Bölüm 3

2.7K 245 35
                                    


Çalan alarmın sesiyle gözümü açtım. Kendimi yataktan atıp duşa girmek için hareketlendim. O konuşmanın ardından yaklaşık 2 ay geçmişti. O gün Orhan Dayı tek kelime etmemişti. İkimiz de rakılarımızı ağır ağır yudumlarken gözlerimizi masada farklı yerlere dikip uzun süre bakmıştık. Sonra ben kalkıp onunla vedalaşıp taksiyle eve dönmüştüm. Bu iki aylık sürede defalarca kez kendimi orada bulmuş bazen Orhan Dayı ile havadan sudan sohbet etmiş, bazen aynı masada oturup hiç konuşmamıştık. Kendimi uzun zaman sonra ilk defa biriyle uzun uzun sohbet ederken bulmuş her defasında birine bu kadar alışmamak için eve gelince kendi kendime söz vermiş ancak yine de ilk boş anımda kendimi orada bulmuştum.

Geçen süre içerisinde okul açılmış ve ben derslere girmeye başlamıştım. Okula, öğrencilere ve öğretmenliğe tekrar alışmam sandığım kadar zor olmamış aksine kendimi iyi hissetmeye başlamıştım. Çünkü çocukların insanın ruhuna iyi gelen bir tılsımları vardı. Bunu unutmuş olan bünyem aldığı pozitif enerjiyle biraz daha iyileşmiş en azından öğrencilerinin yanında rahatça gülen bir insan haline gelmiştim.

Hazırlanıp okula gitmek için evden çıktığımda daha erken olduğunu fark edip okulun alt sokağındaki kahve dükkânından hiç sevmediğim karton bardağa doldurulmuş kahveden alıp dükkandaki samimiyetsiz ortamda sigaram eşliğinde kahvemi bitirip okula gitmiştim. Birkaç dersin sonunda öğretmenler odasına elimdeki kitapları bırakmak için giderken köşede bulunan yangın merdiveninde oturmuş bir öğrencimi gördüm. Altıncı sınıftan adı Mina olan bir öğrencimdi. Kafamı uzatıp orada ne yaptığı görmek için vücudumu öne doğru eğdiğimde çenesini tutan ellerini dizlerine yaslamış sessiz sessiz iç çekerek ağlıyordu. Ona doğru yaklaşıp yanına oturdum. Dalmış olan küçük kız beni görünce yerinden sıçradı. Gözlerini aceleyle silip bana gülümsedi.

'Öğretmenim'

'Merhaba Mina. Nasılsın?' Tereddütle yüzüme baktı kocaman mavi gözlerini açarak.

'İyiyim öğretmenim.'

' Gerçekten nasılsın Mina. Ne oldu? Bana anlatabilirsin.'

Yine tereddüt dolu çakmak çakmak bakan gözleriyle ciddiyetimi anlamak için bir süre yüzüme baktı. At kuyruğu olarak topladığı saçlarından yüzüne doğru düşen birkaç tutam saçı elleriyle geriye itti.

'Sır tutabilir misiniz öğretmenim?' söylediği sözle gülümsemek istesem de bunun onun güvenini sarsacağını bildiğim için ciddi bir ifadeyle yüzüne baktım.

'Kesinlikle güvenebilirsin bana.' diye fısıldadım samimiyetle.

Kafasını koridora doğru çevirip gelen giden var mı diye bir süre baktı ve sonra bana doğru hayati bir sır verecekmiş gibi eğildi.

'Adet oldum ben.' dedi tatlı bir fısıltıyla. Ürkek bakışları yüzümü talan ediyordu. Verdiğim herhangi bir tepkiyi kaçırmamak için ciddi bir şekilde yüzümü inceliyordu. Hemen gülümsedim.

'Bu harika Mina. Sen artık genç bir kız oldun. Buna kesinlikle sevinmelisin. Neden ağlıyorsun. Sancın mı var?' verdiğim tepki onu rahatlamış olmalı ki derin bir nefes alıp gerilmiş omuzlarını yavaşça düşürdü.

'Ağrım yok ama ben biraz korktum.' dedi utançla. Elimdeki kitapları merdivene bırakıp iki küçük elini avuçlarımın içine aldım.

'Minacığım inan bana korkacağın hiçbir şey yok. Bu senin çok sağlıklı bir genç kız olduğunu gösterir. Artık büyümeye başlıyorsun ve bu senin genç kız olmandaki ilk limanın. Vücudun bir sürü değişim gösterecek ve sen artık çocuk olmaktan çıkacaksın. Bunu eve gidince ailenle paylaşmalısın. Hatta istersen anneni benim telefonumdan arayıp haber verebilirsin. Eminim o benden daha çok yardımcı olacaktır. '

SemenderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin