28.bölüm

1.4K 103 38
                                    

Babamın vermiş olduğu onayı Çağrı'ya söylediğim günden beri her şey daha tatlı ve güzel olmuştu. Elbette ki babamın biliyor olması bu yaşadığımız yakınlığın helal olduğunu göstermiyordu. Zaten o günden sonra şöyle bir karar almıştık. Çağrı biraz zor kabul etsede beni gelip babamdan isteyene kadar telefonla konuşmayacaktık. Hatta acil bir şey olmadığı sürece mesaj dahi atmayacaktık. Çağrı başlarda mızıkçılık yapıp "Özlemiş olmak ta bir mecburiyet" dese de sonunda bu anlaşmayı kabul etmişti. Bu almış olduğumuz karar aramızda ki muhabbeti daha da güçlendirmiş. O çığ gibi büyüyen özlem, yoğun duygulara yol açmıştı. Neredeyse 3 - 4 günde bir sadece mesleğinden dolayı yakın illere gittiğinde mesaj atıyor, ben de ona dua ediyor, moral mesajları atıyordum.

Tam akşam yemeğini yedikten sonra odama çekilip kitap okuma planı yaparken, babam benimle konuşmak istediğini söyleyip yanına çağırdı. Babam onca zamandan sonra ilk kez o konuyu açmıştı.

-Kızım, bunu sormakta ki maksadım sana ya da, komser gence güvenmediğimden değil. Gönlünden geliyorsa, ne durumdasın, nasılsın bunları benimle paylaşmanı istiyorum.

-Estağfurullah babacığım o nasıl laf. Elbette seninle paylaşmaktan çok mutlu oluyorum.

-Sağol kızım. Ne durumdasınız, nasıl bir gelecek planı yaptınız. En önemlisi bu genç ne zaman misafirimiz olacak?

Babam böyle sorunca istemsiz utanmıştım. Bizi bir olarak düşünüp, siz demesi içimi titretmişti.

-Şeyy babacığım. Bu aralar pek yoğunluk olduğunu söyledi , fazla vaktinin olmadığını söyledi. En yakın zamanda gelip misafirimiz olacak inşallah . Şunu da söylemek istiyorum baba, için rahat olsun biz seninle konuştuğumuz günden beri konuşmuyoruz. Rabbimizin emrinden dolayı böyle bir karar aldık. Helal işe haram katmak istemiyoruz.

Babam elini başıma uzatıp,hafifçe gülümsedi. Bu beni onayladığını ve takdir ettiğinin ispatıydı. Bende babama gülümseyerek karşılık verdim.

Artık günler güne sığmıyor, vakit geçmiyordu. Hayaller kurmaktan neredeyse gerçek hayattan kopacaktım. Hergün Fatma ile sözde şöyle yapalım, düğünde bunu yapalım, şöyle giyinelim böyle giyinelim diye eğlenceli sohbetler ediyorduk. Bu günlerde annemin olmaması içimi derinden yaralasada, Fatma'nın olması büyük bir şükür sebebimdi. Fatma ile sohbet ederken konu Melek'ten de geçmişti.

-Sümeyye, Melek'le görüşmeyi düşünüyor musun?

-Aslında aklımdan geçmiyor değil ama Murat abiden dolayı çekiniyorum.

-Bence konuşmalısın. O senin çocukluğun, gençliğin, en yakın dostun, hem bak komser damadı tanımana da vesile oldu.

Fatma manidar bir şekilde gülüp, göz devirmeme neden olmuştu.

-Haklısın Fatma. Onun yanlışı onadır. Ben kendime yakışır, en önemlisi bir müslümana yakışır davranmalıyım. O zaman yarın kahvaltıya bir yerlere gitmeyi teklif edeyim. Biraz da konuşup belki yeni olaylardan bahsederim.

-O konu Murat'ın kulağına gidebilir ama.

-Tahmin edebiliyorum ama yapacak bir şey yok buna alıştırsın kendini sonuçta 1 2 haftaya nişanlanacağım.

kucağındaki Yusuf'a kaseden yoğurt yediren Fatma. İçi dolu kaşıkla kafasını sağa sola sallayıp gülerek,

-Aman da aman sen büyüdün de nişanlanıyor musun?

Ben ise gülmeme engel olamadan

-Sanarsın ben değil, Yusuf nişanlanıyor.

İkimizde kahkaha atmıştık ve Yusuf'un gözleri bizim kahkahamızla beraber kocaman olmuştu. Sonra yüzü gözü yoğurt olan Yusufu elleriyle havaya kaldıran Fatma

AŞK-I ÇAĞRI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin