Sirius Black, gecenin karanlığında siyahlar içindeyken, belki de köpek formundan daha sessiz bir şekilde hedefindeki kadına yaklaştı. Karanlıkta kim olduğunu seçememişti ancak evini gözlediğini fark etmesi zor olmamıştı. Kaçak olduğu sıralarda uzun süre köpek formunda kalmak sezgilerini oldukça açmıştı.
Blacklerin evine izinsizce girmek neredeyse imkansız olduğundan Grimmauld Meydanı 12 Numara'nın etrafında çok fazla koruma büyüsü yoktu. Bu, düşmanı şaşırtmak için bir taktikti, içeri girmeye izni olmayan biri için hiç hoş olmayan tuzaklar vardı. Anahtarı olmayan birinin dışarıdan kapıyı açması ya da pencereden girmeye çalışması imkansızdı.
Aralarında üç adım kaldığında hızlı bir hamleyle kadını yakaladı. Bir eliyle belinden güçlü bir şekilde tutarken bir eliyle de ağzını kapıyordu.
"Şimdi ağzından elimi çekeceğim ve sen de çığlık atmadan kim olduğunu söyleyeceksin." diye tehditkâr bir tonda fısıldadı. Kadın aceleyle başını sallayınca yavaşça ağzındaki eli çekti.
"Benim, Sirius. Hestia Jones." Sirius kadını hızla bırakırken asasını çekti.
"Burada ne arıyorsun, Jones?" diye sorarken sesi duygusuzdu. Kadın üzerini düzeltip ona dönerken dikkatli bakışlarını üzerinden çekmemişti. Asasına hamle yaparsa sonu hiç iyi olmayacaktı.
"Konuşmamız lazım, Black. Beni eve davet etmeyecek misin?"
"Elbette, etmeyeceğim. Ne söyleyeceksen burada söyle." Kadın bıkkınca bir nefes verirken Sirius olası bir tuzağa karşı tüm sezgilerini açık tutuyordu.
Cisimlenme duvarının içindeydiler bu yüzden arkasında birinin belirmeyeceğinden emindi ve eğer biri yürüyerek veya uçarak yaklaşırsa bunu fark edebilirdi.
"Dumbledore 'Dönüş'ten sonra hepimize davet gönderdi. Eski üyelerin hepsi geldi ve birçok yenisi. Eskilerin çoğunun gelme nedeni, benim gibi, dönüşten sonra gazetede yayımlanan iddiaları öğrenmek içindi. Dumbledore bir şeyler geveledi, bazıları ikna oldu, bazıları Dumbledore'a rağmen karanlıkla savaşmak için kalacaklarını söyledi," Sirius'un kendisine anlamsızca bakan gözlerine baktı. "Ben katılacağımı söylemedim, ayrılacağımı da söylemedim, Dumbledore benim gibi düşünenler için zamana ihtiyacımız olduğunu söyleyerek kapısının daima açık olduğunu söyledi."
Sirius eski müdürün adının her geçişinde daha da sinirlenirken kadının hızlı hızlı yaptığı açıklamasını keserek "Bunları neden anlatıyorsun?" diye sordu sabırsızca. Gelecek kişilere zaman kazandırıyor da olabilirdi, güvenemezdi.
"Çünkü, Sirius. James ve Lily sadece senin arkadaşın değildi. Onlara ne olduğunu bilmek istiyorum. Remus ve sen taraf değiştirdiğinize göre anlatılanlar doğru. Dumbledore'un saçmalıklarını çoktan dinledim, şimdi de senden dinlemek istiyorum."
"Sana neden inanayım," diye atladı Sirius. "Dönüş aylar önceydi. Şimdiye kadar neden bekleyesin?"
Kadın sıktığı dişleri arasından "Son olanları daha yeni öğrendim." dedi sinirle. "İhtiyar Harry'e tuzak kurmuş. Sturgis ve üç yeni üye ölmüş. Gerçi cevabını oldukça sarsıcı bir şekilde aldı, yine de yapmamalıydı. James ve Lily ona neredeyse tapıyordu! Oğullarına böyle davranamaz, üstelik bu ikinci."
Kadın ilk seferin labirentte olanlar olduğunu biliyordu. Nasıl olduğunu bilmiyordu ama o gün Dumbledore'un çocuğu öldürmek istediğine artık inanıyordu, yoldaşlığa ölüm emri verdiyse bunu da yapmış demekti.
"Yoldaşlıkta değilsen bunları nereden öğrendin?" Kadının samimiyetine inanmaya başlasa da tamamen ikna olmamıştı.
"Dün Mundungus'la buluştum. Bilirsin, boşboğazın teki. Katılmayı düşündüğümü söyleyip neler kaçırdığımı sorunca her şeyi anlattı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Slytherin Varisi (Harry Potter AU)
Fanfiction"...Onunla savaşmayacağım, onunla birlikte savaşacağım."