-Kurabiye-Yorucu bir günün ardından Jongin'le birlikte, çiftliğe çokta uzak olmayan evimize doğru ilerliyorduk. Yürüyüş boyunca ikimizde sessizdik. İkimizde tek kelime konuşmamıştık ve ikimizde çok yorgunduk, en azından ben öyleydim.
Bugünü düşünüyordum aslında. Yixing ve Wufan'ın en mutlu anlarını; bebekleriyle tanışmaları ve birbirlerine delice bir aşkla bağlı olmaları... Wufan, Yixing'i çok seviyordu. Onu kendi öz kuzeninden koruyacak kadar gözü dönüyordu ve onu üzecek her şeyden uzak tutmaya çalışıyordu. Onlar âşıktı, onlar çok ama çok âşıktı. Tıpkı benim Jongin'e âşık olduğum gibi...
"Bugün eğlendin mi?" dedi Jongin düşüncelerimden beni çekip çıkararak. Kafamı daldığım yerden kaldırdım ve bir süredir cevap bekleyerek beni izleyen Jongin'e çevirdim.
"Eğlendim, çok güzel vakit geçirdim."
"Bunu duyduğuma sevindim." dedi bakışlarını tekrar yürüdüğümüz boş yola çevirerek. "Seni mutlu görmek çok güzel!"
"Biliyor musun Jongin, ben çok değiştim." dedim adımlarımı biraz olsun yavaşlatarak. Jongin de benim adımlarıma ayak uydurup yavaşladı ve minik adımlarla birlikte yürümeye devam etti. Yürüyüş sağlığım için iyi gelecekti. Bu bir nevi akşam sporuydu benim için.
"Evet, farkındayım." dedi bakışlarını biran olsun üzerimden ayırmayarak. Ona bakamıyordum ama onun bana baktığını hissedebiliyordum. Bu içimin kıpır kıpır olmasına neden oluyordu. Gülümsedim zihnimden geçen düşüncelere karşılık tek yapabildiğim gülümsemekti. Kalbimden, içimden gelen bir gülümsemeydi.
Jongin'in ne koşulda olursa olsun bana bakması beni utandırdığı kadar heyecanlandırıyordu da. Üzerimde bıraktığı etkilerden sadece biriydi bu ve daha yüzlercesinin olması midemdeki kelebeklerin de hareketlenmesine neden oluyordu.
Bana bakması, gülümsemesi, dokunması, öpmesi, sarılması, ses tonu ve sayamadığım yüzlercesi daha...
"Baekhyun ve Yixing'e çok alıştım Jongin. Onları bir gün bile görmesem deli gibi özlüyorum." dedim gülümsediğimi çok sonra fark ederek. "Çiftliğe geldiğim ilk günü hatırlıyorum da Yixing'e ne kadar da kötü davranmıştım, tabi sonrasında davranışım için ondan özür diledim." Bakışlarımı geriye çevirip çiftliğe baktım. "Bu çiftlik hiç bana göre değildi Jongin, bebek de öyle ama insan asla yapmam dediği şeyleri yapıyormuş, sevmem dediği şeyleri seviyormuş işte!" O anda yaptığım gafla elimi dudaklarıma bastırdım ve Jongin'in beni duymamış olması için içimden tanrıya dua etmeye başladım.
"Sevmem dediğin şeylerin içinde bende yer alıyor muyum Luhan?" Kahretsin beni duymuştu işte. Onu duymazlıktan gelip adımlarımı hızlandırdığımda Jongin beni bileğimden yakaladı ve kendine doğru çekti.
"H-hava iyice soğudu hadi eve girelim." dedim kollarından kurtulmaya çalışarak. Jongin o kadar sıkı tutuyordu ki ondan kurtulabilmem mümkün değildi. Yolun ortasında durmuş ikimizde birbirimize bakıyorduk. Gecenin karanlığında nefes alış verişimizden başka hiçbir ses duyulmuyordu. Etraf ağaçlarla çevriliydi ve cırcır böcekleri bile uykuya dalmıştı.
Jongin o kadar güzel bakıyordu ki, gecenin karanlığında bile gözlerindeki sıcaklığı hissedebiliyordum. Çığlık çığlığa seni seviyorum diye bağırmak istiyordum ama yapamazdım gururum daha fazlasına izin vermiyordu ve gururumdan da önemlisi Baekhyun ve Yixing'e yarına kadar bekleyeceğime dair söz vermiştim.
"Neden benden kaçtığını düşünüyorum Luhan? Neden bana bakarken bile gözlerini kaçırıyorsun? Benimle evlendiğine pişman mısın?"
"N-ne hayır değilim b-ben sadece uyumak istiyorum çok yorgunum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Angel Of Chickens
FanfictionYazan: Nina Türü: Romantik - Komedi - (Yaoi) - (mpreg) Karakterler: Lay, Kris, Luhan, Kai ve diğer EXO üyeleri. Zhang Yixing -Lay- (23 yaşında) Herkes ona melek der. Wu Yi Fan -Kris- (25 yaşında) Lay ona şeytan der. Lu han - (23 yaşında) Kai ona beb...