Bi yudum su

40.4K 1.5K 370
                                    

Eceli gelmediyse ölmezdi. O kız benim ellerimden kurtulmuşken hiç kimse onu öldüremezdi. Demek ki neymiş kızın görecek daha çok günleri vardı. Tabi ben ona günyüzü gösterirsem. Elindeki kahveyle yanıma doğru gelen Hacer Hanımın yüzünde aynı ifade vardı. Neymiş kızın durumu çok kötüymüş. İstediği kadar kötü olsun o kız ölmeyecek adım kadar emindim.

Hacer Hanım kahveyi bırakınca gitmek yerine olduğu yerde dikilmeye devam ederek yüzüme baktı. Ben ne oluyor der gibi kaşlarımı çatarken "Emin Bey, kızın durumu her an biraz daha kötüye gidiyor. Hiç değilse doktor beş dakika görüp gitse..."

İç çekerek kahvemi elime aldım. Karı koca neden anlamıyordu. O kıza müdahale etmek yoktu. "Başka bir şey yoksa gidebilirsiniz..."dediğimde gitmek yerine konuşmaya devam etti. B u durum ise beni çileden çıkarmaya yetiyordu.

"Bu gece buradan zavallı kızın yanında kalsam..." Anlamıyor musun istemiyorum.

"Hayır, evinize gidebilirsiniz. İyi geceler." Konuşmayı noktalayarak gitmesini bekledim. Bana çekingen gözlerle bakarken gözü arkaya kaydı. Bende başımı çevirince Recep Amcayı gördüm. "İyi geceler Beyim." Demişti. Bende iyi geceler dileyince Hacer Hanım gitmek zorun da kaldı.

Onlar gidince yalnızlığımla baş başa kaldım. Kahvemden bir yudum daha alarak bir kez daha kanal değiştirdim. Böyle gelgitlerle devam ederken başımı çevirip misafir odasının olduğu kısma baktım. Kızı acaba hangi odaya yerleştirmişlerdi. Elimden kumandayı bırakarak ayaklandım. Gidip göz atmakla hiçbir şey olmazdı. Ağır adımlarla ilk olarak misafir odasının kapısının önüne geldim. İçeride ne ses vardı ne de seda...

Kapıyı sonuna kadar açtığımda kızın yatakta kafası görünecek vaziyette yattığını gördüm. İçerisi havasız olduğu kadar ağır kokuyordu. Burnuma gelen iğrenç kokuyla direkt pencereye yönelerek pencereleri açtım. "Böylesi daha iyi oldu." Kızın üşüme ihtimali varsa da havasızlıktan ölmekten daha iyiydi. En azından ben bu odada kaldığım sürece bu pencere açık kalacaktı.

Pencere kenarından uzaklaşırken kıza biraz daha yaklaştım. Yüzündeki pisliklerden arınıp normal bir insana dönmüş. Elimle burnumu sıkarak yüzünü taramaya devam ettim. Kızın adı sanı neydi acaba kimlere mensup... Adamların söylediğine göre arabası vardı. Bu da onun en azından orta gelirli bir aileye sahip olduğunun işaretiydi. "Pek de çirkinsin."

Tam odadan çıkıp gideceğim sırada aklıma düşen şeyle sağ elimi uzatıp alnına koymamla şok geçirdim. Kız alev alev yanıyordu belki ölmezdi ama kesin havale geçirirdi. "Zihniyetsizler..." Sol elimle üstündeki yorganı bir hışımla yere fırlattım. Hangi akla hizmet bu yorganı üstüne örtmüşlerdi. Ateş gibi yandığını fark etmediler mi? Bir da yanında kalmak istiyor.

"Üstündekilerin de çıkması gerekiyor ama sana bir daha dokunma gibi bir niyetim yok." İlkinde dokundum kirlendim ikinci defa dokunup yanamam. Cebimden çıkardığım telefonla Recep Amcayı arayıp buraya gelmelerini istedim. Madem ilgilenmek istiyorlardı. Bu kadarına karışmazdım. Kıza bir kez daha bakmaya tenezzül etmeden odadan çıkacaktım ki kısık bir ses duydum.

Arkamı dönüp baktığımda yine aynı kısık ses su diyordu. "Üzgünüm sana su içerecek kadar zamanım yok." Beş dakika sonra odama çıktığımda boş boş odadan bir aşağıya bir yukarıya dolanıp durdum. Bu abim meselesi canım sıkıyordu. Sırf abime olan sinirim bende herkesi her şeyi yakma hissi uyandırıyordu. Telefon çalınca kim olduğuna bakmadan telefonu açıp kulağıma dayadım.

"Söyle..."

"Patron adamı bulduk ne yapalım?" Kim olduğunu sormaya tenezzül etmeden "Öldürün gitsin."dedim. Normal şartlarda bunu şifreli söylerdim. Elimi alnıma götürerek yaptığım hatayı anladım.

"Patron emin misin?"

"Beni sorgulama söylediğimi yap."dedikten hemen sonra öldürülecekle vurulacak adamı karıştırdığımı fark ettim. "Sadece sevip bırakın bilirsiniz köpekleri severim."diyerek sonunda parolalı şekilde konuşmuştum. Telefonu kapatır kapatmaz hattın kırıp attım. Aradan çok geçmeden kişisel telefonum çaldı. Bu defa kimin aradığına bakmıştım.

"Benim saygıdeğer abim sesimi çok mu özledi?" Anlaşılan bugünkü konuşma ona yeterli gelmemişti.

"Bugün ne saçmaladın bilmiyorum ama normaline dön Emin. Yoksa hiç iyi şeyler olmayacak."

"Tam olarak nerede korkmam gerekiyordu. Birazcık kaçırdım da Abicim..."

"Sen kime güveniyorsun lan arkanda kim var ki abine kabadayılık taslıyorsun. Söyle... Söyle ki sana güç veren itin nefesini keseyim " Abim eşittir maçolukları yengemde sırf bu yüzden terk etmemiş miydi?

"Ben... Bana güç veren kendi kişiliğim Ozan Bey bana benden başka kimse gaz veremez hiç kimse umarım bu defa anlaşıldım."

"Bu konu burada kapanmadı Emin en kısa zamanda seninle görüşeceğiz en kısa süre de..."

"Görüşelim. O günü iple çekeceğim."

Telefonu bu defa o yüzüme kapatınca sinirle yatağın üstüne fırlatıp attım. Konuşurken dişlerimi sıkmaktan çene kaslarım ağrımıştı. Bu yüzden elimi çeneme götürürken pencere kenarında gittim. Pencere kenarına gitmemle yabancı bir yüzü görmem bir oldu. Her zamanki refleksle silahıma sarılarak aşağıya koştum. Benim aşağıya inmemle kapı zilinin çalması bir oldu. Silahı arkama saklayarak kapıyı yarı vaziyette açtım.

"İyi akşamlar hasta için gelmiştim." Siktir! Arkama bakmamla Recep Amcayla göz göze gelmem bir oldu. Mahcup şekilde başını öne eğerken doktor olduğunu düşündüğüm adama bakarak "Artık doktora gerek kalmadı. Buraya kadar geldiğiniz için teşekkürler. Sizde buraya kadar boş yere yorduk."

"Buraya kadar gelmişken hastayı görsem..."

"Hasta benim... Ben ve abartmalarım. Yanlış anlama için tekrardan kusura bakmayın. İyi akşamlar."

Gece gece bir de doktor ölüsüyle uğraşamazdım. Kapıyı kapatıp Recep Amcaya döndüğümde telefonu çaldı. Benim bakışlarımdan ne söylemesi gerektiğini anlamış olmalıydı ki doktora ihtiyaç kalmadığını söyleyerek telefonu kapattı. Bende hemen pencere kenarına geçip arkasına baka baka giden doktora baktım. Doktor gece karanlığında arabasına binerken yumruk yaptığım elimi daha fazla sıktım.

"Seni uyardım. Sizi kesin bir dille uyardım. Bu eve hiç kimse gelip gitmeyecek bir Allah'ın kuluna hiçbir şey bahsedilmeyecek. Son bir kez daha son bir kez daha yapılana göz yumuyorum. Bir daha aynı hata tekrarlanırsa affetmem."

"Beyim kız ölüyor."

"Ölsün lan ölsün çok mu umrumda ölsün!"






#biryudumsu







AŞKIN YÜZÜ 🚬 BİZE SEN KALA 4Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin