-Pasta-
Yaşadığım hiçbir şeyden pişman değildim.
Babam her zaman aldığın kararlardan -ki yanlış da olsa- ders çıkarmalısın oğlum derdi. Ne üniversitede seçtiğim bölümden ne de bana bu kadar acı çektiren, okulda adımın çıkmasına neden olan eski erkek arkadaşımdan ve yaşadıklarımdan pişman değildim. Çünkü yaşadıklarım onu getirmişti bana.
Jongin'i...
O gün, o partiye gitmek aklımın ucunda dahi yoktu! Her şeye bir son vermek istemiştim. Bu nedenle gece boyunca birlikte olacağım kurbanımı beklemiştim, tabi asıl kurbanın ben olduğumu bilmeden.
Kim olursa olsun lakabıma yakışır bir şekilde bekâretimi kaybetmeli ve korkularımın üstesinden gelmeliydim.
İçtim, içtim ve içtim. İçkiye dayanıksız olmama rağmen içtim. Her yudumda kendimden geçiyordum ve her yudumda cesaretimi biraz olsun kazanmaya çalışıyordum. O gün, onu gördüğümde içimde bir yerlerde ona karşı bir yakınlık hissettim, sanki daha önce tanıyormuşum, sanki diğer yarımı bulmuşum gibi hissediyordum.
Bütün gece cesaretimi toplamaya çalıştım ve o gece sadece tek bir erkeğe sordum o soruyu.
Jongin'e!
'Evet' demesini beklemiyordum. Evet, dedikten sonra onunla evime gidip sabaha kadar sevişeceğimi bilmiyordum ve onunla yaşadıklarımdan sonra -asla- pişman olmayacağımı da bilmiyordum.
Hamile olduğumu öğrendiğim an korkudan ölmek üzereydim. Hiç tanımadığım bir adamdan bebek bekliyordum ve o adam sabah uyandığımda bir hırsız gibi evimden sessizce ayrılmıştı. Ben bu hareketleri hak ediyordum çünkü ben sürtük Luhan'dım. Büyük ihtimalle oda beni bu şekilde tanıyor ne hissedeceğimi önemsemiyordu.
O günden beri, yani haftalar sonra o dudakları yeniden dudaklarımın üzerinde hissediyordum. Ne o günden, ne bebeklerimden ne de şuandan pişman değildim. Çünkü ona âşık olmuştum, çünkü ben Kim Jongin'i seviyordum.
"B-ben özür dilerim." dedim ellerimle dudaklarımı kapatarak. Tanrım nasıl bir cesaretti benim ki? Neden onu öpmüştüm ki? Jongin şaşkınlığını ortadan atınca elini ensesine götürdü ve gülümseye çalıştı.
"S-sorun değil... Şey içeri dönelim mi?" Beklediğim tepki kesinlikle bu değildi. Tekrar üzerime eğilip beni öpmesini, öpücüğüme karşılık vermesini istemiştim. Ya da elimden tutup beni kendine çekip sıkıca sarılmasını... Ama Jongin hiçbir şey yapmamıştı.
Kafamı salladım ve kapıya doğru ilerledim. Utançtan ölmek üzereydim ve yanaklarıma hücum eden kırmızılıklar yüzünden yüzümü gizlemeye çalışıyordum.
İçeri girdiğimizde Yixing'in Wufan'ın omzunda uyukladığını gördüm. Baekhyun ve Chanyeol de hafif müzik eşliğinde dans ediyorlardı. Hamile olduğumuzdan çok çabuk yoruluyor ve uykuya karşı dayanıksız oluyorduk. Bizim masaya döndüğümüzü görünce Wufan, Yixing'in uyanması için kulağına bir şeyler söyledi ve Yixing gözlerini açıp bize bakarak uykulu gözlerle gülümsemeye çalıştı.
"Kalkalım mı artık çok yorgun görünüyorsun." dedim Yixing'e bakarak. Yixing kafasını Wufan'ın omzundan kaldırdı ve önünde duran -alkolsüz- meyve kokteylini eline aldı ve kokteylden büyük bir yudum aldı.
"Hayır~ daha tatlı yiyeceğiz öyle değil mi Baekkiee?" dedi dansları biten ve masaya dönen Baekhyun'a dönerek. Baekhyun kafasını salladı ve Yixing'in sol tarafına oturdu. Wufan diğer tarafındaydı ve Chanyeol de Baekhyun'un yanına oturmuştu. Bizde Jongin'le hemen önlerindeki çiftli koltukta oturuyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Angel Of Chickens
FanfictionYazan: Nina Türü: Romantik - Komedi - (Yaoi) - (mpreg) Karakterler: Lay, Kris, Luhan, Kai ve diğer EXO üyeleri. Zhang Yixing -Lay- (23 yaşında) Herkes ona melek der. Wu Yi Fan -Kris- (25 yaşında) Lay ona şeytan der. Lu han - (23 yaşında) Kai ona beb...