Nerede O Gülümsemelerim'.

221 76 185
                                    

Buse

Erva'nın evine geldiğimde çantamdan anahtarı çıkarıp kapıyı açtım. İçeri girmemle ağzım bir karış açık kalmıştı. Resmen her yer su! Lavaboya koştuğumda çeşmenin patlamış olduğunu ve suların şırıl şırıl akmaya devam ettiğini gördüm. Koşarak vanaları kapadım ama zaten iş işten geçmişti. Halıları çabucak kaldırdım ve kenara koydum. Şuan temizleyecek vaktim yoktu. Bir an önce kıyafetleri alıp hastaneye dönmeliydim. Daha sonra gelip temizlerdim.

Zaman kaybetmeden Erva'nın odasına çıktım. Dolabını açıp temiz kıyafetlerini bir çantaya doldurdum. Tam çıkacakken yatağın yanında duran komodinin üzerindeki fotoğraf dikkatimi çekti. Erva ile Emine teyzenin beraber çekilmiş oldukları güzel bir fotoğraftı. Yatağa oturup çerçeveyi elime aldım. Canım arkadaşım ne de güzel gülümsemişti. Gerçekten içinden gelerek son gülümsemesiydi belkide.

'Sana söz veriyorum Erva... Beraber atlatacağız bu günleri. Ve sen yine isteyerek güleceksin... '

Çerçeveyi düzgünce yerine bıraktım. Ayağa kalkıp oturmuş olduğum yatağı düzeltirken yastığın altında bir şey olduğunu fark ettim. Uzanıp aldığımda bunun Erva'nın günlüğü olduğunu anladım. Bakmakla bakmamak arasında yavaşça sayfaları karıştırmaya başladım. Bir yanım bunun yanlış olduğunu söylerken diğer yanımda bakmam gerektiğini fısıldıyordu. Ve ben yanlış olanı yapıyordum.

İlk sayfalarda bizim fotoğraflarımız vardı. Sayfayı çevirdim. Bir top resmi vardı şimdide. Altında 'tam isabet Ali' yazıyordu. Hatırlamıştım. İki sene önce bize gıcık olan bir amcanın camını topla kırmıştı Ali. Çocuk gibi kaçacağız diye nefes nefese kalmıştık.

Sonraki sayfada bir kurdele yapıştırılmıştı. Altında da ' bir defa yaptık yine yaparız ' yazıyordu.
Bu Yeşim'in tokasının bir parçasıydı. Erva'yla kavga ettikleri bir gün sinirle giderken düşürmüştü. Erva'yla bakıp bakıp gülerdik.

Gülümsedim. Ne çok özlemiştim o günleri...

Sayfaları çevirmeye devam ettim. Bir sürü anımız vardı ve her anı için bir sayfa ayırmıştı.

Bir sayfa daha çevirdim. Sayfanın ortasında büyük harflerle 'NEREDE O GÜLÜMSEMELERİM' yazıyordu. Gözlerim doldu. Hafifçe yutkunarak sayfayı çevirmeye devam ettim. Devamında hiç resim yoktu ama sadece kurumuş bir gül ve uzunca yazılmış sayfalarca yazı vardı.

Derin bir nefes alarak okumayan başladım;

"Korkmazdım sen varken,
Uyurken bile anlardım yanı başımda dikildiğini,
Yüreğinin ninnisi, gözlerimin içindeydi,
Ellerinin şefkati öyle okşardı ki bedenimi,
Uyurken bile hissederdim baş ucumda gölgeni.

Geceleri korkuyorum Anne,
'Annem niye gelmiyor' diye soruyorum,
'Annen yeni bir eve taşındı' diye avutacak kimsem de yok ki...

Senin gibi sevmiyor beni hiç kimse, öpmüyor. Keşke taşınmış olsan başka bir eve.  Buse'ye derdim 'taşındığı evden Annemi al gel' diye... Ama sen öyle bir yere taşındın ki söyleyemiyorum kimseye...
Annem nefes alamaz orada, Annem sıkılıyor orada diyemiyorum...
Hem Annem sen gittin gideli kimse tertemiz sevmiyor beni... İzin vermiyorum kimseye... Ya beni seven herkes benim sevdiğin herkes giderse?
Fotoğrafına bakıp 'ne olur anne, geri gel' diyorum sen yine gülümsüyorsun anne... Fotoğrafınla sımsıkı sarılıp, sımsıkı kucaklaşıp yatıyoruz.

Sen gittikten sonra  işe başladım.
Geçen gün bir tane çocuk geldi dükkana annesiyle beraber... Okuldan yeni çıkmış belli ki, annesinden pasta istemişti. Söyledikleri pastayı getirip masaya koyarken 'bak anne seni çizdim' dedi elindeki kağıdı annesine gösterirken. Gözlerim doldu eve gelince bende seni çizdim. 
Senin yeni evini çizdim Anne,
Komşuların evini de çizdim,
Yol üstünde bir sürü ağaçları da çizdim,
Bir sürü anlam veremediğim o beyaz taşları da,
Hatta evinin üzerinde ki kırmızı gülleri de... Sonra elime aldım,
Baktım, baktım, baktım. Nedense gözlerim doluydu ama ağlayamadım... Yanımda masada duran resmini aldım, şöyle bir okşadım. 
Başımı bir sağa bir sola, bir sağa bir sola, bir sağa bir sola salladım durdum,
Sonra birden resmine sarılıp ağlamaya başladım.
Gözyaşlarım resmine damladı. Resminde ağlıyor Anne.
Bak resmin bile beğenmedi senin yeni evini.
Beğenseydi gözyaşım gözlerinin üzerinden akmaz, ağlıyor gibi olmazdı.

Belki de sen burada olsaydın sana bakarak çizerdim seni, sende çok güzel olmuş deyip buzdolabına asardın...

Sabahları arkadaşlarımın anneleri kahvaltılarını hazırlayıp okula gönderiyor.
Buse'nin annesine
'Sende taşınma tamam mı yeni evine?' dedim,
'Niye taşınayım ki? Bizim evimiz var' dedi, anlamadı, baktı sadece bana öyle.
Bizim evimizde var ama sen niye taşındın annem?

Belki sıkılır, belki beni özler de dönersin diye bekliyorum ama orası geri dönülecek bir yer değil anne... Buse'nin annesinin yanından ayrılınca ağlamaya başladım. Buse'de arkamdan gelip bana sarıldı ve o da hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Şimdi sen yoksun ya
herkes ağlıyor Anne, herkes ağlıyor...
Hiç kimse senin yeni evini beğenmiyor.
Beni özlemiyor musun, beni sevmiyor musun?
Sana ihtiyacım var ne olur gel, ben yine çalışırım, sen yeter ki yanımda dur...
Arada sırada işe sen götür, kahvaltımı sen hazırla... Hani her gece üzerini iyice ört üşürsün dediğin,  benim hiç sevmediğim o yorgana sımsıkı sarılıyorum şimdi... Sen gel söz
seni hiç üzmeyeceğim anne...

Geçen gün kimin olduğunu bilmediğim bir cenazeye katıldım. Bir adam 'neden öldün sanki?' diye tabuta bağırıyordu. Küçük bir kız gelip yaşlı gözlerle 'ölmek ne demek baba?' diye sordu.
'Hani akvaryumdan çıkardığımız balığa öldü demiştin ya onun gibi mi? Bir daha nefes almayacak mı? Gülmeyecek mi?' Dedi ben o kızın yerine de ağladım anne...
Ne olur, ne olur çık o evden anne,
Seni özlüyorum sana ihtiyacım var ne olur geri gel.
Dönmeyeceksen beni de yanına al anne,
Eğer bir gün, eğer bir gün bende taşınırsam senin gibi, söz veriyorum arkamda beni seven kimse bırakmayacağım benim arkamdan da ağlayıp üzülmesinler diye... "

Son satırları da okuyup bitirdiğimde artık gözyaşlarımı tutamıyordum. Ne kadar üzülmüş, ne kadar yalnız kalmış, ne kadar dağılmıştı..

Toparlanacaktı, toparlanacaktık...

Başka çaremiz yok Erva. Tekrar ayağa kalkacağız...

ElPİDA- TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin