Seviyorum mu? Bunu ilk defa söylemesine rağmen o denli içten söylemişti ki kalbimde tarifini edemediğim bir duygu oluştu. Yutkunarak kahve gözlerinden gözlerimi çekip makarnama odaklandım fakat bu o kadar kolay olmamıştı. Neredeyse elim titremişti. Ne yapacağımı bilmeden göz ucuyla tekrar ona baktım o ise cevap bekler gibi bir saniyeliğine dahi olsun gözlerini üstümden çekmiyordu.
Sonunda dayanamayarak "Yarın buradan gider miyiz?"diye sordum. Hala aklımda fikrimde ailem ve gerçeklerim vardı. Bilmediğim hatırlayamadığım gerçeklerim.
"Hayır, sana da söylediğim gibi bana ve aşkıma inanmadığın sürece buradan gitmiyoruz." Bu defa çok ciddi yüzüne bakarak umursamaz şekilde tebessüm ettim ona inanmak demek aklımdan şüphem var demekti. Tam neler sakladığını bilmesem de değil aşkına bana dair söylediği tek bir söze dahi inanmazdım.
"Sana inanmadığımı ve inanmayacağımı da biliyorsun. Neden bu ısrar beni sevmediğim aşikar bu ses tonunla dahi açığa çıkarıyorsun." Ona söyleyeceğim tonla şey soru olmasına rağmen sadece ilk aklıma gelen soruları sordum.
Emin Bey ise cevap vermek yerine çatalıyla tabağıma vurup önce yemek sonra sohbet demişti. Bende çok üstelemenin anlamı olmadığını bildiğim için kalan makarnamı da bitirdim. Yemekler bitince tek başıma hazırladığım gibi yine tek başıma sofrayı kaldırıp bulaşık makinesi olmadığı için malum bulaşıkları elimle yıkadım. Aramızda kalsın ama üstüm başım su içinde kalmıştı. Hayatımda hiç bulaşık yıkayamadığımı Emin Beyin sözleriyle anladım.
"Çiçek! Aman Allah'ım. Sen burada ne yaptın böyle?" diyerek sesli şekilde iç çekince bende ellerim hava da geri çekildim. Emin Bey tezgâha ve su olan yerlere bakıp yüzünü buruşturdu. "Bu iğrenç koku da ne böyle şampuanla mı bulaşık yıkadın?" diye sorduğunda gözüm kenarda duran şampuana gitti.
"Hayır, sadece yanlışlıkla dökülmesine sebebiyet oldum. Bulaşıklar için hiçbir katkısal kimyasal falan kullanmadım tamamen hijyenik olsun diye duru suyla yıkadım. Bakın kokmuyor." Derken elime servis tabağını alıp koklasın diye burnuna götürecektim ki Emin Bey geriye doğru çekilerek "İstemez benden uzak tut." Demişti.
"Tamam, o halde bunlar kalsın."diyerek yerine koymuştum. Emin Bey ise üstümdekilerin ıslak olduğunu görünce avuç içini alnına bastırıp ya sabır çekti.
"Ben hasta olma dedikçe sen ısrarla hasta olmaya çalışıyorsun. Beni takip et de sana temiz kıyafetler vereyim."dediğinde kaşlarım çatılarak ellerimi göğsümde birleştirdim.
"Gerekmez senin sevgilinin kıyafetlerine kalmadım."dediğim an keyfi yerine gelerek tıpkı benim kollarını göğsünde birleştirdi.
"Benim sevgilim yok Çiçek Hanım senden öncesine bir sevgiliye ihtiyaç duymadım bana günübirlik ilişkiler yetti ve bu eve hiçbir şekilde kadın girmedi. Sana da benim kıyafetlerimden verecektim başka bir sorun var mı?"
Dürüstlüğüne mi yansam yoksam günübirlik ilişkilerine mi? "Bir de pişkin surat hayatına giren kadınların günübirlik olduğunu mu söylüyorsun? İnşallah her birlikte olduğun kadın hamile kalmıştır da on çocukla ortada kalırsın..."
"Ona nasıl bir bedduadır pes diyorum." Bunu ben mi söylemiştim. İyi de bu sinir nedir? Hayır, yanlışlıkla bu adama âşık olsam çocuklar üstüme kalacaktı. Kollarım yana düşünce yutkunarak "Teklifin hala geçerliyse temiz kıyafet alabilir miyim?"
"Hay hay!" Emin Bey mutfaktan çıkarken elimle kafama vurup içimden akılsız başım demiştim. Allah'ım bildiğin adamı kıskanmış gibi göründüm şimdi bu adam buradan alır yürürdü. Neyse canım yarın buradan bir şekilde kaçıp kurtulacaktım o da ne düşünürse düşünsün değil mi?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN YÜZÜ 🚬 BİZE SEN KALA 4
PrzygodoweSakın unutma her şer de ya bir hayır vardır ya da BEN! Sevme beni. Ben, senin beni sevdiğin kadar Sevemem. Canın yanar yok olursun...