Lauren birkaç adımda yanımıza geldi ve Shawn'a bakmaya devam etti.
Shawn omzuma attığı kolunu çekti.
Lauren sol ayağını yere sürterken gülümsedi.
"Şey nasılsın?"
Shawn sağ eli ile saçlarını geriye atarken gergince gülümsedi.
"İyi."
Lauren daha da istekli güldü.
"Ben de iyiyim. Sorduğun için teşekkür ederim."
Shawn içten bir şekilde gülümsedi.
"Ah, şey kusura bakma."
Lauren başını iki yana sallarken bir yandan da Shawn'ın koluna dokundu.
Koluna.
Dokundu.
Derin bir nefes alıp Shawn'a baktım.
Sanki benim varlığımı unutmuş gibiydi.
Sanki burada Lauren ve o vardı.
Sanki beni hiç tanımıyordu.
Bu sefer kaşlarımı çatıp Lauren'e döndüm.
Lauren'in gözleri benimkiler ile buluşunca yüzündeki gülümseme solmuştu.
İşaret parmağı ile beni gösterip Shawn'a baktı.
"Uzakta yaşayan kuzenin mi?"
Bir Lauren'e bir de Shawn'a baktım.
Bu kız Shawn'ın uzakta yaşayan bir kuzeni olduğunu nereden biliyordu?
"Hayır."
Shawn gözlerini benden kaçırıp Lauren'e döndü.
"Tekrar Kanada'ya döndük. Bu sefer temelli."
Shawn şaşkınlıkla Lauren'e baktı.
"Demek öyle."
Onlar sessizce birbirlerine bakarken kendimi gerçekten bir fazlalık olarak hissetmiştim.
Sanki herhangi bir yerde duran bir heykel gibiydim. Önemsizdim.
Düşününce fark etmiştim ki bu kız Shawn'ın kalbinde yer edinmiş biriydi.
Bu ikisinin de bakışlarından anlaşılıyordu.
Telefonumun zil sesi ile çantama uzandım.
Annem arıyordu.
Telefonumu açıp Shawn ve o kızın yanından uzaklaştım.
Yokluğumu pek fark edeceklerini sanmıyordum zaten.
"Efendim anne?"
"Camila bebeğim neredesin?"
"Eve geliyordum. Ne oldu ki?"
"Biliyorsun bugün babanın doğum günü 1 saate kadar işten gelir."
Elimi alnıma vurup ofladım.
Bunu nasıl unutabilirdim ki?
"Hayır anne tabi ki unutmadım. Babam gelmeden evde olurum."
"Tamam bi'tanem. Görüşürüz."
"Görüşürüz anne."
Telefonumu kapatıp çantama koydum.
Ben Shawn'ın yanına döndüğümde Lauren keyifle Shawn'a bir şeyler anlatıyordu.
"Kusura bakma bölüyorum."
Lauren'e kısa bir bakış atıp Shawn'a döndüm.
"Ben eve gidiyorum."
Shawn burada olduğumu yeni fark etmiş gibi mahçup bir şekilde bana baktı.
"Ben bırakırım."
"Gerek yok."
Lauren'e bakıp konuşmaya devam ettim.
"Rahatını bozmuş olmak istemem."
Arkamı dönüp hızlı adımlar ile lunaparktan çıktım.
Yolun kenarında bir taksi gördüm ve koşar adımlarla taksinin yanına geldim.
Kapıyı açtım.
"Camila!"
Benim arkamı dönmeme gerek kalmadan Shawn önümde belirmişti.
"Efendim?"
"Ben bırakayım lütfen."
Shawn'ın arkasına bakınca lunaparkın girişinde bize doğru bakan Lauren'i fark ettim.
"Dediğim gibi Shawn, gerek yok. Kendim gidebilirim."
"Neden böyle soğuksun? Ne oldu birden?"
Shawn'a cevap vermek için ağzımı açtım ama bundan vazgeçtim ve tekrar durdum.
"Ciddi misin Shawn? Gerçekten mi? İki saattir o kızla orada durmuş konuşuyorsun. Yokluğumu unutmuş gibiydin. Hatta telefon ile konuşmak için yanınızdan ayrılmamı bile fark etmedin. Belli ki bu kız ile aranızda arkadaşlıktan çok daha farklı şeyler olmuş.
Senden bir açıklama falan bekliyor değilim. Sadece... Bilmiyorum işte. Üzgünüm eve gitmem gerek."
Tekrar lunaparkın girişinde bizi izleyen Lauren'e baktım.
"Zaten seni bekliyor. Onu daha fazla bekletme."
Taksiye binip kapıyı kapattım.
Taksi hareket ederken gözlerim dolmuştu.
Belki kalbim kırıldığı için ağlıyordum belki ise sinirden.
Bir önemi yoktu. Ağlıyordum işte.
Yanaklarımdan akan gözyaşlarını silip burnumu çektim.
Ağlayacak bir şey yoktu. Bunu biliyordum ama yine de ağlamamı durduramıyordum.
Tekrar burnumu çekip çantamdan telefonumu çıkardım ve mesajlar bölümüne girdim.
Sevdiğim insanların aslında şerefsiz, veled-i zina olduğunu fark etmek kalbimi çok kırıyor.
Amaaan neyse işte
Bu gece yine bölüm atabilirim.
Söz veremem çünkü tam emin değilim o anki ruh halime bağlı.
Öptümmm
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Why Mendes? Why? - Shawn Mendes [BİTTİ]
Fanfictiondeadangel: Neden Mendes? Neden? deadangel: Neden seni zerre umursamayan, sevmeyen insanların yanındasın hâlâ? deadangel: Hemde burada senin için ölmeye hazır biri varken.