"Galiba bu sefer başardık!"
Heyecan, mutluluk ve daha bir çok duyguyu bir arada yaşarken ne yapacağımı bilmez bir halde karşımda ki makineye bakıyordum. Bu sefer gerçekten başarmıştık. Erva'yı iyileştiremedik belki ama onun için en iyi olan şeyi yapmıştık. Bir makine... Evet evet bir makine... Öyle bir makine yapmıştık ki hem de; koşabilecek, konuşabilecek, gülebilecek, ve en önemlisi ise sevebilecekti artık! İçimde ki tarif edilemez duygular ile yanımda duran Elfaz'ın elini tuttum. Gözleri gözlerimi bulduğunda onunda aynı duyguları yaşadığını hissedebiliyordum. Bakışlarımı tekrar makineye çevirdiğimde ne kadar muhteşem bir şey olduğunu düşünmeden edemedim. dış görünüşü kapsül veya bir fanusa benzeyen bu makinenin içinde yüzün iki tarafını kaplayacak şekilde demir şeritler vardı. Dış yüzeyi camdan oluşmakla beraber bütün yaşamsal faaliyetlerini gösterecek şekilde bir bilgisayar ekranı ile kaplıydı. Çalışacağından emindim. Her şeyi tamamlamıştık, şimdi tek yapmamız gereken Erva'yı içerisine yatırmaktı. Elfa'zın elini bırakarak Erva'nın yanına doğru ilerledim. Onu kucağıma alana dek ellerimin titrediğini fark etmemiştim. Onca savaşa girmiş, onca mücadele vermiş, hiç birinde korkmamış, bir kere bile ellerim titrememiş olan benim şimdi mi ellerim titriyordu? Hadi ama Efza... İçimden kendime söylenirken Elfaz yanıma gelmiş ve kucağımda yatmakta olan Erva'yı almak için ellerini uzatmıştı.
"Bu şerefi bana lütfeder misiniz güzel bayan?"
"Tabi... buyurunuz beyefendi. Bu şeref size ait"
Kucağında bebeğimizle birlikte makinenin yanına gidişini, zarar vermek istemezcesine kablolara bağlayışını ve üzerini cam ile kapatışını izledim bir süre. Çalıştırmadan önce bana bakıp;
"Hazır mısın?" dediğinde ne zaman tuttuğumu fark etmediğim nefesimi dışarı verdim.
"Hazırım" Başı ile onayladıktan sonra derin bir nefes aldı ve düğmeye bastı. Ekranda yazanları incelerken gülümsememe engel olamayarak;
"Başardık!" dedim "Elfaz başardık... başardık!"
Sevinçle boynuna atıldığımda kollarını etrafıma sararak alnıma bir öpücük kondurdu;
"Tabi ki de başardık. Aksi mümkün mü ki?"
"Değil tabi ki" O an aklıma gelen şey ile gözlerimi kocaman açıp;
"Elfaz!" dediğimde yüzünün aldığı ifade gerçekten görülmeye değerdi. Çok kötü bir şey söyleyecekmişim de kendini buna hazırlıyormuş gibi bembeyaz olmuştu.Bu haline küçük bir kahkaha atmadan duramadım;
"Korkma hemen. Aklıma bir şey geldi sadece" Elini kalbine koyup nefesini seslice dışarı verdiğinde yüzüne yalandan kızmış bir ifade takınıp;
"Öyle söylesene o zaman."dedi " Kalbime inecekti şuracıkta."
"Korkma korkma söylüyorum, biz şimdi buna hep makine diyoruz ya acaba bir isim mi koysak ne dersin?"
"Ben buldum bile"
"Gerçekten mi?" derken şaşkınlığımın sesime yansımasına engel olamadım. Ne zaman düşünmüş ne zaman bulmuştu? Konu Elfaz olunca şaşırmayı bir kenara bırakmalıydım sanırım. Çünkü dünyanın en düşünceli eşine sahiptim nasıl olsa. Beklenti ile Elfaz' a bakarken gözleri ilk önce makineyi buldu daha sonra gözlerimle buluştuğunda o hiç unutmayacağım kelimeyi söyledi;
"Elpida..."
"Elpida..." diye tekrar ettim. Tek bir kelime nasılda her şeyi özetleyebiliyordu? Bizim bir Elpidamız vardı artık. Bir umudumuz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ElPİDA- TAMAMLANDI
Ciencia FicciónBazen mutluluk bir makinenin kabloları arasında saklıdır... Yetimler şehrine atılan iki çocuk büyüyünce tüm şehrin koruyucuları olurlar... Erva adında bir kız tuhaf halüsinasyonlar görmeye başlar ve tüm hayatı alt üst olur... Erva'nın yolu eninde so...