Albus Dumbledore, üç haftada yapılan beş tuzağı düşünürken yarım ay şeklindeki gözlüklerini çıkarıp masanın üstüne koydu. Bu tuzaklar ön dört seherbazın ölümüne ve yedi tanesinin de ağır yaralanmasına neden olmuştu.
Bakanlık tuzak olduğunu bile bile seherbazları ihbarların yapıldığı yerlere gönderiyordu. Yapmak zorundaydı. İlk seferden sonra gelen ihbarı tuzak olduğunu düşünerek seherbaz yollamamışlardı ancak bunun kötü bir fikir olduğu bir saat geçmeden anlaşılmıştı.
Kaçak ölümyiyenler bakanlık tuzağa düşmeyince kasabadaki evleri yakmıştı. Hiçbir muggle veya büyücüye zarar gelmemişti ancak ölümyiyenlerin vermek istediği mesaj yerine sarsıcı bir şekilde ulaşmıştı. Ya gelirsiniz, ya da herkesi öldürürüz.
Bakanlığın eli kolu bağlıydı, her seferinde daha çok seherbaz yollanıyordu ancak aynı şekilde ölümyiyenlerin sayısı da gittikçe artıyordu. Bakanın yapılan bağışlar sayesinde güvenini kazanıp her hamleden haberi olan Lucius Malfoy'un bu tuzaklarda büyük rolü olduğundan emindi. Severus'un söylediği gibi Sirius'un kaçışından beri bunu planlıyorlardı.
Tuzaklardan kurtulmanın bir yolunu arıyordu ancak yoktu. Bakanlığı, büyücü dünyasını elinde oynatacak zekâsı buna bir çözüm bulmaktan acizdi. Ölümyiyenlerin ne istediğini bilmiyordu. Azkabana giren çoğu ölümyiyen Voldemort'un yokluğunda bile yaptıklarını inkar etmeyen, bunlarla gurur duyanlardı. Özellikle Bellatrix, Voldemort'un yerini öğrenmek için Longbottom çiftine delirene kadar işkence laneti yapmıştı. Voldemort'u geri döndürmek için her şeyi yaparlardı.
Eski öğrencisi Tom Marvolo Riddle'ın ölümsüzlüğe olan ilgisini biliyordu. Zayıf düşse de bir yerlerde geri dönecek gücü bulmayı beklediğinden emindi.
Her zaman yüzünde tutmaya alıştığı sevimli ifade yerini karanlık bir sırıtışa bıraktı. Tom'un ne zaman döneceğini bilmiyordu ancak döndüğünde onu yok edecek kişiyi biliyordu. Harry Potter hayatı boyunca Tom Riddle'dan sonra gördüğü en büyük güçtü. Gerçi bir kişi daha vardı ancak o çok uzun bir geçmişte kalmış eski bir dosttu.
Sirius ve Remus yeni ailesi olmuştu ve kendisine sadıklardı. Onu gerektiği gibi yetiştirecek, zamanı geldiğinde kehanetteki kişi olduğuna ikna edeceklerdi. Çocuğun ailesinin intikamını almak isteyeceğinden emindi. Böylece kendisi, sağ kalan çocuğun akıl hocası olarak yükselecekti. Yıllarca beklediği büyücü dünyasına hükmetme hedefi gerçekleşecekti. Bunu Harry Potter'ı yem olarak kullanıp Voldemort'u bizzat kendisi öldürerek yapmak istiyordu ancak çocuğun gücü yüzünden planlarında bir kaç değişiklik yapabilirdi.
Tom Riddle için de aynılarını düşünmüştü, onu eğiterek kendisine sadık biri yapacaktı. Ancak Tom düşündüğü gibi çıkmamıştı. Ondaki karanlık aurayı sezmesi zor olmamış, yanına çekmektense kendisine engel olabilecek potansiyeldeki gücü yok etmeyi planlamıştı.
Kendini Lord Voldemort olarak ilan ettikten sonra birçok kez karşılaşmışlardı ancak yok etmeyi başaramamıştı. Tom Riddle'ın gücü muazzamdı. Mürver asaya sahip olmasa onu tek seferde küle çevirebilirdi ve buna karşı koyamazdı. O gece Godric's Hallow'da onu yok etmeyi düşünüyordu. Bunu bir düelloyla değil hileyle yapacaktı. Bir çok risk aldığı planı işe yaramamıştı belki ancak ona yeni bir şans yaratmıştı.
Harry Potter onun şansıydı. İşlerin yoluna gideceğinden emindi. Çünkü bu sefer Tom Riddle'da olmayan özelliklere sahipti. Bir kere çocuk ailesine, Remus ve Sirius'a, Hermione Granger'a karşı büyük bir sevgi besliyordu, onlar için her şeyi yapabilirdi. Seçmen şapkanın Slytherin öğrencileri için dediği gibi, sevdikleri için neler yapmazlar.
Ayrıca Voldemortla savaşmak için bir nedene de sahipti. Reşit olduğunda ailesinin intikamını alması için onu teşvik edebilirdi. Çocuk, onun yükselişinin basamakları olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Slytherin Varisi (Harry Potter AU)
Fanfiction"...Onunla savaşmayacağım, onunla birlikte savaşacağım."