Harry temmuz ayının ortalarında bir gecede gördüğü rüya yüzünden kan ter içinde uyandı. Aceleyle yerinden kalkıp pijamalarını siyah bir cüppeyle biçim değiştirdikten sonra odasından çıktı. Adımları onu rüyasını gördüğü yere, taht odasına götürürken Voldemort'un uyanık olduğundan emindi. Hatta gördüğü rüya saçmalıktan ibaret değilse şu an yanında Peter Pettigrew vardı ve Karanlık Lord onu öldürmek üzereydi.
Müsaade istemeden odaya daldığında tam da beklediği manzarayla karşılaştı. Karanlık Lord değerli taşlarla bezeli gümüş tahtında tüm ihtişamıyla otururken karşısında fareye benzeyen bir adam yere yığılmış acıyla kıvranıyordu.
Harry'nin odaya hışımla girmesi Pettigrew'in üzerindeki işkence lanetinin kalkmasını sağladı. Artık resmi bir ilişkileri olmamasına rağmen Karanlık Lord çocuğun kendisine duyduğu saygının hâla eskisi kadar olduğundan emindi. Buna izni olsa bile kendisinin bulunduğu odaya bu şekilde girmeyeceğini biliyordu.
Uykusundan yeni uyandığı belli olan çocuğun telaşlı ve terlemiş yüzüne bakarken aklındaki her şeyi duymuştu bile. "Bu üstünde durmamız gereken bir durum Harry. Aciz bir fareyle daha sonra ilgilenebilirim... Maggy, kılkuyruğu zindanlara götür. Henüz onunla işim bitmedi."
Ev cini efendisinin önünde eğildikten sonra emredileni yapıp, Pettigrew'le birlikte ortadan kayboldu. "Ona ne yapmayı düşünüyorsun?" diye sordu kaybolan adamın az önce durduğu yere bakarken.
"Yaptıkları affedilemez... Asamı sakladığı yerden getirdikten sonra onu öldüreceğim."
"Sirius Black onun yüzünden masum olduğu halde azkabanda. En azından her şeyi itiraf ettiremez miyiz? Azkaban zaten senin emrinde, kılkuyruk oraya gittiğinde de öldürebilirsin."
Odada bulunan tek boş koltuğa, Karanlık Lord'un tahtının yanında nispeten daha küçük olan kendi tahtına otururken beklentiyle lorduna baktı. "Vaftiz baban olduğu halde seni orada bırakıp intikam peşine düşen adamın azkabandan kurtulmasını mı istiyorsun?"
Karanlık lord düşüşünden sonra olanları öğrenmekten geri kalmamış, her şeyi Hogwarts'ta bulunduğu süre zarfında Severus Snape'ten öğrenmişti. Tabi hain ölümyiyeni bunların hiçbirini hatırlamıyordu.
Harry düşündü. Sirius Black cadılar bayramını kutlamak için geldiği evde en yakın arkadaşlarının ölü bedenlerini görünce bunun sorumlusu olabilecek tek kişinin, kılkuyruğun peşine düşmüştü. Onu köşeye sıkıştırıp hesap sorduğu sırada Pettigrew etrafta bulunan on üç muggle'ı öldürmüş, öldü sanılması için geride bir parmağını da bırakarak fare formunda ortadan kaybolmuştu. Sirius Black'se on üç muggle ve bir büyücüyü öldürme suçundan ömür boyu azkabanda kalma cezası almıştı. Vaftiz babası olduğu halde yaşadığını gördüğü çocuğu geride bırakmış intikam peşinde koşmuştu.
İkinci plana atılmaya çocukluğundan beri aşinaydı, bu yüzden adama karşı bir nefret beslemiyordu. Harry adama karşı hiçbir şey beslemiyordu. Azkabanda çürüyüp çürümemesi umrunda bile değildi ancak göz önünde bulundurmaları gereken bir gerçek vardı. "Black hanesinin yaşayan tek erkek üyesi o. Safkan ailelerin, özellikle de kan saflığına önem vererek muggle evliliklerinden uzak durmuş ailelerin sayısı bu kadar azalmışken Black gibi güçlü bir soyun yok oluşuna göz yummak ne kadar doğru? Belki de gerçekleri öğrendiğinde Black hanesine layık bir şekilde sadık bir ölümyiyen olur."
"Bu biraz zor görünüyor Harry. Yıllarca düşman olmamız bir yana ben onun arkadaşlarını öldürmüşken, bizimle birlikte savaşmaz."
"En azından ortak bir düşmanımız olacak. Hem beni bir kere intikam uğruna geride bıraktı, ikincisini yapmasına izin vermeyeceğim. Sirius Black bu sefer vaftiz oğlunu yüzüstü bırakmayacaktır." Karanlık Lord çocuğun söylediklerini sonra düşünmeye karar verdi. Sirius Black'ten daha önemli konular vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Slytherin Varisi (Harry Potter AU)
Fanfiction"...Onunla savaşmayacağım, onunla birlikte savaşacağım."