Başlarsın umutlanırsın.
Yaptığın her şeyde ararsın bir neden. Sorardım neden?
Neden seversin bu gökyüzünü, geceyi, boşluğu küçük ışıklarıyla dolduran yıldızları? Ama gerçekten dolduruyorlar mi ışığı uzaklardan bize ulaşan bu büyük qaz topları?
İnsan arar durur umudu, ama yaşamak değil midir umut?
Sorular yaratır beyni cevapları bilinse bile. İnkar eder istenmeyen gerçekleri.
İnsanoğlu kullanmayı çok iyi bilir, karşınsındakını gereksiz kullanmaktan zevk alır. Hata arar, bulmayı diler, bulduğundaysa onu kullanır.
Üzülmez asla bir insan bir insana acımaz bile, yardım eder sana seni kullanmak için.
Yalanı sevmez insanoğlu en büyük yalan bu değil midir zaten.
Vicdan var insanoğlun da ama insanoğlu o vicdanı bile yok eder.
Uyum sağlayamıyorsun çünki bir insanoğlunu tanıyamazsın. Bilemezsin ne yapıcağını ama tanıyınca öğrenirsin. Geç olması da yanında hediye olur.
İnsan insan önünde ağlamıyor, zayıf görünür diye. Ağlamasın insan yanında çünki insanlarda bunu kollar zaten en ufak zayıf bir nokta. Onu da kullanırlar.
O zaman sende uy onlara gösterme zayıflığını seni üzen şeyleri, paylaşma aradıklarını verme onlara.
Üzerinde tutma, sana değer veren biri varmı, bense bana değer verenleri sadece duyuyorum ama asla görmedim.
Belki ben yalnış bakıyorum her şeye belki bende bir insan gözü olmadığı için belki beynimde bir Franz yatıyor. Ama en az babası kadar katı bir insan daha var.
Bilsem bile susmalıyım çünki gerçekler kimseyi mutlu etmez, kartların açık asla oynama yoksa bu kumarda yenilgiyle üzleşmek kadar iyi bir ders alamazsın. Aldığımız en büyük derslerdir yanıtlar.
Açma kapını görmesinler seni. Duydukları yetmedi mi. İlla görmelilermi, zayıflıklarnı, odanın bir yanında kısılan vücudunu.
Kapıyı görmek bile bir mucizeyken sen anahtarı arıyorsun. Bu anahtar bende bile değil, açılmıyacak bir kapıyı zaten neden zorlayasın?
İzin ver orda kalsın. Tek cesareti o kapı çünki, tek dostu duvarlar olan biri var kapının ardında, her şeyi duvarlarla paylaşan biri var, kimsede anahtarı olmayan kapının ardında.
Kapıyı açma, zaten anahtarı olmadan açılmaz, anahtarı bile bende değilse bu kapının sahibi bile ben değilim demektir. O yüzden zorlama beni. Ben bile açamam.
Peki içimdeki bir Franz mı. Sadece bir sinekmiyim gerçekten, yoksa oğlunun sadece bir kızın etkisine dayanamayıp hayatındaki her kese bir kenara atmasına üzülen bir babanın kederimiyim?
Yanlışlıklara maruz kalmış bir mahkumun korkusumuyum?
Milenaya olan bir aşkmıyım?
Yaratmışmıyım kendimi, yaratamazsam da bula bilmişmiyim kendimi?
Yoksa hala aynı metallamı dolaşıyorum ortada? Arıyorummu bir kurtarıcı? O zaman arıyorum bir insan.
Arama bir insan, kırık bir insanlık sana zaten bir örnek. Tek, tenha , sessiz ve huzurlu. Ara sadece bunları, ama sakın arama bir insanı.