iki yılı düşününce cidden onun adına endişelenmeden edemiyordum. O çok yaramaz bir çocuktu özellikle yanında Lu olduğu zamanlarda.


"Hayatım kahvaltılarını yaptılar mı?" Sehun'un okul üniformasını ütülerken kafamı uzatıp solanda Sehun'a sürdüğü reçelli ekmeği yedirmeye çalışan Wufan'ı ve kendi halinde mamasını yemeğe çalışan Lay'ı gördüm.


"Deniyorum bebeğim bu gerçekten çok zor." Wufan, elindeki ekmeği Sehun'a uzatarak yemesini sağlamaya çalışıyordu ama Sehun kolay pes edeceğe benzemiyordu. "Sehun, bak bunu yemezsen Yixing çok üzülecek ve bütün gün Sehun reçelli ekmeğini yemedi diye bana dert yanacak, hadi beni üzme oğlum." Sehun, kafasını iki yana salladı ve kollarını göğsünde birleştirdi. "Bak eğer bu ekmeği yersen seni ve Lu'yu dondurma yemeğe götüreceğim."


"G-gerçekten mi?" Wufan, zafer kazanmış bir edayla gülümsedi ve ekmeği Sehun'un minik ellerine tutuşturdu.


"Evet, gerçekten."


Eğer Sehun'a bir şey yaptırmak istiyorsanız Lu'yu öne sürün. Evet, Sehun'un Lu'ya olan zaafını kullanıyorduk ve bundan hiçte şikâyetçi değildik. Başka bir alternatifimiz yoktu, çünkü Sehun çok huysuz bir çocuktu ve açıkçası Lu ile olan bu durumu bizim çok işimize yarıyordu.


Sehun reçelli ekmeğini Wufan'ın elinden alıp, iştahla büyük bir ısırık aldığında, Wufan göz kırparak bana baktı ve Lay'e dönüp tek başına mamasını yemeğe çalışan bebeğimi oturağından kaldırıp kucağına aldı.


Onları büyürken izlemek inanılmazdı. Wufan da onlar gibi olgunlaşıyor ve onların dilinden benden daha iyi anlıyordu. İlk zamanlar aşırı bocaladığımı itiraf etmeliyim ama sonrasında Wufan'ın da desteğiyle kendime daha fazla güvenmeye başlamıştım.


"Herkese günaydın~ hadi otur bakalım Chanbaek." Baekhyun, Chanbaek'in kocaman çantasıyla odaya girdi ve kahvaltı masasına oturup tabağına bir şeyler doldurmaya başladı.


"Günaydın~" dedik Wufan'la aynı anda gülümseyerek.


"Chanbaek, tatlım çabuk buraya gel Lay'ı daha sonra da sevebilirsin." Chanbaek mamasını büyük bir iştahla yiyen Lay'ın yanına gitti ve Wufan'ın elindeki kaşığı alıp Lay'e kendi elleriyle mamasını yedirmeye başladı. Lay onu görünce tatlı bir şekilde gülümsedi ve ellerini çırpmaya başladı.


"Tanrım ütü yapmak ne kadar zor bir işmiş, ufacık şeyleri ütüleyeceğim diye neredeyse bel ağrısından ölecektim." Reçelli ekmeğini zor da olsa bitiren ve doyduğu için kahvaltısıyla oyuncak gibi oynamaya başlayan Sehun'u tutup masadan kaldırdım ve koltuğa oturup üzerindekileri tek tek çıkarmaya başladım.


"Hayatım Bayan Min Hee'den rica edebilirdin neden sen yapıyorsun ki?"


"Sevgilim Bayan Min Hee artık çok yaşlandı hem oğlumun ilk okul gününde ütüsünü ben yapmak istedim." Sehun'un pijama üstünü iki yakasından tutarak çıkardım ve katlayarak koltuğun üzerine bıraktım.


Angel Of ChickensHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin