-Bölüm On Dokuz-

140 8 0
                                    

Güz müydü, kış mıydı? Yüreğime karlar yaparken bedenimi saran sıcaklık karmaşadan başka hiçbir şey değildi. Dünyam başıma yıkılmıştı o anda. Saatlerin karışık hale geldiği vakte kadar onu görürsem ne yaparım diye düşünmüştüm; ama tüm düşüncelerim beni yalnız bırakmıştı. Onun sıcaklığı son üç yılda hiç bu kadar yakın olmamıştı. Yüreğime sığmaz bu öfke henüz sessizdi. Ona karşı hissettiğim bu denli güçlü duygu nefretten başka hiç bir şey olamazdı. Yaşananların unutulması mümkün değildi. Onsuz geçirdiğim vakit üzerime sinmişti. Yaz bana kış görünmüş, sabah bana gece görünmüştü. Açık havada dahi kara bulutlar beni takip etmişti. Onunla birlikte gittiğim yerlere yalnız gitmiştim. Mesela Hyde Park'a yalnız gitmiştim. Yeşillikler mutasyon geçirmiş gibiydi. Hepsi kararmıştı ve yüzlerinde asık ifadelerle beni izlemişlerdi. Kimileri de köklerinden sıyrılmıştı. Öylece yerde süründü, süründü ve ne kadar acınası olduğumu tısladı. Süs havuzundan da hülyadan bir peri kızı çıkmıştı. Pulları rengarenk; saçları sırma; teni porselen gibiydi. O da bu aşktan veyahut bu diyardan vazgeçmemi söylemişti. Çevremde nereye bakarsam bakayım beni onu unutmaya sevk etmişti. Aşkım yine de buna elvermedi. Şimdiyle kollarının arasında boşluktaydım. Dünya'nın en mutlu insanı olabilirdim fakat değildim işte. İçimde onun yokluğunun verdiği boşluk vardı ve onun sözleriyle bu boşluk daha da genişlemişti. Kifayetsiz. Onu benden alıkoyan hiç bir şey yoktu onun isteksizliğinden başka. Tüm dünya üzerinde yedi milyar insandan her birinin sadece bir çifti olurdu; bu çift ise onunla son nefesini verinceye dek devam ederdi, değil mi? Söylence. Tüm aşk ibarelerinin hepsi söylenceden ibaretti. Güneşin Londra'daki sahteliği gibi aşk da sahte ve müphemdi.

Nefes aldığım vakit boyunca nasıl vakit geçirdim bilemezken şimdi saniyeler bir kaplumbağa etkisi yaşıyordu. Üzerinde istenilmeyen bir yük vardı ve bu ona engel oluyordu. Her şeyin acınası ıstırabı ile yine mutlu oldum. O cehennemim olurken cennetim de olmuştu. Biliyorum ki her şey değişmişti. O benim hatırladığım ve andığım insan değildi. Bende onun sevdiği insan değildim; fakat temasta bulunduğumuz bu saniyeler boyunca eskiyi yad etmeye çalıştım. Kendimi bileli onu sevdim ve o gittiğinde de başka birisini sevemedim. Şimdi bütün acılar geride kalmıştı. Ne yazık ki içimde mutluluktan başka hislerde vardı. Yanaklarım usul usul ıslanırken değişen kokusuna kendimi alıştırmaya çalıştım. Göğsümde kabaran ihtiyaç hissine itaat edip kendimi avuttum. Çelikten dahi daha çevik olan kollarını belime tüm içtenliği ile dolamıştı. Sarılışında parça parça samimiyet hissetmiştim. Aradan geçen zamana rağmen anlam katmaya çalıştım. Hiç bir şeyin nedensiz olmayacağına kendimi olabildiğince kandırdım. Bir an olsun beni özlemiş olabilirdi. Vicdan da neyin nesiydi?

3 Yıl Önce 26/11/2011

Niall'ın anlatımından:

Etrafımı saran siyahlar hızlıca etrafımda dönüyordu. Olduğum yerde dururken bir yere doğru çekildiğimi hissettim. Şeffaflaştım, şeffaflaştım. İki kara kol beni siyah bir boşluğa uzanmaya teşvik ettiler. Korktum. Güvenmedim. Kaçındım. Yine de o iki kol beni arasına almayı başardı. Kara kolların arasına girmemle birlikte karanlık dünyam çatırdayarak sallandı. Karanlığın önce küçük bir delik oluştu. Balona su koyarsın da üzerinde bir delik oluştuğunda o delik kadar dönerek ince bir su şeridi döküldüğü gibi ışık hüzmesi hızla yere indi. Daha sonra delikler çoğaldı ve çoğalan deliklerin boyutu da genişledi. En sonunda somut hissettiğim bir titreme ile göğsümün açıldığını hissettim. Sanki kaburgalarım boyunca bedenimin her bir yanına yayıldım. Soyut bir evrenden ayrılmış olduğumu gözlerimi kapalı tuttuğum vakit hissettim. Kalbim sanki hiç atmamış gibi hızla çarpıyordu. Soğuk çarşafı avuçlarımın arasına aldığımda az önceki yaşadıklarımdan parçalar hafızamdan birer birer silindi. İlk önce dönen karanlığı hissedemedim, sonra kolların ne olduğunu unuttum. Bir yerden döndüğümü hissedecek kadar hafızam yerli yerindeyken yazma ihtiyacı hissederek gözlerimi açmaya çalıştım. Göz kapaklarım sanki bir birine yapışmış gibi güçlükle açıldı. Gözlerimde hissettiğim acıyla elimi siper ettim. İşte tam o sırada o son parçada beynimden uçup gitti. Doğruldum ve sessiz odada hiç bir şey duyamadığımı zannederek telaşlandım. Kulaklarım tıkanmış gibiydi. Sadece yankılara tepki gösteriyordum.

Mutlu Yıllar (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin