1 ocak sabahı uyandığında ayakucundaki iki hediye paketi çocuğu oldukça şaşırtmıştı. Biri Hermione'den gelen 'Safkanlar ve Soyları' adlı bir kitaptı. Muggle doğumlu birinin böyle bir hediye yollaması oldukça şaşırtıcı bir durumdu ama Hermione bunun nedenini küçük bir notla açıklamıştı.
'Bu kitabı büyücü olduğumu ilk öğrendiğim zaman alıp okumuştum. Potter soyunun Godric Griffindor'a dayandığına dair bir bilgi vardı bu yüzden sen Slytherin'e seçilince oldukça şaşırdım. Senin de bunları bilmek isteyeceğini düşündüm. -Hermione Granger'
Harry, kıza hediye göndermeyi unutmadığı için kendini tebrik etti. Sonuçta kız ona bir kere hediye vermişti ve bir kere de hakarete uğramakla sonuçlanmasına rağmen onu savunmuştu. Hogwarts'ta doğru düzgün iletişim kurabildiği tek kişiydi.
İkinci paketten çıkan babasının miras bıraktığı görünmezlik pelerini hiç beklemediği bir şeydi. Üzerindeki nota göre pelerin uzun yıllardır Dumbledore'daydı.
Bu Dumbledore'un sahip olmaya hakkı olduğu bir şeyi ikinci kez elinden almış olduğunu gösteriyordu. İlki sihriydi. Sırf Dumbledore öyle uygun gördü diye sihrinden habersiz berbat bir çocukluk geçirmişti. Şimdi de babasının mirası olan pelerinin uzun yıllardır onda olduğunu öğreniyordu.
Aptal ihtiyar, her şeyi en iyi kendisinin bildiğini sanıyordu ama öyle değildi. Her ne planladıysa Harry bunun bir parçası olmayacaktı. Çocukluğunu elinden alan adamın manipülasyonlarına inanıp onun askeri olmayacaktı. Onu daha bir bebekken teyzesinin yanına bırakmış ait olduğu dünyadan uzak berbat bir çocukluk geçirmesine neden olmuştu.
Harry biliyordu, Dumbledore güç manyağının tekiydi. Diagon Yolu'nda kaldığı sürede en çok araştırdığı kişi oydu. Gellert Grindelwald'la birlikte daha güçlü olma hırsıyla ölüm yadigarlarının peşine düşmüştü. Kız kardeşinin ölümüyle aklının başına geldiğini düşünmeye başlamıştı ta ki bu sabah gönderdiği hediyeye kadar. Görünmezlik pelerini. Efendi ölümün bizzat kendi pelerininden yırttığı bir parça. Ölüm yadigarlarının üçüncüsü. Yıllardır gizliden gizliye ölüm yadigarlarının peşinde olduğunun bir kanıtıydı.
Adamın güç delisi olduğu nasıl bir gerçekse dehası da o kadar gerçekti. Her şeyi planlıydı. Karanlık Lord'un yükselişiyle kendi kendini Aydınlık Lord ilan etmiş, onlarca insanın canını sırf liderlik yolunda kendi uğruna feda etmişti. Annesi ve babası da dahil.
Adam yükselişe yeni geçtiği yıllarda Lord Voldemort'un haklı amaçlarının elbette farkındaydı. Sihri özgürleştirmek, mugglelardan bağımsız bir yaşam, büyücülerin kendilerine hediye edilen sihri kısıtlamalar olmadan dilediğince kullanabilmesi. Harry'nin en çok sevdiği kısımda hiçbir şeyden habersiz, kendilerini üstün varlıklar sanan mugglelara hadlerini bildirme kısmıydı.
Dumbledore'dan sonra en nefret ettiği varlıklar sihrin ne demek olduğunu bile bilmeyen kendilerini en üstün varlıklar sanan mugglelardı. Yıllarca büyücülere zulmetmiş, büyücüleri avlayarak diri diri yakmış muggelların merhamet dilenmeye hakkı yoktu.
Dumbledore'sa Lord'un amaçlarını kendi işine geldiği gibi çarpıtarak insanları kandırmış, tarafına çekmişti.
Salem cadı avlarından sonra yürürlüğe giren gizlilik yasasından beri uzak durulan mugglelarla dost olma fikrini büyücülere sinsice işleyip Lord'un amaçlarının tamamen tersine yönelik yeni bir fikir akımı oluşturmuştu.
Gizlilik yasasının kabul edilmesinin bir nedeni vardı. Mugglelar kendini beğenmiş, farklı türleri toplumdan uzaklaştırmış aciz ama kibirli varlıklardı. Kendi türlerinden üstün bir tür gördüklerinde tehtid olarak algılıyor, korkuları gözlerini döndürüyordu. Dost olunmayı hak etmiyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Slytherin Varisi (Harry Potter AU)
Fanfiction"...Onunla savaşmayacağım, onunla birlikte savaşacağım."