Bir takım mutluluklar...

125 47 77
                                    

                     BUSE

  "Aaaaliiii!..... Aaaaliiii! Neredesin ? Hanimiş minik tavşan ? "

Erva ile Aylin gülmekten yıkılırken ben, normalde etsem kafamın kopma ihtimali olan lafları ediyordum şuan. Eğer Ali söz vermemiş olsaydı ona minik tavşan dedikten sonra eminim beni öldürürdü. Bununla yetinmez dediğimi duyan herkesi de öldürürdü.  Ondan istediğim görev aklıma geldikçe gülmekten karnıma ağrılar giriyordu. Bu görev ne miydi? Sıkı durun söylüyorum;

 ' Ali tavşan kıyafeti giyecek ve camdan dışarıya 'Erva iyileşti ve minik tavşan buna çok sevindi ' diye bağıracak .'

Biraz acımasız olduğunun farkındayım ama o kaşındı.

Ali nihayet kıyafeti giyip yanımıza geldiğinde kızların gülmekten gözlerinden yaşlar gelmeye başlamıştı. Ali bana öldürücü bakışlar atarak cam kenarına doğru yürüdü, camı açtı ve "Erva iyileşti ve minik tavşan buna çok sevindi" diye bağırdı. Gerçekten yaptı. Eğer bunu yaptıysa çok daha kötülerini yapabilir öyle değil mi?

                 ERVA

Buse'nin Ali'ye minik tavşan diye seslenmesi ile artık gülmekten karnıma ağrılar girmeye başlamıştı. Üzerinde her yeri pembe, karnı ve ellerinin içi beyaz, kulaklarının birisi dik birisi hafif öne düşmüş bir şekilde duran yüzünde sinirli bir ifade ile içeriye girdiğinde gerçekten çok tatlı gözüküyordu. Pencereye  doğru yürüdüğünde ise arkasında ki pofuduk kuyruk daha da çok gülmemize neden olmuştu. Pencereden dışarıya bağırdığı sırada gülmekten gözlerim yaşarmaya başlamıştı. Ali tekrar bize döndüğünde alev saçan gözleri sanki Buse'yi kül etmek istermiş gibiydi.

"Oldu mu Buse? Eğlenmen bittiyse üzerimi değiştirmeye gidiyorum." 

Buse bir anlığına zorda olsa gülmesine ara verip, gözlerindeki yaşları silerek cevapladı Ali'nin sorusunu;

"Tabii ki Aliciğim. Git değiştir. Ama unutma bu daha başlangıç. O yüzden sinirlerine hakim ol bence. Önümüzde uzun bir gün var"

Ali

"Allah'ım sen bana sabır ver!" diye söylenerek odayı terk ettiğinde Buse'ye dönerek ;

"Yaa çok acımasızsın Buse. Rahat bırak artık çocuğu. Bence bu yeterince ağırdı." Diye söylediğimde, yüzüne şeytani bir gülümseme yerleştirip;

"Daha hiç bir şey görmedin  şekerim." dedi. İçten içe Ali için korkmaya başlamıştım. Bundan daha beter ne yaptırabilirdi ki? Allah'ım sen beni ve tüm sevdiklerimi Buse'nin şerrinden koru..

.........

Ali üzerini değiştirip geldiğinde biraz olsun sakinleşmiş gibiydi. Ama yüzündeki o kaşlarını çatmış ifade hala yerli yerinde duruyordu. 
Buse;

"Hadi bakalım gençler dışarı çıkıyoruz. Ali beyimizin hala yapması gereken şeyler var. " Dediğinde hepimiz birden ayaklanıp dışarı çıktık. Bir süre yürüdükten sonra Ali artık dayanamayıp;

"Nereye gidiyoruz ?" Diye sorduğunda Buse ;

"Az kaldı göreceksiniz. "diye cevapladı.Bir süre daha konuşmadan yürümeye devam ettik. Buse nihayet yürümeyi bırakıp Ali'ye döndüğünde ilk önce Buse'ye daha sonra da etrafıma şöyle bir göz attım. Kendine göre küçük küçük bahçeleri olan tek katlı mütevazı evlerin bulunduğu bir sokaktı burası. İnsanların içini ısıtan bir havası vardı. Buse ;

"Ali hadi bakalım yeni görevin geliyor. Şimdi gidiyorsun ve bu sokakta gördüğün bütün evlerin kapısını sırayla çalıp 'pardon yanlış numara ' diyorsun. "dediğinde bir ;

ElPİDA- TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin