GÖKYÜZÜ

181 67 127
                                    


AYLİN

Siz acı nedir bilir misiniz? Bir anda hevesle bir şeyler yapıp sonra kurduğunuz hayallerin teker teker yıkılmasını izlemek nasıldır bilir misiniz? Ya sevdiklerinizin güneşte kalmış bir buz gibi yavaş yavaş erimesini izlemek nasıl bir şeydir?... Bütün heveslerinizin kursağınızda kalması... Bir bir boğazınızda düğümlenip sanki kocaman bir dünyayı yutmuş gibi nefeslerinizin tıkanması...

Ben bilirim...

Bir tek söz ile duvarların nasıl üzerime geldiğini de, bırakın bir hastaneye sığmayı koskoca bir dünyaya sığamamayı da iyi bilirim...

"Belki hiç uyanmayacak..."

Bir söz bir insanın canını bu kadar yakabilir miydi?

Buse'nin koşarak çıkmasıyla doktorda yanımızdan ayrılmıştı. Abimle o soğuk koridorda kalakalmıştık. Gözlerimiz kırmızı bir şekilde Erva'nın odasına girdiğimizde ben kapının önünde kalakalırken abim baş ucuna gitmişti bile. İncitmekten korkarmış gibi usulca saçlarını okşarken yavaşça fısıldadı;

"İyi olacaksın merak etme"

Abimin bu sözüne inanabilseydim keşke. Ama inanmıyordum. Bir hıçkırık dudaklarımdan serbest kaldığında ellerimle durdurmak istercesine ağzımı kapadım. Abim yanıma gelip bana sarıldığında sanki bu anı bekliyormuşum gibi sarsıla sarsıla ağlamaya başladım. Başımı abime yasladığımda sanki bütün kötülüklerden saklanabilecekmişim gibi sıkı sıkı sarıldım. Sanki kocaman bir dağ gibiydi abim. Ben ise ona sığınıyordum.

Odadan çıktığımızda abim gözlerimin içine bakarak

"Üzülme..." dedi

"Sen hiç Erva'yi ağlarken gördün mü ..? Veya güçsüz bir anına denk geldin mi..? Buda onun gibi şimdi.. Yine kalkacak...Yine gülecek... Ve biz o kalktığında gülümseyerek karsılayacağız onu.. Şimdi git elini yüzünü yıka kendine gel.. tamam mı?"

Belli belirsiz kafamı sallayarak lavaboya doğru yöneldim.

Nasıl bu kadar güçlüsün abi?

Geri döndüğümde abimi bulamadım. Erva'nın odasında da yoktu. Doktorun bize verdiği sürenin dolduğunu fark ederek hazırlamış olduğumuz odaya doğru yürümeye başladım.

Odanın bulunduğu koridora geldiğimde duyduğum ses ile adımlarımı yavaşlattım. Sanki birisi ağlıyordu. Yavaşça odanın kapısına geldiğimde abimin sesini duymamla saklanmam bir oldu. Usulca içeriye baktığımda abimin elinde bir hediye paketi gözlerinde yaşlar ile kendi kendine konuştuğunu duydum.

"Niye uyanmadın ki..? Sana hediye almıştım ben... Hem sana seni sevdiğimi de söyleyecektim... İlk defa toplamıştım cesaretimi... Evet ben korkağın tekiydim biliyor musun? Sen bilmezsin ki... Senin gözünde ben hiçbir şeyden korkmayan Ali'ydim demi? Ama bak konu sen olunca nasıl da korkağın tekiyim.... "

İlk defa abimi ağlarken görüyordum. Söylediği her söz kalbimi daha çok acıtırken duvarın dibine çöktüm...

Bütün kötülüklerden korunmak için sığındığım o kocaman dağ büyük bir zelzeleye yakalanmış gibi sarsılıyor, yavaş yavaş yıkılıyordu şimdi. Paramparça olmuş düşüyordu yere.

"Kalksaydın ne olurdu ki? Bir uykudan uyanmak neden bu kadar zor ? "

Şimdi güçlü olma sırası bende olmalıydı değil mi? Hayatta hep öyle olmaz mıydı zaten... Birimiz düştüğümüzde diğerimiz kaldırmaz mıydı?

Oturduğum yerden yavaşça kalkarak elimin tersi ile göz yaşlarımı sildim. Sanki yerden destek almak istermiş gibi ayaklarımı yere daha sert basarak odaya girdim. Abim acele ile gözyaşlarını silerken sıkıca sarıldım ona.

ElPİDA- TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin