Okul

727 226 1.2K
                                    

" Erva, kızım kalk hadi okula geç kalacaksın." diyen annemin sesi ile gözlerimi açtım. Gece boyunca tüm olanlara rağmen hiç  uyanmadan uyumuştum ama  yine de uykumu alamamıştım. Başımı yastığa gömerken uyanmakta direnen gözlerimi tekrar kapattım ve uykuya daldım. Annemin;

 "Erva! Kalkmadın mı hala!" diyen sesi ile gözlerimi tekrar açarak yataktan kalktım. Elimi yüzümü yıkayıp dolabımdan dizlerimin üzerine kadar gelen okul eteğimle gömleğimi giyip annemin yanına gittim. Kahvaltıyı çoktan hazırlamış, beni bekliyordu. 

" Günaydın anne" dedim ve masaya oturdum. 

"Günaydın değil, hayırlı sabahlar. Hala öğrenemedin mi?" Dedi ve her zaman ki tartışmamızı yeniden başlattı.

Annem dindar bir kadındı kırklı yaşlarının sonuna gelmiş, yılların verdiği yorgunlukla beyazlayan saçlarını başörtüsü ile kapatmıştı. Namazlarını hiç aksatmaz, her gün hatim yapar ve dua ederdi. Benimde kendisi gibi olmamı isterdi. 

" Bak kızım sende kapan, namazını kıl, dışarıdakilere uyma. Ölüm var. Yarın bir gün Allah' ın karşısına çıktığında ne cevap vereceksin?" der, beni sürekli uyarırdı. Bende;

 "Aman anne sanki hemen öleceğim. Sende amma büyüttün. Daha gencim. Hem kapansam arkadaşlarım ne der? Senin yaşına geleyim kapanırım söz" diyerek konuyu kapatmaya çalışırdım. O ise;

 "Allah'ım sen bu kıza akıl fikir ver. Ben başa çıkamıyorum" derdi.

Babam olmadığı için yıllarca beni tek başına büyütmüş, bir dediğimi iki etmemeye çalışmıştı. Babam ben küçükken ölmüştü. İşten eve gelirken bir trafik kazasında öldüğünü söylemişti annem. Başka bir şey anlatmamıştı. Ben de soramamıştım. Çünkü babamı ne kadar özlediğini hissedebiliyordum. Bazen resmine bakarak uyuya kalıyor, bazen namazdan sonra seccadede saatlerce ağlayıp dua ediyordu. Onu böyle görmek canımı yaksa da bir şey söylemiyordum. Çünkü benim üzüldüğümü bilse daha çok üzülecekti.

" Ben çıkıyorum" diyerek masadan kalktım. Annemin yanağına küçük bir öpücük kondurdum ve dışarı çıktım.

" Fazla geç kalma. " diyen anneme "tamam " deyip okula doğru yola koyuldum. Yürürken aklımda hala o kadın ve bebeği vardı. Dün akşam yaşadıklarımı düşünmeye o kadar dalmıştım ki yanıma gelen Buse'yi seslenene kadar fark etmemiştim.

"Günaydın" diyen Buse'nin sesi ile düşüncelerimden sıyrıldım ve " Günaydın" diye karşılık vererek gülümsedim.

Buse en yakin arkadaşımdı. Sarı saçları ve buz mavisi gözleri vardi. 18 yaşında lise son sınıfa gidiyordu. Benimle aynı yaşta olmasına ve aynı sınıfta olmamıza rağmen çok farklıydık. Benim saçlarım siyahtı ve gözlerim kahverengiydi. Saçlarımı arkadan at kuyruğu seklinde bağlardım, o ise omuzlarının üzerine salardı. 

Okulumuz fazla uzak değildi. Her sabah birlikte yürüyerek giderdik. Beraber yürürken bana çok ilginç şeyler anlatırdı. Mesela izlediği filmleri yeniden kurgular, bir yönetmen edası ile anlatırdı. Tıpkı şu anda 'I am mother' filmine yaptığı kurgu gibi. 

"Ben olsam robot anneme inanmak yerine insan olan yabancıya inanırdım. Sonuçta ben de insanım. Bir robota ne kadar güvenebilirim ki? Gider direk devre dışı bırakırım. Sonra da sakladığı her şeyi öğrenirim. Veee mutlu son!"

Konuşmayı çok severdi. Onun yanında iken hiç sıkılmazdım.
Nihayet okula geldiğimizde zil çalmak üzereyken hızla sınıfa çıktık. İlk ders biyolojiydi. Ders başladığı anda ben yine düşüncelere dalmıştım.

Uyumadığım halde nasıl rüya gördüğümü, neden böyle bir şey gördüğümü düşünüp durdum. Ama bir sonuca varmak yerine kendimi çıkmazlarda buldum. Düşündükçe kafam allak bullak oldu. Dün akşam her şey normaldi. Taki gözlerimi kapatana kadar... 

ElPİDA- TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin