Bölüm Yirmi Dört

136 8 0
                                    

Niall boynunu sıkmaya başlayan pelerini çıkarıp arka koltuğa fırlatırcasına bıraktı. Tuttuğu nefesini verip, alnını ovaladı. Sonra arabanın anahtarını kontağa takıp sağa doğru çevirdi. Araba çalışmıştı. Colin, Niall'a baktı. Bu gergin ve sinirli gözüken halini tamamen kendisi yüzünden olduğunu düşünüyordu. Fakat tek sorun kendisi değildi. Niall'ın elini kolunu sallayarak ortaya çıkması, rahat olması için bir nedeni vardı. Aksi takdirde bunu yapmayı bile düşünmesi her şeyi tehlikeye atacaktı. 

-Colin'in anlatımından-

Miles ile konuşmamamı istemesi oldukça saçmaydı. Tanımıyordu bile.  Ayrıca bu davranışını kıskançlıktan olduğunu da düşünmüyordum. Çünkü seven insan kıskanırdı çekip giden, herkesin onun öldüğünü düşünmesini sağlayan, üç yıl sonra kafası esince geri dönen birisinin beni kıskanmaya dahi hakkı olamaz. Arabayı hızlı bir şekilde kullanıyordu. Ben ise arabanın camından dışarıya bakıyordum. Kendimi o kadar uzak ve yorulmuş hissediyordum ki bazen sadece hiç bir şeyi umursamadan kalbimden ne geçerse onu yapmak istiyordum. Ama inanın bana bu o kadar kolay değildi. Bana herşeyi eksiksiz anlatmıyordu. Bir şey söylüyordu sonra ona sorduğum soruyu yanıtsız bırakıyordu. Bu yüzden ona tam anlamı ile güvenemiyordum. Anlattığı eksik kısım bile manasız geliyordu. Kim neden Niall'dan böyle bir şey isterdi? Kim neden tehdit zoru ile ona bunu yaptırırdı? Hangi gerekçeyle? Hangi nedenle?! Kafam almıyordu. Keşke herşeyi eksiksizce anlatsaydı. Bir şeyler saklıyordu. Belliydi. Ama anlatmıyordu işte. 

Ne zaman bir birimize hiç bir şey anlatmayacak kadar uzaklamıştık?

"Niall. Eğer bana her şeyi anlatırsan, anlamayı denerim" kafamı çevirip Niall'a baktım.

Sım sıkı bir şekilde direksiyonu tutarken gözlerini yoldan bir an olsun ayırmıyordu.

"Ben bilmen gerekenleri anlattım sana." dedi ve bana baktı. Ardından tekrar kafasını yola çevirdi.

"Beni sevdiğini söyledin. Hangi ara benden bir şey saklar oldun?" dedim sinirle.

"Şu an yaptığım şey tam da seni sevdiğim için.","Tanrı aşkına ne yapıyorsun? Lütfen söyle bana. Ah doğru Miles ile konuşmamı istemiyorsun. Kıskançlıktır ne de olsa seviyorsun.." dedim alay edercesine.  Susmuştu yine. Her zaman yaptığı gibi yine susmuştu. Anlamıyordum. Neden susuyordu ki? O bana hiç bir şey anlatmazken nasıl olurda ona inanmamı beklerdi. Evet, Niall yalan söylemezdi ama üç yıl önce ki Niall yalan söylemezdi. Şimdi ki Niall'ı tanımıyordum.

 Bir süre sonra gelmiştik.  Arabayı evin hemen önüne park etmişti. İkimizde arabadan çıkıp eve doğru yürümeye başlamıştık.

"Buradan sonra kendim gidebilirim Niall" dedim.

Niall "Emin oluyorum sadece" dedi.

"Neyden Miles ile konuşmadığımdan mı?" yürümeyi kesip durdum ve kaşlarım çatılmış bir şekilde ona döndüm. O'da durdu.

"Hayır. Seni önemsediğim için." dedi aynı ses tonunda. Cevap vermeden yürümeye devam ettim.

Evin bahçesinden girip kapının hemen önüne geldim. O'da benimle  beraber gelmişti. Anahtarımı evde unuttuğumdan kapının zilini çaldım. Çok geçmeden kapı açılmıştı. Annem ve babam kapıyı açmak için beraber gelmişlerdi. Geciktiğimi o zaman daha iyi anlamıştım. 

Mutlu Yıllar (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin