"Evet, sen benim."
Bu hangi cesaretle bana küfür etmeye kalkışırdı. İyi ki cümlesinin devamını getirmedi yoksa elimden kolayca kurtulamazdı. O da bunu idrak etmiş olmalıydı ki sözünü çevirerek devam etti. "Ben sizin odanızı temizlerim. Merak etmeyin." Demişti.
Bu beceriksizlikle zor temizlerdin ama olsun. En azından yerini bilir ona göre hareket ederdi. "Acele et."dedikten sonra cevaplamasını beklemeden odama çıktım.
Bunca derdin tasanın arasından ekstradan bu aptal kızla uğraşman benim vicdanımın işaretiydi. Yoksa mümkünatı yok bu aptal saptal işlerle uğraşmak değil düşünmezdim. Elimdeki telefonu yatağa atarak bir çırpıda üstümdeki tişörtten kurtuldum. "Bu ne sıcak böyle..."
Her gün ika defa duşa girmekten sıkılmıştım. Hatta ben herkesten her şeyden sıkılmıştım. Bu tatil de tatil gibi değildi. Soyunup kedimi duşa attığımda on dakika kadar soğuk suyun altında kalıp duşa kabinin kapısını açıp belime havlu sardım. Sağ elimle ıslak saçlarımı geriye atarken banyodan dışarıya çıkmıştım.
"Senin kapı çalma gibi âdetin yok mu?" Arkası dönük olan Mine elindeki toz beziyle bana dönmesiyle gözlerinin kocaman olması bir oldu. Pek utanmış gibi görünmede yan dönerek elindeki toz bezini sıkıp cevap verdi.
"Çaldım ama cevap gelmedi." İyi aklına esip açık banyonun açık kapısından içeriye dalmamıştı.
"Ne o tavırlar yoksa utandın mı?" Diye sorduğumda belimdeki havluyu çekmemle tamamen arkasını döndü. "Hayatında hiç çıplak adam görmedin mi?" Ben geçmiş yaşantısına dair bir soru sormuştum.
"Hatırlamıyorum ki hatırlamasam da hayatını çiftlik köşelerinde geçiren bir kızın çıplak adam göreceğini falan sanmam." Bak sen lafın altında da kalmazmış.
"İyi ilk ben oldum. Bak çok şanslısın her kıza nasip olmaz."
"Allah razı olsun."dediğinde giyinsem de dönebilirsin dememiştim. "Giyindiyseniz işimi yapabilir miyim?" Bu kızın normal şartlarda arkasına bakmadan kaçması gerekmiyor muydu?
"Benim için fark etmez kafana göre takıl."dediğimde neredeyse dişlerinin arasında tısladı. "Giyindiniz mi giyinmediniz mi?" diye sorduğunda elimi burnuma götürüp cevap verdim. "Evet."demiştim fakat o temkinli davranıp yavaşça bana bakmıştı.
"Yapmamı özellikle istediğiniz bir şey var mı? Yani şurayı temizle gibi..." Bence bu kız hayatı boyunca hiç temizlik yapmadı bu yüzden de nereden başlayacağını bilmiyor.
"Camları sil tabi önce yerden kıyafetlerimi topla." Cam olayı iyi olmuştu belki şans eseri camdan düşüp kafasını bir yerlere çarparda hafızası yerine gelir bende ondan kurtulurdum.
"Tamam." Derken bende telefonumu alıp yatağıma geçtim. Mine de ağzında bir şeyler mırıldanarak yerden kıyafetlerimi toplayıp banyoya geçti. Umarım bir kez daha kayıp düşmez. Tabi düşündüğümden değil de cıyaklama sesi başımı ağrıtıyor. Mine banyodan çıkarken gözlerini kısıp bana baktığını fark ettim.
Başımı eğip gelen maillere bakarken bir gözümden onun üstündeydi. Şu üstünde emanet gibi duran iğrenç elbiseyi acaba nerden buldu. Bir saniye ya bu kız ne yapıyor öyle "Mine ne yaptığını öğrenebilir miyim?"
"Cam siliyorum." Az önce ortalığın tozunu aldığı bezle camı silmeye çalıyordu. Başımı olumsuz anlamda sallayarak "Cam silmek için elindeki en azından ıslatsa mıydın? Bu yaştan sonra bunu da sana ben öğretmeyeceğim umarım." Bana kaşını çatınca alnındaki yara daha belirgin hale geldi.
"Önce camın tozunu alıyorum sonra silerim." Demiş tam önüne dönecekken tekrar bana bakıp "Siz bu işleri iyi biliyorsunuz galiba daha önce hiç cam sildiniz mi?"
"Cam silen o kadar çok hizmetçim oldu ki istemesem de göz aşinası oldum. Başka sorun yoksa işine dön." Laf yetiştireceğim diye işini yapmıyordu. Mine bir şeyler yapmaya çalışırken tekrar önüme dönüp gelen mesajlara baktım. Bu adamların beyinleri yoktu. Yemin ediyorum boş beyinle nasıl nefes alıp yaşıyorlar anlamıyorum.
Bir anda gözüm Mine'ye gitti. Mine sağ elini duvara dayayıp diğer elini de alnına götürmüş. "Kendini kötü hissediyorsan git buralara bayılıp düşmeni istemiyorum." Başından yaralanalı bir haftayı çoktan geçmişti de hala iyileşememişti.
"Merak etmeyin ölmem."
"Ona ne şüphe." Sen beni bile öldürsün. Bana kötü bakışlar atarken hızla kapıya gidecekti ki ani hareketliyle başı bir kez daha dönmüş olmalı ki olduğu yerden sağa sola gitmiş. Tutunacak yer bulamayınca ise elleri hava da kalmıştı. "Kızım marazlı mısın?"
Bana öyle bir dönüp baktı ki gören de boyundan büyük laf edecek sanırdı. Bunun yerine topuğuna sesini çıkarmadan odadan çıktı. İyi en azından buralara düşüp de kendini bana taşıtmak zorunda bırakmamıştı. O gidince aklıma dedem geldi. Uzun süredir arayamıyordum. Dedemde her defasında beni arayıp sitem atıyordu. Bu insanlar yaşlandıkça hiç çekilmez oluyordu.
"Beni kimlerde ararmış hangi dağda kurtlar öldü?" Dedemin telefonu açar açmaz sarf ettiği söz bu olmuştu. Arasam suç aramasam suç en iyisi bir daha aramamak...
"Nasılsın Dede sağlığın sıhhatin yerinde mi?" Bu klişe sorulardan hoşlanmasam ailemizden geriye kalan tek aile büyüğümüz dedemdi.
"İyiyim hayırsız ölmedim merak etme."
"Dede lütfen bana ölümden bahsetme." Derken ses tonum düştü. Benim neyi kast ettiğimi gayet iyi biliyordu.
"İyi madem etmem. Sen söyle neden aradın beni yine başını bir yerlere mi sıkıştırdın?" Aslında yardım değildi de küçük bir soruydu.
"Hayır, Dede bu defa ki konu başka sen en son abine en küçük saygısızlık yaparsan karşında beni bulursun demiştim. Sadece öldürmekte saygısızlık içine giriyor mu diye soracaktım." Bunu cevabını adım kadar iyi bilsem de birinin bana acilen dur demesi gerekiyordu yoksa aklımdaki şeytan bana hiç iyi şeyler yaptırmayacaktı.
Dedem önce ağza alınmayacak küfürler edip susmuş sonra da devam etmişti. "Beni anladın mı Emin, seni varislikten silmekle kalmam soyadına varana kadar alırım. Abine karşı değil saygısızlık dik dik baktığını dahi görürsem gözlerini oyarım."
"Sakin ol Dedecim sadece şaka yapmıştım."
"Siktir oradan it senin ciğerini bilirim. En kısa sürede ikinizi de buraya bekliyorum siz gelmezseniz ikinizde zorla getirtirim bilesin..." Dedeme selam verdik borçlu çıktık. "Tamam, Dede yanına geleceğim."dedikten sonra çok uzun tutmadan telefonu kapatıp sessize aldım.
Bir süre daha odada kaldıktan aşağıya inip Batı'nın yanına girmiştim. Orada Recep Amcayı görünce aklıma düşen soruyu sordum. "Recep Amca senin şu kız size bir zorluk çıkarıyor mu?"
"Henüz bir şeyini görmedim de çok soru soruyor... Emin Beyim haddim değil ama şu kızın kimi kimsesi varsa evine gönderelim. Hırsız birini evimde tutmak istemiyorum." Ah Hacer Hanım lafta bahsetmeyecektin. Şu kadınlar ve çeneleri beni sinir ediyor.
"Merak etme Recep Amca hafızası yerine gelmezse ben buradan giderken onu da götüreceğim. Sen Babası rolünü kesip onay verdiğini söylersin o da mecbur benimle gelmeyi kabul edecektir. Bu arada unutmadan şu kıza senin eski takoz telefonlarından birini ayarla çok soru sorup benimde canımı sıkıyor."
Beni biraz daha zorla elimde kalacak da küçük hanımın haberi yok.
#yenibaşlıyoruz

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN YÜZÜ 🚬 BİZE SEN KALA 4
AdventureSakın unutma her şer de ya bir hayır vardır ya da BEN! Sevme beni. Ben, senin beni sevdiğin kadar Sevemem. Canın yanar yok olursun...