"Dışarı çık da buluşalım,"
Sahte bir şekilde ağlamaya başladım. "Çıkamam..."
Mirza'nın görmesem bile kaşlarını çattığını biliyordum. Telefonun diğer ucundan "Bir şey mi oldu?" diye sordu.
"Oldu... Bedenim hareket edemiyor. Yatağımdan çıkamıyorum."
"O zaman ne yapalım... Buluşmayalım."
Bir anda yatakta oturur pozisyona geçtiğimde "Mirza bize gelsene." dedim.
"Ne?" Şaşırdığı çok barizdi.
"Ne şaşırıyo'n oğlum? Sanki ilk kez çağırıyorum..." dedim ve ofladım.
"Yok," dedi gülerek. "Sevgili olduğumuz için hani pat diye söyleyince..."
Gözlerim şokla açıldı, ardından umursamazca gözlerimi devirdim. "Arsızsın."
"Eee geliyor muyum size?" dedi gülerek.
"Geliyorsun. Elin boş gelirsen seni öldürürüm. Ayriyeten fesat düşüncelerini kafandan at çünkü anama sevgili olduğumuzu açıklayacağız. Kop gel yiğidim."
"Hassiktir. Neyse damadını seven bir kaynanam var, şükürler olsun."
"Ne diyorsuun! Aşığın olur kendileri."
"Biliyordum işte," dedi egoist bir şekilde. "Neyse, kapat hadi geliyorum ben."
Telefonu kapattığımda gülümsedim ve tekrar yatağa geri yattım. Ben mutlu mutlu odamın tavanını izlerken odamın kapısı hızlı bir şekilde açıldığında korkuyla kapıya döndüm. Bu Doğa'ydı.
"Kalksana artık göt."
Gözlerimi devirdim. "Ne ara geldin lan sen?"
Yüzüne sinsi bir sırıtış yerleşti. "Senin evin benim evimdir aşkım."
Kaşlarımı kaldırdım. "Yoo, siktir git."
Sahte bir şaşkınlıkla ağzını açtığında "Çok ayıp!" dedi.
Ona aldırmadım ve odadan çıkıp banyoya yöneldim. Elimi yüzümü yıkadım. Saat öğleni geçmişti ve ben kahvaltı yapmamıştım. Bunun sebebi hayvan gibi uyuyup uyanınca da saatlerce yatağımdan çıkmadan telefona girmemdi. Evet, tüm tatillerimin özeti bu.
"Ana, evde yiyebileceğim ne var?" diye bağırdım mutfağa girerken.
Salondan "Zıkkım yiyebilirsin, orada." diye bağırışıma karşılık verdi.
"Üvey evlat muamelesi görüyorum sabah sabah," diyerek yüzümü buruşturdum.
Ardından buzdolabını açtım ve şöyle bir süzdüm. Ufak tefek atıştırmalıklar vardı. Başka bir şey yemeyeceğime kanaat getirdiğimde onları tıkındım.
Bir süre sonra kapı zili çaldığında heyecanlanmıştım. Gülümsememe engel olamadım ve mutfaktan çıkıp kapıya yöneldim.
Kapıyı açtığımda Mirza'yı görünce gülümsemem büyüdü. Annem içeriden gelirken o çaktırmadan bir anda yanağımı öptü ve sırıttı.
"Hoş geldin,"
"Hoş buldum."
Mirza ciddi ciddi eli boş gelmemişti. Elinde cips çikolata olan poşetleri gördüğümde "Krala bak!" dedim
Annem onun elindekileri alırken hoş geldin, demiş ve hal hatır sormuştu. Doğa da onunla selamlaştı ve hep beraber salona geçtik.
Bir süre oturduk ve sohbet ettik. Yaklaşık 1 saat sonra annem lavaboya gittiğinde "Geldiğinde söyleyeceğim." dedim. Başını sallayarak beni onayladı.
Annem zaten Mirza hastaneye yattığı zaman onu sevdiğimi öğrenmişti. Bu yüzden daha kolay olacaktı söylemem.
Doğa ise koltukta uzanmış telefonda birisiyle yazışıyordu. Büyük ihtimal flörtleşiyordu. Sürekli sevgili değiştiriyordu. Birisine aşık değildi ve bildiğim kadarıyla hiç aşık da olmamıştı.
Gözlerimi ondan ayırıp koltuğa oturan anneme döndüğünde direkt "Anne sana söylemem gereken bir şey var." dedim.
Gülümsedi ve "Söyle aşkım," dedi.
Mirza'ya baktım. O gayet rahattı aslında. Ben de rahat olabilirdim. "Biz..." dedim derin nefes alıp verirken. "Mirza ile sevgiliyiz."
Birkaç saniye sessiz kaldı. Ardından "Gerçekten mi? Hayırlı olsun o zaman gençler." dedi gamzelerini göstererek gülerken.
"Yuh lan, resmen sevgili olmalarını bekliyordu. Ebeveyne bak."
Doğa gözlerini üstümüzde gezdirirken Mirza başıyla onu onayladı ve gözlerini kısarak anneme baktı. "Biraz çabuk olmadı mı Rüya teyze?"
Annem oturuşunu düzeltti ve bacak bacak üstüne attı. "Kızsam ne olacak? Ceylin seni seviyor."
Mirza şaşkınlıkla bana döndü. "Yuh, bana olan hislerini benden önce öğrenmeyen kimse yokmuş."
Doğa umursamazca başını salladı ve "Sen biraz aptalsın enişte." dedi.
Baş parmağımla Doğa'yı işaret ettim. "Çok haklı."
Mirza "Sanırım cidden aptalım." dediğinde güldüm. "Öylesin."
Bir süre sonra Mirza, Doğa ve ben beraber mutfağa geçtik. Poşetten bir tane Karam aldığımda açtım ve zevkle ısırdım. "Beleş çikolatanın köpeğiyim..."
Doğa da cips paketlerinden birini açtı ve içinden birkaç tane cipsi aynı anda ağzına attı. "Beleş cipsin köpeğiyim..."
Mirza ikimize de aldırmadı ve çikolatalı süt alıp içmeye başladı. "Çok dertliyim, çok..."
"Aga be, yakıyorum sana bugün." dedim ve tuzlu çubuk alıp küçükken yaptığımız gibi sigara içermiş gibi dudaklarımın arasına koydum.
Sırıttı ve gözlerini gözlerime odakladı. Bu benim de gülümsememe sebep oldu. Şu an gözüme fena şirin gözükmüştü. Dağınık saçlarıyla, hep kendi oluşuyla... Bu adama gerçekten aşıktım ben.
Biz öylece birbirimize dalmışken ortamda yayılan geğirme sesi ikimizin de Doğa'ya dönmesine sebep oldu. "O ses senden çıkmadı de..."
Doğa arsızca bana bakarak ciddi bir şekilde tekrar geğirdi ve kendini yere attı. "Ben çok bitik hissediyorum."
"Ortamın ağzına sıçtın Doğa!"
Kendini işaret etti. "Hayat da benim ağzıma sıçtı. Tek bir kelime etmedim ben."
-
bölümü yazarken karnım ağrımaya başladı ölücem sandım
neyse geçti şükürler olsun iyiyim şu an
baya boş bi bölüm oldu ama yapacak bir şey yok idare edin artık bebiklerim
diğer bölümler çok doluymuş gibi oldu bu da DŞLFDJSGŞLDJGŞDSLJGLŞF
ŞİMDİ OKUDUĞUN
snow
Short Story•texting, tamamlandı sorunlu: iyi ki seni seviyorum görüldü sorunlu: ben bu mirza'yı tanıyorum... sorunlu: bu utangaç mirza sorunlu: öpeyim seni çocukk mirza: nE ben mi mirza: utanmadım mirza: sadece umursamadım o kadar sorunlu: hadi hadiiİWKDOAKDLÖ...