Herkesin beklediğinden emin olduğum bölüm geldi!
İyi okumalar :)
******
Harry, derme çatma eve bakarken safkan bir ailenin kendilerini neden bu duruma düşürdüğünü merak etti. Ellerinde sihir gibi muazzam bir güç varken refah içinde yaşamak yerine böyle bir kulübede yaşamaları saçmaydı.
Weasley hanesinin yaşadığı Kovuk, yoldaşlık toplantılarında buluşma noktası olarak önerilen yerlerden biriydi. Weasley ailesi daha kendi sığamazken karargahın bu küçücük evde olmasını nasıl önermişti bilmiyordu ama bu hamle onları açık hedef haline getirmişti.
Madem aydınlık için varlarını yoklarını vermeye hazırlardı, o zaman bu istekleri yerine getirilecekti.
Ölümyiyenler artık açıkca savaştıklarından maske takarak kimliklerini korumaya gerek duymamış, baştan aşağı siyah kıyafetleriyle Kovuğa yakın küçük bir tepede kulübeyi gözlüyorlardı. Karanlık Prens de tıpkı onlar gibi siyahlar içerisindeydi. Farklı giyinerek açık hedef olmak tamamen aptallık olurdu.
Gözlem için gönderilen Avery geri dönünce yeşil gözlerini bu sefer yanına gelen ölümyiyene dikti.
"En küçük iki Weasley haricinde tüm aile içeride, efendim. Ayrıca içeride yoldaşlıktan olduğunu düşündüğüm iki kişi daha var, yüzlerini göremedim ancak hararetli konuştukları belliydi. Cisimlenme engeli yaklaşık yüz metre geriden başlıyor, evin koruma kalkanlarıysa düşündüğümüzden daha güçsüz."
"Güzel. O halde sahne senin, Bella."
Karanlık Prens'ten gelen izinden sonra gecenin sessizliği tiz kahkahalarla bölündü. Bellatrix, vakit kaybetmeden uçuşa geçti. Koruma kalkanının etrafında kahkahalar atarak dönerken bir yandan kalkanın zayıflaması için büyüler yolluyordu.
"Avery, Sirius."
İki ölümyiyen Bellatrix'e katılırken, kalkanın kırılması ve kulübenin kapısı açılması neredeyse aynı anlarda olmuştu.
Harry, savunmaya geçen büyücüleri gördüğünde geride kalan ölümyiyenlerine de bekledikleri izni verdi. Hepsi yanından uçarak ayrıldığında kendisi de vakit kaybetmeden peşlerinden gitti.
İlk hedefi, ailenin en büyüğü ve yoldaşlıkta aktif olarak görev alan Arthur Weasley oldu. Adam, karşısında Harry Potter'ı görünce bir an için duraksadı. Harry'e göre ilk büyük hatası bu olmuştu.
Güçlü bir lanet gönderdiğinde Weasley onu şaşırtarak kalkanını vaktinde oluşturmayı başarmıştı. Bir sersemlet laneti kolunun yanından geçtiğinde belki vakti olsaydı buna göz devirebilirdi. Aydınlığın savaşırken bile 'erdemli' davranması oldukça komik ve saçmaydı.
Adama daha güçlü bir lanet gönderirken asasız eliyle Draco'ya arkasından bir lanet göndermek üzere olan ikizlerden birini havada uçmasına neden olacak bir şekilde fırlattı.
Arthur Weasley'den gelen laneti karşılarken aynı anda bir lanet gönderdi. Adamın bu lanetini karşılamasına fırsat bırakmadan ikinci laneti, öldüren laneti gönderdiğinde baba Weasley kaçamamış, tam göğsünden vurularak yere düşmüştü.
Vakit kaybetmeden hedefini değişirken, anne Weasley'in feryadını umursamadı. Kadının çatışmanın ortasında yas tutması birincisinden daha büyük bir hataydı ki, feryatlar çok uzun sürmeden kesilmiş yerini Bellatrix'in kahkahalarına bırakmıştı.
Evdeki yabancı iki kadından birine lanet gönderirken bir yandan da göz ucuyla etrafına bakmaya çalışıyordu. Draco'nun laneti ikizlerden birine çarparken sırıttı. Az önce fırlattığı çocuk olup olmadığını seçecek vakti olmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Slytherin Varisi (Harry Potter AU)
Fanfiction"...Onunla savaşmayacağım, onunla birlikte savaşacağım."