Kes artık, dalga geçtiğin kişinin kim olduğunu bilmene rağmen konuştuğun kişinin kimliğine hakim olmana rağmen susmaman beni tedirgin ediyor.
Peki kimle konuşmalıyım beni anlayacak kimsem yok.
Hayır, seni haklı çıkaracak kimse yok, artık mizanist konuşmaktan vaz geç, sadece artık ulaşamadığın noktaların varlığını kabullen.
Biliyormusun kendime acıyorum, konuştuğum tek kişinin kendim olmasına, acıyorum bana verilen hayatın tadını çıkaramadığıma, acıyorum değiştiğim her anıma, acıyorum umudumu yok ettiğime, acıyorum hayallerime, acıyorum olmayan hislere.
Biliyormusun bende acıyorum sana, acıyorum her bütün benliğine, acıyorum yalnızlığına, acıyorum karamsar benliğine, acıyorum doğduğun beyaz halinden siyah kuğunun kanatlarına girecek kadar korkak oluşuna, acıyorum karşı çıktıklarının içine çekilmene, acıyorum kirlenmiş ayakkabılarına,acıyorum bataklığın sesini fark edemeyen ruhuna, acıyorum beyazdan kaçmak için siyaha alışan gözlerine, acıyorum çünki beni acıtıyorsun, çünki beni bile kabul etmiyorsun, artık kırıntıları parçalayamazsın.
Kendini her daim daha çok kaybediyorsun, her daim daha çok değişiyorsun, daha çok kendini tanıyorsun, kendine yaklaştıkça kaçmak daha çok istiyorsun kaçmak için daha çok çabalıyorsun.
Artık banada acı veriyor, bende senden uzaklaşıyorum, yorulmaktan bıktım, senin kollarına kanat olmaktan, her daim gölgeni aydınlatmaktan, seni korumaktan, sana acımaktan, görmemenden, görünmemenden, her değiştiğinde beni zayıflatmandan, dayağına her daim yaslanıp onu kırılmasından endişe duymamandan , önüne her düştüğümde beni umursamamandan bıktım.
Geride bıraktıklarımdan birine dönüştürdüm senide, acımasızca zalimce, ezerek, ama kendimi seninle birlikte siyahların altına gömdüm, orada bana eşlik edenler parlayarak aydınlattılar, siyahın beyaza dönüştüğü her an ben aydınlandim, bir gün beyazada kavuşmak için, kanatların parçaları bana batana kadar, acıtan yaralarımı parçalayarak, beyazın bana bıraktıkları sırları açarak, kanları akıtarak.
Yine bırakıcaksın, yine kendini yeni renkte bir ateşe atıcaksın, her rengine farklığına boyun eğerek bütün seslerine sessizliğine eşlik edeceksin, bütün renklerine birlikte bulaşıcak sen her parçanı oradan aldığını sanıp sadece kopan parçalarını toplayacaksın.
Birinin daha engelin olmadan önüne geçiceksin, bir kez daha adımlarını sayacak artık kendine birini daha ekliyecek ve yeniden nefret edeceksin, saniyelerin sana verdiğin her sözü teker teker sayacak bittiğini anladığında sadece ayıt olamadığın bu benlik de zamanın vaetlerine kandığına kendini inandıracaksın.
Çıktığın ama yeni bataklıkların karşıladığı her adımında yeni renklere bulanıcaksın. Karşına çıkan siyahlar sana dokunduğunda aitmiş düşüncelerin, bir iz bırakırlar, bıraktıkları ellere beyaz dokunduğunda siyahı silemedi, yeni bir ize batırdı, gri sana uymalıydı, dokunduğunda sadece izlerini göre bilmişti, umutlarına aydınlatamatacak kadar siyah, onları kapatamayacak kadar beyazdı.