Umursamaz

16.8K 956 152
                                    

Ne yaptığım hakkımda hiçbir fikrim yoktu. Neden her seferinde bu kızın yanında soluk aldığım hakkında bilgim olmadığı gibi. Tek bildiğim bir şey varsa o da yanlış yolda olduğumdu. Bu yaptıklarımın büyük ahmaklık olduğu gibi kendimi tanıyamaz hale gelme sebebimdi. Her seferinde nasıl oluyor da ona yardım çağrısı yaptığımı bilmesem de tek bildiğim şey bundan sonra tekrarları yaşamamak olacaktı

Evet, bu ondan son yardım çağrımdı. Sırf bu yüzden bütün hücrelerim sinirle sarsılsa da onu evine götürmek yerine geleceğimiz yere çoktan ulaşmıştık. Bağ evine geldiğimizde ilk iş adamları göz gezdirmiştim. Araba durup da Çiçek'in eve doğru yürümesiyle birlikte korumalarla konuşma işini daha sonraya saklayabilirim diye düşündüm. Çiçek kapıya ulaşınca kapı zilini çalmak için benden onay istiyormuş gibi yüzme bakmış. Bende olumlu anlamda başımı sallayınca kapı ziline basmıştı.

Aradan çok geçememişti ki kapıda Ferit görünmüştü. Bizi görünce içeriye davet ettiğinde Çiçek yine benden önce davranarak içeriye geçmişti. Bende geri de kalmayarak içeriye girdiğimde gözüm ileride duran Ayça'ya gitmişti. Bana korku dolu gözlerle çekingen bakışlar atarken Çiçek öne atılarak elindekileri gösterdi.

"Ayça, bak size neler aldık..." Çiçek ona doğru gitmek yerine koltuktan tarafa geçerek Ayça'yı da yanına çağırdı."Hadi Ayça, gel beraber bakalım..." dediği sırada Ferit bana bir şeyler fısıldamış bende cevap versem de gözümü kızlardan alamamıştım "Ne oldu iyi misin?"Çiçek'in sözleriyle merakım gittikçe artmıştı."Yo hayır, iyiyim. Sadece bunlar oğlumun ilk hediyesi bu yüzden fazla mutlu oldum. Teşekkür ederim."

"Olur, mu hiç öyle şey artık senin oğlun benim yeğenim dolayısıyla da teyzesi oluyorum."

Ah Çiçek, kız zaten bizden irkiyor bir de üstüne benim gibi sözler ediyorsun. Buraya onu getirmekle hata etmiş olmalıydım ki Ayça korku dolu gözlerle "Siz... Siz ikiniz evli misiniz?" diye sormuştu. Ferit yanımda gerilirken Çiçek de ondan beklenen tavırla hayır, diyerek bugün sözünün olduğuna dair vurgu yapmıştı.

Ayça rahatlamıştı rahatlamasına da asıl benim sinirlerim gerilmişti. Bu defa burada çok fazla kalmak istemediğim için Ferit'e şu işi halledeceğimi söyleyip apar topar yanlarından ayrılmıştık. Çiçek somurtsa da onu evine bırakarak "Kendine iyi bak! Diyerek son veda mı yapmıştım. Çiçek yüzü asık şekilde sende diyerek hızla arabamdan inerek gözden kaybolmuştu.

"Oluru var mıydı?"

"Ne, ne diyorsun Emin?" Dedemin sesiyle kalabalık dünyama geri döndüm. Dedem bana dik gözlerle bakarken etrafıma nikah için gelen topluluğa bakmıştım. Yengem gelinlik giymese de beyazlar içinde harika görünüyordu. Abimin ise keyfine diyecek yoktu ne de olsa yakında baba olacaktı.

"Abim diyorum sanki tekrar yaşamaya başladı. Yengem yokken gülmeyi beceremiyordu..." Dedem kaşlarını çatsa da beni bozmadan ilerideki ikiliye baktı.

"Ben söylemiştimleri hiç sevmem ama ben hep söylüyorum. Torunum bu kızı köpek gibi seviyor. Eh gelinimiz de az yanık değil..."

"Tabi az kalsın yengem bizi de yakıyordu..."dediğimde dedemin şen kahkası bölmeye yetmemişti. "Sonuca bakacaksın oğul böyle aşklar herkese nasip olmaz. Eğer sende aşkın kokusunu aldın mı ne yap et peşini bırakmak aşk bir defa yaşanır ikinci kez değil."

"Peki, kulağıma küpe ederim..." Dedikten sonra kısa bir süre daha dans eden abimlere bakıp "Bu gece yolcu musun?" diye sordum.

"Yolcu yolunda gerek Emin, abinler yeni kavuşmuşken başlarında bostan korkuluğu gibi bekleyemem değil mi?"

"Haklısın bende nikah merasiminden hemen sonra evime gideceğim." Dedem bu konuda yorumsuz kalınca etrafıma boş gözlerle bakmaya devam ettim. Bugün Çiçek de sözleniyordu. İkisinin aynı güne gelmesi her ne kadar komik olsa da mutluluklar dilemekten başka ne diyebilirdim.

Herkes seçimini yapmıştı. Bende sadece saygı duyabiliyordum. Çünkü fazlası ne elimden ne de gönlümden geliyordu. Dedeme söylediğim gibi nikah sonunu bekleyemeden abimlere veda edip yola koyulmuştum. Çiftliğe gitmem neredeyse sabahı bulmuştu. Karanlıkta çiftlik evine girerken saat dördü buluyordu.

"Kimsin?"

"Benim Recep Amca..." Buradan ayrılalı çok uzun zaman olmasa da bana yıllar gibi gelmişti.

"Sen misin Emin oğlum, sesle duyunca irkildim... Şey kızımız nerde araba uyuyor mu?" Başta kızınız kim diye soracakken aklıma Çiçek düştü.

"Çiçek... Yani Mine kendi evinde Recep Amca, hatta bu gece sözü oldu. Senin anlayacağın herkesin keyfi gayet yerinde sende gidip uyu bunları çok düşünme..."

Recep Amca ağzında bir şeyler gevelese de çok uykum olduğundan odama gidip kendimi uykunun kollarına bırakmıştım. Öyle ki gözlerimi araladığımda saat üçe geliyordu. Sanki yılların yorgunluğunu üstümden tek gece de atmıştım. Açlığım baskın gelince uyanır uyanmaz aşağıya inip kendime bir şeyler hazırlatıp yemeğe koyulmuştum.

"Emin oğlum sana bir şey diyeceğiz ama nasıl desek..." Recep Amcaya bakıp devam etmesini bekledim. "Emin oğlum izin verirsen biz Mine kızımızla konuşup hayırlı olsun demek istiyoruz..." Bundan bana ne dediğimde telefon numarasını istemişler bende homurdanarak telefon numarasını Recep Amcaya atmıştım.

"Sağ ol oğlum..."dediğinde benden ok uzaklaşmadan karı koca bir köşeye geçip Çiçek'i aramışlardı. Başlarda yüzleri asıkken daha sonraları yüzleri gülmeye başlamıştı. Kız bana tahammül etmişti onları mı affetmeyecekti. Konuşmaları bitmiş olmalıydı ki yanıma gelip gülen gözlerle yüzme bakmıştı.

"Çiçek kızım bizi düğüne davet etti. Üç hafta sonra evlenecekmiş. Hatta evlenmeden önce bizi buraya ziyarete bile gelebileceğini söyledi. İznin var mı Emin oğlum gelsin mi?" Gelsin tabi bizzat tebrik etmiş olurum.

"Siz bilirsiniz Recep Amca misafir sizin misafiriniz ben karışmam. Hatta davet ederse düğününe bende gider im seninle zeybek oynarız. Olmaz mı?"

"Olmaz mı hiç oğul olur hem de çok güzel olur."

"İyi madem haber verin Çiçek Hanıma bu hafta sonu müsaidiz..."





#Sonadoğrugidelimmi





AŞKIN YÜZÜ 🚬 BİZE SEN KALA 4Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin