9.Bölüm - Yüzük

7.7K 911 159
                                    



-Yüzük-

İki hafta sonra...

"Yixinggg~ hemen buraya gel tatlım." Sabahtan beri tavuklarla ilgilenmekten kendini unutmuştu. Tanrım küçük bir çocuk gibi tavukların peşinde dolanıyordu. "Yixiieeennngg~"

"Geliyoorummm~" Kümesten kucağında Bayan Simi ile çıktı ve söylenmeye başladı. "Akşama görüşürüz sizi seviyorum. Yaah! Bay Nai uzak dur benim bebeğimden!" Yine her zaman ki gibi Bayan Simi'nin arkasını topluyordu. Kapıyı sıkıca kapattığından emin olduktan sonra Bayan Simi'yi yere indirdi. Bayan Simi hemen etrafta koşturarak Bay Nai'nin yanına gidebilmek için yollar aramaya başladı, bu tavuk gerçekten edepsizdi. Tıpkı benim gibi...

"Hadi bir şeyler yemelisin sabahtan beri kümesten ayrılmadın!" Yixing'in koluna girdim ve mutfağa doğru çekiştirmeye başladım.

Son iki haftadır çiftlik ölüm sessizliğindeydi. Bay Wu pek etrafta görünmüyordu. Sürekli şehre inip yumurtaların ve diğer çiftlikteki tavuklarının satımı ile ilgileniyordu. Onu sürekli telefonla konuşurken görüyordum. Yixing'inden elinden geldiğince uzak duruyordu. Yoksa sürekli onu azarlıyor, boş durmaması için elinden geleni yapıyordu. Yixing'den pek hoşlanmıyor gibi görünüyordu ama bence altında başka şeyler vardı. Eh tabı ben Byun Baekhyun'sam bunu da en kısa zamanda öğreneceğimi biliyordum.

Jongin gideli iki hafta olmuştu. İki haftadır ne aramış nede nerede olduğunu bildirmişti. Luhan ümidini tamamen kesmişti artık. Jongin'i beklemediğini, bebeğiyle kendisinin ilgileneceğini söylüyordu.

Birkaç gün önce yanıma gelip sıkıldığını ve çalışmak istediğini söylemişti. Tavuklardan hoşlanmıyordu, çok narindi ve hamileydi. Onun için önerebileceğim fazla bir iş yoktu. Yemekten anlamıyordu. Temizlik yapmaktan nefret ediyordu ve bir diğer nefret ettiği şey ise tavuklardı.

Ona bir öneride bulundum. Temizlik yapmasına gerek yoktu ki zaten ağır işler yapması şuan için söz konusu bile değildi. O nedenle dünden beri ona yemek yapmayı öğretiyor, diğer yandan bahçe işleriyle ilgilenmesini sağlıyordum. Çiftliğimizde geniş bir bahçemiz vardı ve bu bahçede Çilek'ten Muz'a kadar bütün meyve ve sebze çeşitleri bulunuyordu.

İki gündür Luhan bahçeyle ilgileniyor meyvelerin yanına Bay Wu'nun getirdiği menekşeleri dikiyordu. Hem zaman geçiriyor hem de bir şeyler öğreniyordu. Kasaba hayatı bu şehir çocukları için o kadar da keyifli değildi. Biz burada doğup büyüdüğümüzden kendimize yapacak iş buluyorduk ki benim işim hiçbir zaman bitmiyordu. Yemek, koca evin temizliği ve Yixing benim için yeterince yorucuydu.

Yixing benim çocuğum gibiydi. Ailesi ölmeden önce onu bana emanet etmişti. Yixing'le aynı yaştaydık ama Yixing çok saf ve çok temiz kalpliydi. Kolay kandırılabilen ve hemen hemen her şeye çabuk inanabilen bir insandı. Unicornların hala yaşadığını düşünen, Ejderhalardan ölesiye korkan ve bu yaşına kadar hala muz yemeyen ender varlıklardandı. Hani şu malum muzdan...

"Şey aslına bakarsan sabah erkenden kalkıp bir şeyler atıştırmıştım ama yine de çok açım. Lütfen beni doyur omma." Kolunu çimdikledim ve mutfağa girip hazırladığım kahvaltılıkları yemesi için sandalyeye oturttum.

"Hadi ye hepsi bitecek ona göre." Dolaba yöneldim ve akşam için yapacağım yemeğin malzemelerini dolaptan çıkarmaya başladım.

"Chönyöel nördö?"

"Yixing, kaç defa ağzında bir şey varken konuşma demedim mi sana?" Yixing meyve suyundan bir yudum aldı ve ağzındakini yutkunup küçük bir çocuk gibi ağzını açıp bana gösterdi.

"Şimdi konuşabilir miyim?" Dolaptan çıkardığım bifteği sosladım ve dinlenmesi için tekrar orta göze koydum. Sonra Yixing'e dönüp kafamı salladım. "Chanyeol nerede?" Doğru Chanyeol neredeydi? Sabah seksinden beri onu hiç görmemiştim. Neredeyse öğlen olmak üzereydi ve öğlen yemeği için deliğime ihtiyacı vardı. Önce beni sonra yemeğini yiyordu.

Angel Of ChickensHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin