Belamı versin öyle mi? Ben zaten senin hayatıma girdiğin gün belamı bulmamış mıydım? Senden daha kötü başıma ne gelebilirdi. Senin yüzünden tatilim dahi zehir olmuş başında günlerce bekçilik yapmıştım. Aklıma geldikçe delirecek gibi oluyordum. İki gerzek korumanın aptallıklarını ben çekiyordum. Çiçek'in sözünden sonra gözlerimi tavandan ayırarak başımı sağa çevirdim. Bana bakan öfkeli bakışlarını görünce "Âmin..."diyerek tekrardan gözlerimi tavana diktim.
Çiçek tiz sesiyle feryat eder gibi "Allah'ın belası... Kendini bir halt sanan küstah adam... Ama yok sana adam demek dünyadaki bütün erkeklere hareket demektir sen pis domuzun tekisin şu her gördüğü yerde vurulması gereken pis mahlûkatın tekisin..."
"Kes!" Kadın sesine daha fazla tahammül edemeyecektim. Sessizlik çökse de ağzından çıkan mırıldanmaları gayet iyi diyordum. Ah keşke iki gerzeği daha önce şu kıza gösterseydim de bunca süre boyunca boş yere zaman geçirmemiş olurdum. Sırf hafızası yerine gelsin diye suya dahi ittirmiştim de bizimkisi aklı başına gerzekleri görünce gelmişti.
Şimdi asıl soru ise ben bu kızla ne yapacaktım. Ölüm desem öldürmeyeceğime dair söz vermiştim. Bu faslı geçince geriye ya esir hayatı gibi bir yaşam ya da salıvermek geliyordu. Bu kızı esir etmek demekte dört duvar arasına sokup üstünden kilitlemek olurdu aksi takdirde bu kıza zor zapt edebilirdim. Yok, esir de edemem. Kızı şimdi bıraksam... Başımı tekrardan sağa çevirip kıza baktım. "Bakma bana!" Bende çok meraklıydım gül yüzüne bakmaya... Hayır, gece vakti ormanlık alanda da bırakamazdım. En iyisi ne yapacağıma sabah sağlam kafayla düşünmek "Bakma bana öyle bakma."
"Uyuyacağım sessiz ol." Çiçek'in üstünden gözlerimi alınca arkamı dönüp yattım. Ne kadar böyle kaldım bilmiyorum ama Çiçek'in mırıldanmaları bitmek bilmedi. Çiçek istisnasız bir saate yakın bana beddua verip söylemiş sesi kesilince merak edip arkama bakmıştım.
"Sonunda!" Birinin uyduğuna hiç bu kadar sevinmemiştim. Sırf kaçmasın diyerek bu koltukta yatmamda cabasıydı. Yerimden doğrulduğumda Çiçek'in bağlı ellerine baktım. Elleri morarmış mıydı? Yakınına giderek kızarmış ellerine baktım. Beyinsizler nasılda sıkı bağlamışlar... Elim eline gidecekti ki ellerimi yumruk yapıp vazgeçtim.
Başımı kaldırınca lambayı kapatmam gerektiğini düşünerek ışıkları kapattım. Tekrardan kalktığım yere gidecektim ki havanın serinliği ürpermeme yetmişti. Bu kız bu halde yatarsa bir daha hasta olacak ölmemeye inat eden kız hastalıktan ölecekti. Baş belası... Elime aldığım ince örtüyü üstüne koyarken tenin sıcaklığını hissettim. Başka şartlar altına tanışmayı dilerdim. Hiç olmadı kısa da olsa güzel bir birlikteliğimiz olabilirdi.
Bu düşüncelerle geceyi sabah etmiş sabahın ilk ışıklarıyla uyanarak esneme hareketleri yapmıştım. Nedense bugün hiç bitmeyecek gibime geliyordu. İlerde gözüme çarpan telefonla yanına doğru gidip telefonu şarjdan çekip elime aldım. Dün korumalar benden haber almayınca merak edip buraya kadar gelmişlerdi. Bende onlardan aldığım şarj aletiyle telefonumu şarj etmiştim. Telefon açılırken koltukta uyuyan kıza göz ucuyla baktım. Kim derdi onunla geçirdiğim son anlar olacağını... "Ozan Bey yine neyin peşindesin..." Telefonu açmamla üst üste bildirim yağmıştı. Aramaların yüzde sekseni ise ona aitti. Bu kadar nedensiz aramış olmazdı değil mi? Ben daha gelen mesajlara bakamadan telefonum çalmaya başladı. Ozan Kalyoncuoğlu...
"Efendim..."dememle karşıdan hareketler değil küfürler yağmaya başlamıştı. Sevgili Abim neden denli sinirli olup öfke kustuğunu anlam vermemiştim. "Ne olduğunu söyleyecek misin yoksa küfüre devam mı?"
"Ne mi oldu ne mi oldu? Lan it senin yüzünden karım kaçıldı. Sen ve kırığın yüzünden karımı esir aldılar. Şimdi hangi cehennemdesin nerdesin hatta ne kadar uzaklıktasınız bilmiyorum ama tam üç saat içinde verdiğim adreste olmazsanız sürtüğünün de seninde derinizi yüzerim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN YÜZÜ 🚬 BİZE SEN KALA 4
AventuraSakın unutma her şer de ya bir hayır vardır ya da BEN! Sevme beni. Ben, senin beni sevdiğin kadar Sevemem. Canın yanar yok olursun...