Mucize

163 50 92
                                        

                ALİ

İnsanı ayakta tutan yaşama bağlayan şey nedir  diye sorarım bazen kendi kendime... Aklıma ilk gelen şey ise sevdikleri olur hep... Evet muhtemelen insanı ayakta tutan şey sevdikleridir. Ama bunun da ötesinde insanı asıl ayakta tutan , hayata bağlayan şey inançtır. İnsan bazen inanmak ister... Ne olursa olsun başına ne gelirse gelsin her şeyin güzel olacağına inanmak ister... Bazen de mucizeler olur hayatta... Gerçekleştiğine her ne kadar inanamasak da bizi sevinçten havalara uçuran, aynı zamanda duvar gibi veya bir taş gibi kaskatı olmamıza sebep olan... İşte benim de başıma gelen böyle bir mucizeydi. öncesinde böyle şeylere inanmayan ben, şimdi aksini iddia eden birisi çıksa onu ikna etmek için elimden geleni yapabilirdim. Nasıl mı inandım mucizelere? Sevdiğim kıza onu sevdiğimi söyleme fırsatım olduğunu dahası onun ile kurduğum tüm hayalleri bir ihtimal gerçekleştirebileceğimi fark ettiğimde oldu...

   "Erva Eren... 17 yaşında. Üç gün önce geçirdiği bir trafik kazası sonucu hastanemize getirildi. Geldiğinde baygın durumda olup beyninin sağ alt lobunda 5cm büyüklüğünde bir tümör tespit edilmiştir.Tümör son evresinde olup tedavisi mümkün değildir."

Buse Aylin ve ben doktorun karşısına oturmuş Erva'nın durumu hakkında bilgi alıyorduk.Söylediği her söz kalbimi bir hançer misali delip geçerken dinlemeye devam ettim.

"En son yapılan testler sonucunda....Nasıl olur?"

"Ne oldu Doktor Bey?"

Korku ile yerimden doğrulduğumda gelecek olan en kötü habere kendimi hazırladım.

Yanındaki hemşireye "Bu testler ne zaman yapıldı?" diye sordu.Hemşire;

"Bir saat önce Doktor Bey." diye yanıtladığında testlerde ne olabileceğini düşündüm.

Çok mu az  ömrü kalmıştı?

Çok mu acısı olacaktı?

Yoksa zamanla hepimizi unutacak mıydı?

Aklıma gelen kötü düşünceleri kafamdan atmak isteyerek başımı iki yana hafifçe salladım.Duyacağım şeyden korkarak Doktorun söyleyeceği şeye dikkatimi verdim.

"Erva Hanım'ın beynindeki tümör ölümcüldü bildiğiniz üzere.Bu şartlar altında ancak iki ay yaşardı ki, ilk bir aydan sonra ağrıları artık dayanılmaz raddeye ulaşırdı."

Öldüğümü hissettim... O an, o sözleri duyduğumda iliklerime kadar ölümü hissettim...

"Ancak... Ne oldu, nasıl oldu bilmiyorum ama, son yapılan testlere göre Erva Hanım tamamen iyileşmiş. Sanki beyninde o tümör hiç var olmamış gibi. Tıbbın bunu açıklaması mümkün değil. Arkadaşınız gerçekten de bir mucize. İşlemleri tamamladıktan sonra taburcu olabilir. Geçmiş olsun..."

Taburcu işlemlerini halledip hep beraber hastaneden çıktığımızda mutluluğumuza diyecek yoktu doğrusu.Sanki tüm bu yaşananlar hiç gerçekleşmemiş, sanki hiç ayrılmamışız, günlerce o hastanede ufacık bir iyi haberin peşinde koşmamışız gibi yine yan yana yürüyorduk. Buse başta, onun yanında Aylin, sonrasında Erva ve en sonda ben. Günler sonra ilk defa güçlü hissettim kendimi. İlk defa benim için her şey mümkünmüş gibiydi. Sanki her şeyi başarabilmem için gereken güç bir anda damarlarımda dolaşmaya başlamıştı. Başımı hafifçe Erva'ya çevirdiğimde hayatta beni güçlü kılan şeye baktığımı biliyordum. O hastaneden çıkması bile imkansızken, yanımda sapasağlam yürümekte olan mucizeme baktım.Ve o an kendime bir söz verdim; 'Ne olursa olsun onu koruyacaktım. Ne olursa olsun...'

........

"Eeee bayanlar... Erva hastaneden çıktığına ve iyi olduğuna göre bugün her istediğinizi yapıyorum. Ama bakın abartmak yok. Makyaj falan yaptırmam kendime. Sadece servis işi Anlaştık mı?"

Kızların "oooo" seslerini duyunca "Söylemese miydim acaba ?" diye düşünmekten kendimi alamadım. İlk söze başlayan Buse oldu;

"Vaaaayy Ali Bey, demek bugün her dediğimizi yapacaksın öyle mi? "

Başımı hafifçe evet anlamında salladım.

"Her şeyi mi?"

"Makyaj hariç!"

"Peki, makyaj hariç her şeyi mi?"

İçimden 'Makyajdan daha kötü bir şey yaptıramazlar  herhalde' diye düşünerek 

"Evet" diye yanıtladım.

Buse ellerini ovuşturarak "Güzeeeel... Ervacığım bir önerin var mı yoksa ilk olarak benim insafıma mı bırakıyorsun?" dediğinde 'Ne olur Erva söylesin' diye  içimden dualar ederek bakışlarımı Erva'ya çevirdim.

"İnsafına güveniyorum Buseciğim, tamamen senindir..."

"Tamam o zaman. Kızlar sizce de biraz acıkmadık mı? Ali koş bize yemek yap bakim. Şöyle kocaman bir tabak patates kızartması yap gel. Acele et ama daha seninle ilgili çok güzel planlarım var."

"Tamam" diyerek mutfağa doğru yol alırken

 'Umarım söyleyeceğiniz tüm şeyler böyle olur' diye içimden geçirmeden edemedim.

                                    BUSE

Ali mutfağa doğru yol alırken arkasından kötü gülüşümü atmadan edemedim.Hadi ama böyle bir fırsat bir daha elime nasıl geçecekti ki? Hem bu sayede Erva'yla aralarında bir şeyler olmasını sağlayabilirdim. Tek bilmem gereken şey Erva'nın da Ali'ye karşı aynı şeyleri hissedip hissetmediği idi. Başımı yavaşça Erva'ya çevirdiğimde hala dalgın bir şekilde mutfak kapısına bakmakta olan bir Erva ile karşılaştım. 

"Belki de..."  dedim içimden, "Belki de  artık güzel şeyler olmasının vakti gelmiştir..."

ElPİDA- TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin