Bir Darkharry fanı olarak okuduğum kitaplarda 'keşke burası şöyle olsaymış' diye yaptığım yorumlar sonucu ilk başlarda sadece kafamda oluşturup her akşam uykuya dalana kadar devam ettirdiğim, sonrasında kendi hikayemdeki bazı olayları unutmaya başlayınca yazıya dökmeye karar verdiğim, sadece kendim için yazdığım bir kitap. Önceleri sadece kendime saklamayı düşündüğümden birçok kitaptan esinlendiğim için lütfen tanıdık sahnelerde beni yadırgamayın. Umarım beğenirsiniz...
*****
"Kim-olduğunu-bilirsin-sen de kim, Hagrid? Bir ismi yok mu?"
Harry, normalden daha uzun ve daha iri olan adama bakarken bir an için konuşulan konudan bağımsızlaşarak neden onu almaya geldiğini düşündü. Evet, eğer gelmeseydi büyük ihtimal o mektupta istenilen malzemeleri alamazdı. Ancak adam bunu nereden biliyordu? Private Drive'a geldiğinde büyücü olduğunu bilerek yetiştiğini sanıyordu, o halde yardıma ihtiyacı olduğunu nereden bilmişti ki?
"Onun adını pek anmayız Harry ama senin için bir defalığına söyleyebilirim. Yani, sanırım."
Yeşil gözlü çocuk kaşlarını kaldırarak baktı yanındaki dev gibi adama. Bir isim insanları neden bu kadar korkuturdu ki?
Adam birkaç kez ağzını açıp kapadıktan sonra derin bir nefes alıp çocuğun kulağına eğildi. "Voldemort."
Voldemort... Demek ailesini öldüren, yıllarca onu bir nebze bile sevmeyen teyzesiyle birlikte kalmasına neden olan büyücünün adı buydu. Sıcak bir ailenin ne demek olduğunu bilmediği için buna özlem duyduğu söylenemezdi ama yıllarca kötü davranılmış bir çocuk olarak acının ve esaretin ne demek olduğunu çok iyi biliyordu. Tüm öfkesi, masum bir bebeğin hayatının bir gecede mahvolmasınaydı. Bir yaşındaki hiç bir bebek böyle kötü bir kaderi hak etmiyordu.
"Bir isimden neden bu kadar korktuğunuzu anlayamıyorum Hagrid." dediğinde dev adam gururu incinmiş şekilde kaşlarını çattı.
"Bizzat o günleri yaşasaydın belki anlayabilirdin. O tüm zamanların gördüğü en dehşet verici büyücüydü! Hiçbir şeyden korkmazdı, tabi Dumbledore hariç! O bizimle olduğu için gerçekten şanslıydık. Ah, neyse Harry! Benim artık gitmem gerek. Hogwarts'ta görüşürüz! İşte tren biletin, vaktinde peronda olduğundan emin ol. Diagon yolunda kalmak istediğinden emin misin? İçim hiç rahat değil Harry!"
Harry elindeki bilete bir bakış attıp cebine koydu. "Evet, burada kalıp büyücü dünyası hakkında biraz bilgi edinsem daha iyi olur. Görüşürüz."
Hagrid gittikten sonra ilk işi Çatlak Kazan'a gidip kendine bir oda tutmak oldu. Anlaşılan alnındaki şimşek şeklindeki yara izi sayesinde reşit olup olmaması kimsenin umurunda değildi.
Tüm gün boyunca dolaşıp aldıkları her şeyi odada bırakarak tekrar Diagon Yolu'na döndü. Odaya geri döndüğünde elleri bir yığın kitap ve gazete doluydu. Tabi bunlar ders kitaplarından çok büyücü dünyasını tanımasına yardımcı olacak şeylerdi.
Gelişigüzel bir şekilde hepsini masaya bıraktıktan sonra kendini yatağa attı. Hem ruhsal hem de fiziksel olarak yoğun bir gün geçirmişti.
Bir büyücü olduğunun şaşkınlığını yaşadığı pek söylenemezdi. Zaten birkaç yıl önce, onu etrafındaki zorbalardan koruyan özel bir gücü olduğunu keşfetmişti.
Aptal kuzeni Dudley ve arkadaşları ona her zamanki gibi canının acısını umursamadan vururken birdenbire kanının farklı aktığı hissine kapılmış, kalbi özgüvenle dolmuştu. Tüm benliğiyle onların da acı çekmesini istediğinde kendisine yönelen darbelerin durduğunu fark edip içgüdüsel olarak kapattığı gözlerini açmıştı. Karşısındaki manzara, yerde çığlık atarak kıvranan üç bedendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Slytherin Varisi (Harry Potter AU)
Fanfiction"...Onunla savaşmayacağım, onunla birlikte savaşacağım."