14.bölüm

1.3K 111 32
                                    

Anlattıklarımı dikkatlice dinleyen Çağrı Komser, oldukça sakin görünüyordu. Uzun ve çevik vücudu, açık kumral saçları onu yeterince havalı bir komser olarak ifade etmeye yetiyordu. Söylediklerimi dinleyip ufak bir düşünme süresinden sonra, ince düz kaşlarını hafif eğerek bana döndü

-Evet Sümeyye hanım, Başkomserin dediği gibi bu iş biraz zor ama imkansız değil.

Bunları söylerken, o bal rengi gözlerinden sanki umut akıtıyordu bana.

-İlginiz için çok teşekkür ederim. Allah razı olsun sizden.

Ufacık bir gülümsemesiyle beliren gamzeleri, o çevik görüntünün altında yatan samimi bir insanın habercisi gibiydi.

-Hepimizden inşallah. Verdiğiniz bilgilere göre ben bir araştırma yapayım. Şimdilik gidebilirsiniz. Eğer bir gelişme olursa ya da sormamız gereken bir konu olursa size haber veririz.

-Tamam. Tekrardan çok teşekkür ederim. Kolay gelsin.

Odadan çıkarken kendimi farklı hissediyordum,sanki vücudum istemsiz tepkimelere giriyordu. Farklı bir his bürümüştü içimi, odadan hiç çıkmak istemeyişimde bu hissin bir belirtisiydi. Tam kapıdan çıkarken, geldiğimde beni pek umursamayan polis, ayakta bana kendince selam veriyordu. Hiç bir tepki göstermeden öylece geçtim yanından. İnsanlara değer vermek için illa belirli mevkilerde olmak ya da o mevkilerdekilerin akrabası mı olmak gerekiyordu? Hayatımda kabullenemediğim en büyük saçmalıklardan biriydi bu.

Yurdun kapısından içeri girdiğimde Memur kadın, bir öğrenci ile olan konuşmasını bırakıp hızlıca bana doğru geldi.

-Ne yaptın canım halledebildin mi?

-Henüz değil ama olacak inşallah.

Eliyle omzuma dokunup bana destek olduğunu belirtmişti. Hiç kimsem yok diyordum ama daha ilk günden bana değer veren, güveneceğim insanlarla dolmuştu etrafım. Memur hanımdan müsade isteyip odama çıktım. Oda da bir kaç yabancı çanta görünce oda arkadaşlarımdan gelenler olduğunu anlamıştım. Hemen arkamdan panikle içeri giren bir kız bana bakıp

-Kime baktınız acaba?

-Ben bu oda da kalıyorum.

-Öyle mi? Kusura bakma ben bir an öyle çantasız, bavulsuz görünce yanlış anladım.

-Önemli değil. Çantalarımı bırakıp gitmiştim.

-Senindi bunlar demek. Tekrar özür dilerim.

-Önemli değil. Olur böyle şeyler sıkma canını. Madem oda arkadaşıyız tanışalım o zaman. Ben Sümeyye Ertürk.

-Ben de Elif Güven. Çok memnun oldum Sümeyye.

-Ben de çok memnun oldum Elif.

Elif uzun ve zayıf tipiyle bana meleği hatırlatmıştı. Gülüşü, bakışları çok sıcak ve heyecanlı görünüyordu aynı melek gibi. Sadece Melek'e göre süt beyazı bir teni vardı. Beyaz teninin üzerinde, belirgin simsiyah kaşları onu hafızama kaydetmemi kolaylaştırıyordu. Elif ile bavullarımızı yerleştirip aşağı bahçeye inme kararı almıştık. Hemen kendi dolabımı seçip eşyalarımı yerleştirdim. Yatağımıda düzenleyip üzerimi giyindim. Benimle beraber hemen hemen aynı anda hazırlanan Elif kapıya  çıkmıştı bile. Beraber bahçeye inip yürüyüş yaparak birbirimizi tanımaya başlamıştık. İlk ben başlamıştım kendimi tanıtmaya.

-Ben Urfadan geldim. Yani Urfalıyım. Annem beni dünyaya getirirken vefat etmiş. Beni babam yalnız başına büyüttü. Hem anne, hem de baba oldu bana. 2 yıl önce de Fatma adında genç bir kadınla evlendi. Fatma'dan dünyalar tatlısı bir erkek kardeşim oldu, adı Yusuf. Şu hayatta ki babamdan sonra ki doyamadığım tek şey Yusuf oldu.

AŞK-I ÇAĞRI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin