3300 kelime...
Hırpalanmış vücudu ve Cruciatus lanetinin izleriyle revirde yatan çocuk sonunda kendine gelmiş gözlerini açmaya çalışıyordu. Elinde hissettiği bir başkasına ait olan elin sahibinin Hermione olduğundan emindi.
Tam da beklediği gibi gözlerini açtığında ilk gördüğü şey onun gözleri olmuştu. "Harry! Sonunda uyandın. O kadar çok korktum ki!"
Harry gülümsemeye çalıştı ancak başaramadı. Affedilmez lanet hâla üzerindeymiş gibi hissediyordu. "İyiyim Hermione, merak etme. Neler oldu?"
"Elinizde taşla birlikte baygın halde bulundunuz bay Potter. Oldukça hırpalanmıştınız." Harry olanları yeni hatırlıyormuş gibi yapıp kaşlarını çattı.
"Elbette! Taşı almaya çalışıyordu, Profesör Quirrel bir hain. Bana işkence etti ancak taşı vermedim. Sonra taşı elimden almaya çalıştı ama sanki ben dokundukça yanıyor gibiydi. Bunu farkedince yüzünü tuttum o da toza dönüştü. Taşa ne oldu profesör? Tekrar peşine düşeceğinden eminim." İsim telafuz etmese de çocuğun 'o' diye bahsettiği kişinin Lord Voldemort olduğunu herkes anlamış Hermione korkuyla elini daha sıkı tutmuştu.
Profesör Dumbledore bilgece gülümsedi. "Taş artık güvende çünkü yok edildi. Siz dinlenmenize bakın bay Potter. İyi günler dilerim."
Dumbledore odadan çıktığında çocuk telaşlı maskesini indirip sakince elini tutan kıza döndü. Kız, bu ani değişime şaşırdı. Bir şeyler sormak istediği belliydi ancak madam Pomfrey'e bakıp duruyordu.
Kadın iksir dolabından bir şişe alıp çocuğa içirdi. "Cruciatus lanetine maruz kalmak bir yetişkin için bile dayanılmazdır. Bu iksir acılarını biraz hafifletir."
Kadın odadan çıktığında Hermione daha fazla dayanamadı. "Neler oldu Harry? Ona karşı savaşmayacağını söyledikten sonra neden onun karşısına çıktın?"
"Karşısına düşman olarak çıkmadım Hermione." Kız gözlerini kocaman açarak çocuğa baktı.
"Bu da ne demek? Taşı ona vermediğini bu yüzden işkence gördüğünü söyledin! Ayrıca madam pomfrey de affedilmez lanetlerden birine maruz kaldığından emin." İksirin etkisiyle biraz daha rahatlayan çocuk hafifçe doğruldu.
"Dumbledore'a doğruları söyleyemezdim. Sana da söyleyemem Hermione. Eğer yalan söylememi istemiyorsan bu konuyu kapatalım."
Kız bir an o odada olanları bilmenin hoşuna gidip gitmeyeceğini sorgulayarak bilmemenin daha iyi olacağına karar verdi ancak aklına bir şey takılmıştı. "Peki ya bu halin? İşkence görmüşsün!"
"Sadece gerekliydi Hermione. Bu kadarını bilmen yeterli. Bu arada saat kaç? Ne kadardır baygınım?"
"İki gündür baygınsın Harry. Affedilmez lanet seni çok bitkin düşürmüş. Dumbledore bu hafta revirde kalmanı istedi. Sınavlardan sorumlu tutulmayacaksın. Zaten tüm derslerin tam not olduğu için profesörler de pek sorun etmedi."
"Buna gerek yoktu ancak madem tatile bir hafta erken çıkıyorum bunun tadını çıkarmalıyım."
*****
Revirdeki çoğu zamanını Hermione'nin getirdiği kitapları okuyarak geçiren Harry, dönemin son kahvaltısına katılmak üzere revirden çıkmıştı.
Büyük salona adımını attığı an odayı süsleyen kırmızı ve sarı flamalar yüzünü buruşturmasına neden oldu. Belli ki bölüm kupası Gryffindor'undu. Noel tatiline çıkılacağı gün Blaise Zabini'ye yaptıkları yüzünden Slytherin iki yüz puan kaybetmişti. Aslında cezalar Harry'nin umrunda değildi ancak Slytherin'in olduğu bir yerde Gryffindor'un kazanması pek de hoşuna gitmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Slytherin Varisi (Harry Potter AU)
Fanfiction"...Onunla savaşmayacağım, onunla birlikte savaşacağım."