Bebekmiş... Atilla Dede bildiğin beni tehdit etti. İnanılacak gibi değil. Ondaki de ne torun sevdasıymış. Evliykende her konuşma arasına torun lafını sokup durdurdu. Bu sözlerden sonra cevap vermek yerine dişlerimi sıkarak kendimi evden dışarıya attım.
"Ozan nerde?" Dış kapıda duran korumalara hitaben sorduğumda bana arka tarafta olduğunu söylediler bende kendimden emin adımlarla arka tarafta doğru yürüdüm. Zaten çok geçmeden sırılsıklam olmuştum. Bu adam kafayı mı yemişti yağmur altında ne yapıyordu?
"Ozan!" Elimi yüzüme götürerek yağmurun gözüme kaçmasına engel olmaya çalıştım ama Ozan ne arkasına dönmüş ne de ses etmişti. Yok böyle olmayacaktı. Havuz başında durmuş yağmur damlalarını izlemekle siniri geçmezdi. Onun bana bağırıp çağırması lazımdı.
"Ozan diyorum neden duymamazlıktan geliyorsun. Hey kime diyorum..."
"Uzak dur Bengü bir kez daha uyarmam." Bende çok korktum ben seninle bir ömür geçirmeyi göze almışım kuru tehditlerinden mi korkacağım... Yağmur damlaları yüzümü yıkarken elinden tutarak kendine çekip yüzüme bakmasını sağlayacaktım da o iş o kadar kolay olmamıştı. Ozan yerinden kıpırdayınca anlık gafletle önüne geçecektim ki havuzu unutum iki adımda havuza düşüyordumki Ozan anlık refleksiyle belimden tutarak beni kendine sabitledi.
Öyle ki korkudan yüreğim ağzıma gelmiş aynı zamanda yüzüme hiç durmadan düşen yağmurla görüş alanım daralıyordu.Sadece dört beş saniye süre bolamadan sonra Ozan beni kendi ekseninde çevirerek çimenliğe doğru ittirdi.
"Bana zorla canını yaktırma!" Böyle yaparak zaten can yakmıyor musun? Yine de bir gurur ıslak saçlarımı geriye doğru attırarak "Beni dinleyeceksin!" dedim. Beni dinleyecekti başka yol yoktu.
"Sana gözümün önünden def ol diyorum kıt beynin algılamıyor mu?" Sözleriyle birlikte içimden ılık bir şey akıp gitmişti. Ona daha fazla ne söyleyebilirdim ki gözüm tehditkar şekilde bana doğrultuyu işaret parmağına gidince yutkunarak geri geri adım attım. Bir ara sendeleyince arkamı tamamen dönerek hızla cam bölmeden içeriye girdim.
"Dur orda!" İşittiğim sesle Attila Dedeye baktım. Benim üstümden sular akarken beni durdurup muhabbet edecekti anlaşılan "Nereye gidiyorsun?" Derin bir iç çektim bu halde nereye gidebilirdim.
"Müsaadenizle odama gitmek istiyorum." dediğimde bastonunu yere vurarak "İyi git ama şunu da unutma bu evden iznim olmadığı sürece dışarıya bir adım dahi atamazsın."
"Anladım Atilla Dede ben sizi gayet iyi anladım." Aslında içimden neden hani torununuzu everecektiniz diye sormak geldi de hiç halim yoktu. Hızla odama odama çıktığımda ilk iş üstümdekileri çıkartarak yere atmak oldu. Üstüme sadece iç çamaşırlarımla kalmıştım ki pat diye kapı açıldı. Başımı kapıya doğru çevirdiğimde kapıda duran Ozan ile göz göze geldim. Bana sadece iki saniye baktıktan sonra hızla yanımdan geçip banyoya girdi.
Ah ne güzel bu savaş böyle devam eder giderdi. Ben sinirle üstümü değişirken içerden su sesi gelmeye başladı. İşittiğim sesle alt dudağımı dişleyerek banyo kapısına baktım acaba yanına gitsem nasıl bir tepki verirdi?
"Hayır, olmaz ona kendimi adil şartlar altında anlatıp ikna etmem gerekiyor." Ben kendimle savaşırken yatağın köşesine oturup onu beklemeye koyuldum. Ozan banyodan belinde havluyla çıkınca benim değil de onun adil oynamadığını fark ettim. Bana göz ucuyla bakıp dolabını açtı eline geçirdi eşofman altını alıp bana dönünce "Odamdan çıkacak mısın?" diye sordu.
Odam mı demişti? İyi ji ayakta değildi oturduğum yerde başım dönüyorsa ayakta olsam kesin düşüp kaldırdım. Hayır, birkaç saat öncesinde aynı yatakta değil miydik? Elimle yatağın örtüsünü sıkıp "Ben düşürdüm kendimi değil mi? Sana inanarak dağ gibi koynuna girerek..." derken daha benim sözüm bitmemişti ki yine tehditkâr şekilde parmağını bana doğrulttu
"Hayır, hatanın en büyüğünü ben yaptım. Seni yeniden hayatıma sokmak aptallıktan başka hiçbir şey değildi. Ama şunu bilmeni istiyorum. Eğer bu olaydan daha önce haberim olsaydı asla seni kurtarmak için kılımı dahi kıpırdatmazdım."
Bitmişti. Bu sözünden sonra ne ben onun için vardım ne de o benim için... "Bu sözünü ömrüm oldukça unutmayacağım." Konuşacak gücüm yokken kor öfkeyle ayağa kalkıp hızla yanından geçtiğim gibi odadan fırlar gibi çıktım.
Evet, bir hata yapmıştım ama bunun bedeli bu değildi olmazdı. Ben onun eski de olsa karısıydım. Bana tek gecelik ilişki imalarında bulunamazdı. Odadan çıkıp elimi kalbime koyunca nefes alışverişimin düzene girmesini bekledim. Evet, bu evden gidecektim ama önce kendimi haklayıp seni söylediğin her söz için pişman ettikten sonra gidecektim.
"Andım olsun ki pişman olacaksın Ozan çok pişman olacaksın."
Kendimden emin adımlarla misafir odasına giderek içeriye girdim. Burası mıydı yerin Bengü dün odasına alsın bugün kapı dışarı etsin... Kapıyı çarparak kendimi yatağa attım. Yüz üstü uzandığımda yastığa sarılarak göz yaşlarımı yabancı olan yastığa akıttım.
Neden ona inanmıştım aptal gibi nasıl inanırdım o değil miydi beni tek kalemde silip bir kez dahi olsun aramayan....Kendi ateşini kendin yaktın Bengü yine bu ateşi sen söndüreceksin...
Acıyla gözlerimi kapatmamla uykuya dalmam bir oldu... "Ay!" Yattığım yerde kapı açılmasıyla sıçramıştım. O nasıl bir kapı açmaktı.
"Yenge her yerde seni aradım. Acil gelmen gerekiyor." Emin'in sesiyle elimi tutulan boynuma götürdüm.
"Ne oluyor Emin..." derken ona bakmıştım ki gözündeki korkuyla birlikte içim sızlamıştı. Emin asla hiçbir şeyden korkmazdı.
"Abim yenge abimin durumu çok kötü sen ortalıkta yokken aşağıda kıyamet koptu abim düşüp kaldı..."
"Ne! Ozan... Ozan iyi mi?" Yataktan sıçramakla kalmayarak koşmaya başladım. "Bayılınca doktor geldi zatürree başlangıcı olduğunu söyledi." Emin'in sözüyle kala kalmıştım. Benim dedem zatürreden ölmüştü. "Yenge ne oldu?" diye sorduğunda "Ozan oda da mı?" diye sorduğumda evet, demiş bende daha fazlasını dinlemeden deli gibi koşarak odaya dalmıştım.
"Ozan!" İçeriye girdiğimde içeri de doktor artı Attila Dede vardı. Yine de onlara aldırış etmeden kocamın yanında biterek kapalı gözlerine baktım. "İyi mi? Kocam iyi mi?"
"Nerdesin sen kızım kocan bu hale düşene kadar nerdeydin?"
"Dede lütfen yengemin başına gelenleri biliyorsun..." Atilla Dede bana bir düşman edasında bakarken her emir verdiğinde yaptığı gibi bastonunu yere vurarak "Biz çıkalım doktor." demiş onlar gidince Emin'e bakmıştım.
"Dedem de ben de çok korktuk Bengü, sana kızmasına aldırış etme hıncını nerden çıkaracağını şaşırdı..." Benim gözler dolmakla kalmayarak burnumun direği sızlamıştı.
"İyiydi Emin, bir kaç saat öncesine kadar iyiydi. Bir anda nasıl oldu hala idrak edebilmiş değilim." Ozan'a dönüp uyuyan yüzüne baktım yüzü çok solgun duruyordu.
"Abimi bilirsin son noktaya kadar direnir pili bitene kadar kimseye belli etmez. Neden olduğuna gelecek olursak nedeni sen ve beniz... Abim ikimizin arayışına düşüp aç susuz kalmış. Güvenlik şefi ağzına tek bir lokma dahi girmediğini söyledi."
"Birde ıslandı... Benim yüzümden oldu. Bense..."
"Hata bizim Yenge hataların büyüğü ikimizde ama biliyorum ki elbirliğiyle kendimizi affettireceğiz Abim iyi olunca ona dört elle sarılıp bir daha bırakmayacağız..."
"Emin rica etsem bizi yalnız bırakır mısın?" Emin sözümü ikiletmeden gitmiş bende kapı kapanır kapanmaz yatağa girerek Ozan'a sımsıkı sarılmıştım. Zorla tuttuğum gözyaşlarım akarkan titrek sesimle konuşmaya çalıştım.
"Ölme... Beni bırakma. Seni bu kadar çok severken benden gitme..."
"Dur... Uzak dur... Seni sevmiyorum... Artık değil. Git!"
#artıkdeğil
#sevmiyorumseni
♠
ARTIK BU KALP SENİ SEVMEZ... SEVEMEZ...SEVERSE BU KALP KURUSUN!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN YÜZÜ 🚬 BİZE SEN KALA 4
AventuraSakın unutma her şer de ya bir hayır vardır ya da BEN! Sevme beni. Ben, senin beni sevdiğin kadar Sevemem. Canın yanar yok olursun...