AYLİN
Sıcacık ve şuan bana çok rahat gelen yatağımdan zorlukla kalktım. Yatağımın hemen yanında duran komodinimin üzerinden telefonumu alıp saate baktığımda çığlık atmamak için kendimi zor tuttum. Saat daha sabahın altısıydı ve bugün cumartesiydi! Neden erken kalktım ki? Üstelik uykum yok ve günlerdir uyuyormuşum gibi kendimi dinç hissediyorum. Yorganı üzerimden atarak ayağa kalkıp banyoya yöneldiğimde bugünü nasıl bitireceğimi düşünüyordum. Zira erken kalktığım zamanlarda saatler geçmemekte kararlı oluyordu. Ilık bir duş alıp mutfağa geçtim. Şimdilik kahvaltı hazırlamayacaktım. Abimin kalkmasına daha çok vardı nasıl olsa.
Açlığımı bastırmak için bir şeyler atıştırıp tekrar odama geçtiğimde yatağıma oturup telefonumu elime aldım. Nedense içimden hiç bir şey yapmak gelmiyordu. Canımı sıkan bir şey vardı sanki. Ama ne olduğunu henüz bilmiyordum. Sanki bir şey eksikti hayatımda. Benim için çok değerli bir şey. Ya da çok değerli biri. Yokluğunu hissediyordum ama kim olduğunu bir türlü hatırlayamıyordum.
Bazen kendimi sessizce ağlarken buluyordum. Sessizce ve nedensizce. Böyle zamanlarda usulca gözyaşlarımı siler, boğazımdaki düğümün kaybolması için sertçe yutkunur ve her şeyin yolunda olduğuna inandırırdım kendimi. Her şey yolundaydı öyle değil mi? Hayır, hiç bir şey yolunda değildi benim için. Hiç bir zaman olmamıştı. Hayat daha küçücükken benimle oynamış, daha üzülmenin ne demek olduğunu bilmediğim zamanlarda beni üzmüş, arada bir mutlu olduğum o özel anların bedelini bir bir ödetmişti. Küçük çocuklar oyuncaklarından sıkıldıklarında bir köşeye atıp onu bırakmaz mıydı? Hayat benden hiç sıkılmamıştı galiba. Gerçi ben bilmezdim öyle oyuncak falan. Benin hiç oyuncağım olmamıştı.
Derin bir nefes alıp başımı iki yana sallayarak daldığım düşüncelerden kurtulmaya çalıştım. Bugün üzülmeyecektim. Bugün benim günüm olacaktı ve mutlu olduğum o sayılı günlerin arasına bir gün daha katacaktım.
Kahvaltıyı hazırlamış ve abi kardeş çok güzel bir kahvaltı yapmıştık. Şimdi sırada Erva'yı da alıp güzel bir gün geçirmek vardı.
"Abi, sence Erva bizimle gelecek mi?"
"Tabi gelecek. Hem kafasını dağıtmak için bundan güzel bir fırsat olamaz bence."
"Ya gelmezse?"
"O zaman kollarından tutar zorla getiririz."
"Aslan abim benim!" diyerek boynuna sarıldığımda kollarını bana dolayarak karşılık verdi. Kendimi geri çektiğimde abimin yüzüne bakarak en şirin ifademi takınıp;
"Son bir soru daha," dediğimde abim nefesini sesli bir şekilde dışarı verip kollarını göğsünde bağlayarak 'söyle bakalım' der gibi bana baktı.
"Nereye gideceğiz?"
"Sürpriz dedim ya ufaklık üsteleme işte. Gidince görürsün." Daha fazla abimi kızdırmamak ve vakit kaybetmemek için 'tamam' dediğimde ayakkabılarımızı giyerek Erva'nın yanına doğru yola çıktık.
"Hadi ama Erva, lütfen. Bugünü beraber geçirelim. Ne zamandır görüşemiyoruz zaten. İyice özlettin kendini."
"Kusura bakma Aylin ama evde yapmam gereken işler var. Başka zaman gideriz." İki saattir dil dökmemize rağmen Erva bir türlü ikna olmamıştı. Şu kolundan tutup sürükleme işini ciddi ciddi düşünmeye başlamıştım.
"Ya ne olur gelsen?"
"Maalesef..."
"Abi şuna bir şey söylesene ya. " Abim;
"Evde halletmen gereken bu kadar olan önemli şey ne çok merak ediyorum," dediğinde merakla Erva'nın ne cevap vereceğine dikkat kesildim.
"Evi su bastı. Eğer halletmezsem yakında iğrenç bir koku etrafı kaplayacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ElPİDA- TAMAMLANDI
Научная фантастикаBazen mutluluk bir makinenin kabloları arasında saklıdır... Yetimler şehrine atılan iki çocuk büyüyünce tüm şehrin koruyucuları olurlar... Erva adında bir kız tuhaf halüsinasyonlar görmeye başlar ve tüm hayatı alt üst olur... Erva'nın yolu eninde so...