"Yeter, buna engel olacağım." Zihninin diğer tarafındaki adamı bilgilendirdikten sonra ayağı kalkmıştı ki, bulutların arasındaki karaltıyı gördü. Draco hızla yere düşüyordu.
Birkaç öğrencinin çığlığı, Draco'yu profesörlerin de fark etmesini sağlamıştı. Arkasından gelen ruh emici sürüsünü görünce, Mcgonagall asaaını çıkarıp patronus büyüsü yaptı. Havada süzülen kedi, en az beş tane olan ruh emiciler için yetersizdi. Profesör Lupin bunu fark ettiğinde asasını çıkardı. Patronusu bir kurttu, ancak gerçek hayvan formunda olduğundan kimliğini ifşa etmezdi. Bunun rahatlığıyla büyülü sözcükleri söyledi.
Harry profesörlerin ruh emicilerle ilgilendiğini fark ettiğinde, hızla düşen çocuğu yavaşlatarak güvenle yere inmesini sağladı. Aceleyle, tribünden ayrılıp yanına gittiğinde hava eski haline dönmeye başlamıştı.
Kafasını kaldırıp ruh emicilerin uzaklaşmasını izledikten sonra baygın çocuğun yanında diz çöktü. Zarar görüp görmediğini kontrol etmek için incelerken elinde tuttuğu snitch'i görüp kaşlarını çattı. Aptal çocuk, sırf bunun için metrelerce yükseğe çıkmıştı.
Snitch'i elinden alıp, tribünlerde olanları izleyenlerin de görmesi için havaya kaldırdı. Maç bu kadar önemliyse, kazanıldığının duyurulması gerekti. Maçı sunan öğrenci heyecanla kazananı açıklarken bakışlarını tekrar baygın çocuğa çevirdi.
"Ne yapmam gerekiyor?"
"Ayılması uzun sürmeyecektir. Şu anlık yapabileceğin bir şey yok. Severus'a onu revire götürmesini söyle."
İksir ustasının nerede olduğuna bakmak için kafasını kaldıracağı sırada çocuğun yavaş yavaş uyandığını fark etti. "Draco, beni duyuyor musun?"
Draco, bir an için nerede olduğunu algılayamadı. Bayılmadan önceki anılar yavaş yavaş zihnine dolarken gözlerini açınca yeşil gözlerle karşı karşıya gelmişti. Telaşla kalkmaya çalışırken Harry engel oldu. "Önce iyi olduğundan emin olmalıyım."
"İyiyim, ben... Orada olacaklarını tahmin etmemiştim." Harry, ayağı kalkıp bakışlarını gökyüzüne çevirince doğrulup oturur hâle geldi.
"Zaten orada olmamalıydılar. Senin hatan değildi. Kalk hadi." Draco, uzatılan ele şaşkınlıkla baktı. Harry Potter, varis Slytherin, kalkması için ona yardım ediyordu. Şaşkınlığından kurtulup uzatılan eli tutarak ayağı kalktı. Ayağı kalkmasıyla birlikte uzaktan ikisini izleyen Slytherin takımı yanlarına gelmişti.
*****
Snape'in ofisinin önüne geldiğinde kapıyı çalma gereği görmeden içeri girdi. Öğrencilerin ödevlerini okurken her zamanki gibi sinirli olan iksir ustası yapılan saygısızlığı azarlamak için başını kaldırınca gelenin kim olduğunu fark ederek sadece ayağı kalkmakla yetindi. "Buyurun..."
Harry masanın önündeki sandalyelerden birine oturduktan sonra adamın da oturmasını işaret etti. "Dumbledore planlarından bahsetti mi diye sormaya geldim."
"Size gerçekleri anlatmaktaki amacını bilmiyorum, ancak Sirius Black'in Hogwarts'a gelmesini istiyor. Lupin'i çağırmasının bir nedeni de bu."
"Black'in mugglelar dahil kimseyi öldürmediğini ve Pettigrew'in yaşadığını biliyor mu?"
"Elbette biliyor, size anlattığını sanıyordum." Harry masanın üzerindeki öğrencilerin teslim ettikleri iksirler olduğunu bildiği şişelerden en farklı görünenini eline alıp inceledi. Neville Longbottom yine bir şahesere imza atmıştı. Siyaha yakın, mor rengindeki sıvıya bakarken kaşlarını çattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Slytherin Varisi (Harry Potter AU)
Fanfiction"...Onunla savaşmayacağım, onunla birlikte savaşacağım."