Bölüm Otuz İki

245 7 0
                                    

 Niall'ın anlatımından:

Şarkıyı bitirdikten sonra bizi coşkuyla alkışlayan hayranlarımıza baktım. Birilerinin mutlu olduğunu görmek güzeldi. Tüm kalabalık çığlık çığlığa bize bakarken dolmuş gözlerimi, sızlayan burnumu umursamadan gülümsedim. Herkes mutlu olduğumu düşünüyordu. Ama öyle değildi. Ben, korkuyordum. Her saniye, her dakika, her saat endişelerimi düşünerek kendimi yıpratıyordum. Büyük bir hata yapmıştım. Hemde en büyüğünden... Kendi zafım yüzünden yaptığım bu hatadan dolayı kendimden nefret ediyordum. Hiç bir şey iyiye gitmeyecekti. O, zarar görecekti. Ne kadar Connor her dakika onun yanında olmaya çalışacak olsada her dakika yanında olamazdı.

Colin ile barışmam başlı başına bir hataydı. Onun her anını riske attığım gibi uzağında olduğum için ona göz kulak da olamayacaktım. Colin, ne kadar kırılmış olsa dahi ayrı kalmamız barışmamızdan daha iyiydi. Çünkü Miles, ben ondan uzak durduğum sürece ona zarar vermeyecekti. Ben ise Colin ile barışarak her şeyi riske attım. Bu yüzden kendimi suçlu hissediyordum. Her şeyi berbat etmiştim. Lanet olsun ki her şeyi berbat etmekten başka hiç bir şey yapamıyordum!

 Onun, ağlaması, üzülmesi ve onunla ayrı kalmanın verdiği histen dolayı onunla barışmıştım. Daha fazla benim yüzümden göz yaşı dökmesine ve zayıf kalmasına dayanamıyordum. Keşke biraz da olsa soğuk kanlı olabilseydim. Eğer biraz daha soğuk kanlı olabilseydim her şey yoluna girene kadar ondan ayrı kalır ve onun zarar görme olasılığını sıfıra düşürürdüm. Ama öyle değildim. Söz kanusu Colin olduğunda kendimi bile tanımayacak hale geliyordum. Söz konusu o iken hiç bir şey umrumda olmuyordu. İşte bu yüzden her zaman kaybediyordum. Çünkü benim zayıf noktam, Colin'den başkası değildi. Bu yüzden güçsüzleşiyordum. Bu yüzden soğuk adamı oynayamıyordum. Zayıf noktamı bilen herkes beni nasıl yönlendirebileceğinide biliyordu. Kişiliğim ne kadar güçlü olursa olsun zayım noktam sayesinde çaresiz bir insana dönüşüyordum. Çaresizlik ise insana yapmayacağı şeyleri yaptırıyordu. Örnek vermek gerekirse; Ben Colin'i ne olursa olsun bırakmıyacağıma dair söz vermiştim. Fakat Miles, eğer dediğini yapmazsam Colin'e zarar vereceğini söyleyip sözümü bozmamı sağlamıştı. Bu olaylar olmadan önce "Diyelim ki Colin'e ne olursa olsun onu bırakmayacağına dair söz verdin. Sonra bir adam seni onun hayatı ile tehdit etti, ne yapardın?" diye sorsalardı muhakkak bir yolunu bulabileceğimi ve sözümü tutacağımı söylerdim. Ama işlerin o şekilde ilerdemediğini yaşadıkça daha iyi bir şekilde anlamıştm.
Colin, kalbimde öylesine bir yere sahip ki ona bir şey olacak düşüncesi beni çıldırttığı gibi çaresizleştiriyordu da. Miles'ın beni tehdit ettiği gün gibi. O basitçe "...Yoksa onu öldürürüm." demişti. O an ona kolay gelen bu sözler benim başımdan aşağı kaynar sular dökülüyormuş gibi hissetmeme yol açmıştı. Bana dediğini yaptırdığında ise her gün Miles'ın suratını yumruklamak istemiştim. İstemiştim fakat yapamamıştım. Çünkü Miles yürüyen bomba gibiydi. Taruza geçtiğim anda  tuttuğu bir adama telefon açıp komutu vermesi ve Colin'in ölmesi en fazla yarım saatini alırdı. Bu yüzden elimden bir şey gelmiyordu.

 Şimdi ise paranoyak bir adama dönüşmüştüm. Beynimde "Ya ona bir şey olursa? Ya ona zarar gelirse?" düşünceleri dolanırken kendimi çok kötü hissediyordum. Omuzlarımdan bir ton yük kalkmış gibi değil bir ton yük daha eklenmiş gibi hissediyordum. Normalde onunla barışmam beni rahatlatması gerekirdi ama öyle olmamıştı.Aksine normalde olduğundan daha çok sitresli bir insana dönüşmüştüm. 

Konser öncesi telefonuma gelen mesaj canımı oldukça sıkmıştı. Mesaj Miles'tan gelmişti. Mesajda, Büyük gün, tebrik ederim yazıyordu. Tebrik mesajı gibi gözüken bu mesaj imalarla donaltılmıştı. Bir şekilde Colin ile tekrar barıştığımızı öğrenmişti. Bu Colin için de benim için de iyi değildi. Miles'ın mesajından sonra tüm endişe bedenimi ele geçirmişti. Bu yüzden dolayı da  konserde iyi bir performans sergileyememiştim. Belki çocukmuşcasına üzgün olduğumu belli ediyordum ama bunun ne adamlıkla ne de çocuklukla ilgisi vardı. Bunun kalple, duygularla ilgisi vardı. 

Mutlu Yıllar (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin