"Recep Baba, çarsıya mı gidiyorsun?" Recep Baba arabaya doğru giderken onu son anda durdurmuştum. Bana dönüp gülümsediğinde benimde gözlerim parladı. Geçen günkü olaylardan sonra bana daha iyimserdi. Belki de bana olan öfkesi azalmıştı.
"Evet, kızım bir şey mi isteyecektin?"diye sorduğunda ellerim önümde ona doğru bir iki adım attım. Bana çok nadir kızım dese de bu bile beni mutlu etmeye yetiyordu.
"Rica etsem bana yeşil elma alır mısın?" O gün elma yiyememek içime çok oturmuştu. Sırf bu hareketinden dolayı tam iki gündür ne yüzüne bakıyor ne de ağzımı açıp laf veriyordum. Onun çalışanıyız diye de kölesi değiliz.
"Kızım her taraf elma ağacıyla dolu neden benden elma istiyorsun. Eğer çekiniyorsan çarşı döşünde sana bir sepet elma toplarım."demişti. Bende sözünü kesmek istemediğim için sözünün bitmesini bekleyip öyle cevap verdim.
"Recep Baba ben buradaki elmalardan değil çarşının elmasından yemek istiyorum rica etsem iki tane bile olsa bana elma alır mısın?" Diye sordum sormasına da beni pek anlamamıştı.
"Pekâlâ, güzel kızım gelirken elmanı alırım. Beden istediğin başka bir şey var mı? Söyle ki şimdiden alayım."dediğinde çok sık çarşıya gitmediğini kast ettiğini anlamıştım. Benimse hemen aklıma çikolata düştü. Ondan tam bir kutu isteyecektim ki aklıma parası olup olmadığı geldi. Hacer Anne bu arayı almak için kredi çektiklerini söylemişti.
"Zahmet olmazsa bir tane de çikolata alır mısın? Şey ama elmamı unutma olur mu?"
"Recep Amca bana ne istediğimi sormak yok mu?" İşittiğim sesle arkama bakmak istesem de bunu es geçerek ters istikamete yol aldım.
"Hacer Hanım sorduğunu söylemişti... Bu yüzden sorma gereği duymadım." Mine gözden uzaklaşırken ellerimi cebimden çıkartıp Recep Amcaya yaklaştım. Asıl niyetim bir şey istemek değil hatırlatmaktı.
"Recep Amca bu söylemenin ne denli anlamlı olduğunu bilmesem de kendimi söylemek zorunda hissediyorum. Bilirsin sende ki yerin bende bir başka bu yüzden bu kıza çok alışma derim. Buradan her an gidebilir. Şuan zorunluluktan yanımda tutuyordum. Evet. Yine farkındayım sen ve Hacer Hanım bu kızı kısa sürede sevdiniz fakat bu kızın burada sonu yok. Hiç sanmıyorum ki buradan gidince de sizi hatırlasın... Yanlış anlama ben üzülme istemiyorum."
"Ne demek istediğinizi anladım Emin Bey merak etmeyin kendimizi çok alıştırmayız..."dedikten sonra kısa bir süre durup devam etti. "Yalnız bu kıza haddinden fazla haksızlık ettiğinizi düşünüyorum. Kızın derdi birazcık gülüp mutlu olmak..." Demek istediği şeyi tam anlatamayınca sözüne devam etti. "Bu kızın bize zararı olmaz. Kendi hayrı olmayan bir kız size zarar vermeze. Onu düşman gibi değil de insan gibi görmelisiniz... Ben çok konuştum galiba bir an önce gitsem iyi olacak."
Recep Amca giderken gözüm üstündeydi. Söyledikleri neden aklıma takılmıştı. Bana göre o kız ölecekler listesinin en başında yer alıyordu. Eğer o bataklıktan sağ çıkacağından emin olsaydım ona öldürmeme konusunda söz vermezdim. Düşüncelerimi telefonun zil sesi bölünce ekrana bakmamla telefonu sessize almam bir olmuştu. Dünyanın bütün gereksizleri etrafıma doluşmuştu.
Başım sol tarafa çevirilince Mine'nin gittiği yöne baktım. O gün bana epey içerlemiş olmalıydı ki iki gündür ağzını bıçak açmıyordu. Hayatımda onun gibisine rast gelmemiştim. Ondan hiçbir kızda olmayan bir öz güven vardı ve ben bunun kaynağını merak ediyordum. Belki de bu kızı araştırma zamanı gelmişti. Peki, adını sanını bilmediğim bir kızı nasıl araştıracaktım...
Aklımdan def edemediğim düşüncelerle birlikte müştemilata doğru yürüdüm. Öğle vakti olduğu için eve yemeğe gitmiş olabilirdi. Yanına gitsem mi gitmesem mi diye düşünürken çoktan gideceğim yere ulaşmıştım. Ben onun evde olacağını sanırken Mine kapı önüne bağdaş kurmuş nerden bulduğu belli olmayan bir kediyi seviyordu. Anında yüzüm buruşmuştu. Kedilerden hiç haz etmezdim derken bir kedi yavrusu daha göründü.
"Bırak elindekini hasta olup yine başıma kalacaksın." Sesimle birlikte mine irkilse de kediyi kucağından bırakmayarak daha çok sarmaladı.
"Bu sizi alakadar etmez." Demişti. Bak sen der gibi kaşımı kaldırdım. Bu hala bana karşı gelinmeyeceğinin farkına varamamış mıydı? Madem bunu hala öğrenemedin ben sana ezberletirdim.
"Beni takip et seninle işim var..." Sözümü tutmamakla kalmayarak "Yemek saatim geldi yemek yiyeceğim."demişti. Bu inatlar bana sökmez. Bende Emin isem bana karşı konulmayacağını aklına kazırdım.
"Sana işin var dedim hemen kalkacak mısın yoksa senin yerine işleri Annene mi yaptırayım." Dediğim anda gözünde bir ışık parladı. Mine şaşılacak derece de anne baba bildiği insanları çok seviyordu. Ona öğretilen tek gerçeği sorgulamadan kabul etmiş. Hiç kimseyi yadırgamamıştı.
Cümlenin üstene basarak "Geliyorum." Diyerek ayağa kalktı. Elindeki mırıldayıp duran kendiyi bırakınca bende arkamı dönüp ahırların olduğu bölüme doğru yürüdüm. Arkama bakmasam da beni takip ettiğini bildiğim için emin adımlarla ahıra kadar gelmiştim. "Madem hayvanları bu denli seviyorsan buraları temizleme işini sana veriyorum." Kolay gelsin deme gereği dahi duymadan emri verip gidecektim ki önümü kesip bana diklenir gibi konuştu.
"Emin Bey ben burada ne yapacağım daha önce bu tarz bir yer temizledim mi hatırlamıyorum." Sen zaten geçmişi hatırlasan ya yerin altında olurdun ya da gerçek yaşantının içinde... Ah başıma kala kaldığını bir bilsen bana da hak verisinde bilmiyorsun.
"İş deneyerek öğrenilir Mine, sen önce yerleri temizle ben sonra yanına uğrarım."demiştim. Sen bu mıymıntılıkla ancak üç saate temizlersin. O zamana kadar da Recep Amca gelip kalan işleri hallederdi.
"Peki, atların adı ne onlara nasıl hitap etmeliyim. Bir de benden ürkerler mi?"
"Sen sadece işini yap."
Mine bana kötü kötü bakarken hiç oralı olmadan yanından geçip gittim. Tam yarı yolsa aklıma Batı'nın doğumdan sonra ne deni asabi olduğu aklıma geldi. Şimdi bu kız bir delilik yapıp yavrusuna yaklaşırsa vücuduna yediği tek bir darbeyle dahi ölebilirdi. Aklıma düşen kuşkuyla yineden ahıra gidecektim ki duyulan bağırışla kalakaldım. Eğer bu aptal kız bu çiftlikte ölürse iş başıma patlayabilirdi. Aptal kız senden bir türlü kurtulmadım. Ahıra geldiğimde kız ortalıkta yoktu ama Batı delirmiş gibiydi. Batı'nın yanına yaklaştığımda duvarın dibinde yerde ölü gibi yatan Mine'yi gördüm.
"Siktir!"
#yinebaşıbelada

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN YÜZÜ 🚬 BİZE SEN KALA 4
AdventureSakın unutma her şer de ya bir hayır vardır ya da BEN! Sevme beni. Ben, senin beni sevdiğin kadar Sevemem. Canın yanar yok olursun...