-Düğün-Hayatımda sadece bir kez âşık oldum. Daha doğrusu olduğumu düşündüm. Çünkü aşkın bir insanı nasıl etkilediğini, onu nasıl serseme çevirdiğini şimdi daha iyi anlıyorum. Ben âşığım evet! Aşkı şuan iliklerime kadar hissediyorum.
Wufan'a hissettiğim aşktı. Peki, Jongin'e hissettiklerim neydi?
Onu da sevmiştim. Her gün pencereden gizlice onu izler, çiftliğe geldiği zamanlarda koşarak yanına giderdim.
Jongin benim için güzel bir hatıra. Çocukluk ve ilk aşkım olarak onu her zaman hatırlayacağımı biliyorum. Her şey geçmişte kaldı. Silikleşen zihnimle geçmişi hatırladıkça sadece gülümsüyorum. Zaman çok hızlı geçiyor ve aşk ikinci kez kapımı çalıyor.
Wufan'la terasta Baekhyun'la hazırladığımız mükellef sofrada karşılıklı oturuyorduk. Yemeklerimizi büyük bir keyifle yemiş, şimdi ise tek kelime etmeden sadece birbirimize bakıyorduk. Onun o derin koyu kahve gözlerinde kayboluyordum. Hem ışığımdı benim gece karanlığında, hem de beni benden alan karanlığımdı...
Ona karşı içimde adlandıramadığım bir fırtına kopuyordu. Bütün iç organlarım bir volkan misali yanıp kavruluyor, göz bebeklerim mutluluktan gözyaşı dökmek istiyordu. Dudaklarımın kıvrılmasına engel olamadım ve hiçbir yaşam belirtisi göstermeyen, gözünü bile kırpmadan beni izleyen Wufan'ın bakışlarında kayboldum.
"O gece hayatımın en güzel gecesiydi. Benim olduğun, adımın dudaklarından döküldüğü an... O an içimde tarif edilemez bir ateş yanmaya başladı ve o ateş o günden beri bir volkan misali içimde yanmaya devam ediyor Yixing."
"Huh!" Verebileceğim en saçma tepkiyi vermiştim. Açıkça söylemek gerekirse böyle bir itiraf beklemiyordum.
Wufan sandalyesinden kalkıp yanıma geldi ve elimden tutup, beni terasın bahçeye bakan tarafındaki koltuklara götürdü ve oturmamı sağladı. Zihnim daha birkaç saniye önce söyledikleriyle o kadar doluydu ki, Wufan'ın hemen yanıma oturduğunu ve ellerimi ellerinin arasına alıp, gözlerimin içine hülyalı bir şekilde bakarak gülümsediğini çok sonra fark edebilmiştim. Tanrım ben gerçekten âşık olmuştum.
"O sabah neden samanlıktan çekip gittin? Seni orada göremediğim zaman ne kadar endişelendiğimi biliyor musun?"
"B-ben..." Nasıl açıklayabilirdim ki? Zihnim o gece yaşanılanların güzel bir rüya olduğuna beni o kadar çok inandırmıştı ki, gerçek olabileceği aklımın ucundan dahi geçmemişti. "B-ben o gece yaşadıklarımızın r-rüya olduğunu d-düşünüyordum." Yanaklarıma hücum eden sıcaklıkla başımı eğdim ve karanlıkta bile yüzümü kızartan utançla bakışlarımı kaçırdım.
"N-ne? S-sen o gece yaşadıklarımızı rüya mı sanıyordun?"
Wufan'ın şaşkınlıkla açılan gözlerine bakıp kafamı tekrar eğdim ve başımı salladım. Tanrım onun gözlerinin içine bakmak neden bu kadar zordu?
"Şaka yapıyorsun?"
Hayır, şaka yapmıyordum. Nasıl böyle bir düşünceye kapılmıştım bilemiyorum. Belki o gece Baekhyun'un yaptığı punch'ın da etkisiyle hafif çakır olmuş olabilirim ama yine de şaka yapmıyordum.
Kafamı bu kez sağa sola salladım ve şaka yapmadığımı anlamasını sağladım. Wufan elini ağzına götürdü ve kalın gür sesini daha da çekici kılan bir kahkaha bıraktı. "Peki, seni koridorda uyurken bulup odana götürdüğüm ve seni yatağına yatırdığım kısımları hatırlıyor musun?"
"Oh! O-o gerçek miydi?"
Wufan şaşırdığımı görünce tekrar kahkaha attı ve beni kendine çekip sıkıca sarıldı. "Tanrım Yixing uyumadan önce ne alıyorsun?" Ellerimi sert göğüs kaslarına koydum ve dudaklarımı büzerek Wufan'a baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Angel Of Chickens
FanficYazan: Nina Türü: Romantik - Komedi - (Yaoi) - (mpreg) Karakterler: Lay, Kris, Luhan, Kai ve diğer EXO üyeleri. Zhang Yixing -Lay- (23 yaşında) Herkes ona melek der. Wu Yi Fan -Kris- (25 yaşında) Lay ona şeytan der. Lu han - (23 yaşında) Kai ona beb...